TOPLU KONUT İDARESİ TOPLU KONUT UYGULAMALARININ İNCELENMESİ; AFYONKARAHİSAR KENTİ ÖRNEĞİ


NOT: Bu Bitirme Projesi’nde kullanılan özgün ve başka kaynaktan yapılan bildirişlerin, çizelge, şekil, harita ve fotoğrafların kaynak gösterilmeden kullanımı, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’ndaki hükümlere tabidir.

 

İÇİNDEKİLER

İÇİNDEKİLER.. i

ÖZET. iii

ABSTRACT. iv

TEŞEKKÜR.. v

ŞEKİLLER ve HARİTALAR DİZİNİ vi

TABLOLAR DİZİNİ vii

GRAFİKLER DİZİNİ viii

KISALTMALAR.. ix

  1. GİRİŞ.. 1

1.1.         Projenin Amacı 2

1.2.         Projenin Kapsamı 2

1.3.         Projenin Yöntemi 3

  1. KAVRAMSAL ÇERÇEVE.. 4

2.1.         Kavramlar 4

2.1.1.         Konut 4

2.1.2.         Toplu Konut 7

2.1.3.         Kent 9

2.2.         Türkiye’deki Konut Politikaları 10

2.2.1.         Yasalar ve Merkezi Yönetimlerin Konut Politikaları 11

2.2.2.         Kalkınma Planları 18

2.2.3.         Toplu Konut İdaresi 31

2.2.4.         Konut Kooperatifleri 35

2.3.         Mekânsal Değişkenler 38

2.3.1.         Kentsel Ölçekte Toplu Konut Alanlarının Etkileri 39

2.3.2.         Mahalle Ölçeğinde Toplu konut Alanlarının Etkileri 43

  1. ALAN ÇALIŞMASI 47

3.1.         Türkiye’de Nüfus ve Konut Üretimi 48

3.1.1.         Türkiye Nüfusu ve Projeksiyonları (1965-2025) 48

3.1.2.         Türkiye’de Yapılaşma ve Konut Durumu (1970-2015) 53

3.2.         Afyonkarahisar Kenti’nin Genel Analizi 62

3.2.1.         İlin Konumu.. 62

3.2.2.         İlin Genel Özellikleri 63

3.2.3.         Kentin Mekânsal Özellikleri 65

3.3.         İncelenen Toplu Konut Uygulamaları 78

3.3.1.         Orhangazi Mahallesi Belediye Konutları (Uydukent) 79

3.3.2.         Selçuklu Mahallesi Zafer Sitesi 80

3.3.3.         Ahmet Yesevi Mahallesi TOKİ Konutları 81

3.4.         İncelenen Alanların Karşılaştırmaları 83

3.4.1.         Nüfus ve Yoğunluk. 83

3.4.2.         Ulaşım ve Erişilebilirlik. 84

3.4.3.         Kentsel Donatılar 86

  1. SONUÇ.. 92

4.1.         Değerlendirme. 92

4.2.         Öneriler 95

EKLER.. 99

KAYNAKLAR.. 103

ÖZGEÇMİŞ.. 112

 

 

ÖZET

 

Bitirme Projesi

TOPLU KONUT İDARESİ TOPLU KONUT UYGULAMALARININ İNCELENMESİ; AFYONKARAHİSAR KENTİ ÖRNEĞİ

 

Mustafa ÖZBEK

 

Süleyman Demirel Üniversitesi, Mühendislik Mimarlık Fakültesi

Şehir ve Bölge Planlama Bölümü

 

Danışman: Yrd. Doç. Dr. Pervin ŞENOL

 

          Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) araştırmalarına göre 1923’ten beri, Türkiye nüfusu hızla artmakta ve kır-kent dengeleri değişmektedir. 1960 yılında Türkiye’nin %32’si kentlerde yaşamaktayken, 2008 yılında %75 olan kentleşme oranı, yoğunlaşan nüfus ve mekânsal yayılmaların göstergesidir. TÜİK tarafından yapılan nüfus projeksiyonlarında, önümüzdeki 20 yılda Türkiye nüfusunun %85’inin il ve ilçe merkezlerinde yaşayacağı tahmin edilmektedir.

          Hızla artan nüfusun ihtiyaçları da mekânsal ve sosyal olarak artmaktadır; hızlı kentleşme, göç, teknolojik gelişmeler sonucunda mesafe ve zaman kavramlarının yenilebilirliği, kent mekânının yayılmasına neden olmaktadır. Nüfus kırdan kente doğru yönelmekteyken, nüfusun sosyal yapısı da değişmekte; yoğunlaşan nüfus ile kentlerde mekânsal yayılmalara ve yeni konut alanlarına ihtiyaç duyulmaktadır.

          Türkiye’de 1960’larda hızlanmaya başlayan ve 1980 sonrası doruk noktasına ulaşan konut, yapılı çevre ve kentsel gelişme alanlarındaki artış, bütünde kent coğrafyasını, kent yönetimini ve kent mekânlarındaki gelişmelerin yön ve büyüklüğünü etkilemektedir. Bu süreçte, bireysel-toplu ya da özel-kamu ayrımı olmaksızın üretilen konut ve konut alanları, kentin sosyo-kültürel yapısını ve formunu etkileyerek yeni konut politikalarının da oluşmasına neden olmuştur.

          Planlı dönemde (Kalkınma Planları) çeşitli kanunlar, yönetim organları ve aktörlerle politikalar üretilerek her ailenin konut sahibi olması amaçlanmıştır. İlk mekânsal yansımaları, fabrika ve idari tesislerde çalışan memurlara lojmanlar ve sosyal donatı alanlarıdır. Ayrıca oluşturulan kooperatifler ve özel girişimlerle de memurlar dışındaki çalışanlar için çeşitli büyüklüklerde toplu konut alanları inşa edilmiştir.

          Ülkemizde de konut edindirme eylemleri son yıllardaki gelişmelerle birlikte, Toplu Konut İdaresi (TOKİ) ve konut kooperatiflerinde odaklanmaktadır. TOKİ hemen her kentte bir proje üretmeyi amaçlamış ve her gelir grubuna yönelik projelerini gerçekleştirmeye çalışmıştır.

          Çalışmada, Türkiye pratiğindeki konut politikaları değerlendirilmiş, Afyonkarahisar kent merkezindeki, TOKİ, kooperatif ve Yerel Yönetim konut üretim girişimlerine bakılarak, Afyonkarahisar Kent Merkezi’nde bulunan TOKİ Uygulamalarının sektörel açıdan diğer konut arzlarına alternatif teşkil edip etmediği kentsel donatıları dahilinde incelenmiştir. Çalışmanın sonucunda ise TOKİ Konut uygulamalarının avantajları ve dezavantajları incelenerek önerilerde bulunulmuştur.

 

Anahtar Kelimeler: TOKİ, Kentsel Donatı, Afyonkarahisar.

2010, 83 sayfa.

ABSTRACT

 

Graduation Project

EXAMINING HDA HOUSING ESTATES PRACTISES; AFYONKARAHISAR CASE STUDY

 

Mustafa ÖZBEK

 

Süleyman Demirel Üniversity, Faculty of Architecture and Engineering

Department of Urban and Regional Planning

 

Adviser: Asst. Prof. Dr. Pervin ŞENOL

 

          According to Turkish Statistical Institute (TURKSTAT) researches, Turkey’s population is increasing rapidly and urban-rural balance is also changing since 1923. In 1960, 32% live in cities of Turkey, in 2008, this proportion increased to 75%. This rapid increase is indicative of concentrated population and spatial expansion. In the population projections made by TURKSTAT in the next 20 years, 85% of Turkey’s population is estimated to live in cities and district centres.

          The spatial and social needs of the rapidly growing population is increasing. Rapid urbanization, migration, rising incomes and technological developments in the defeat of the concept of distance and time availability, leads to the spread of urban space. From rural to urban population increases, the social structure is changing because of concentrated population and new residential areas in urban spatial expansion is needed.

          Turkey in the 1960s, accelerated start, and after 1980, reaching its peak of housing, built environment, and increasing in urban development areas, all in urban geography, urban management and urban space in the development direction and magnitude is affecting. In this process, individual-collective or private-public distinction is produced without the housing and residential areas of the city’s socio-cultural structure and the spatial form of influence has led to the creation of needed equipment.

          Housing in our country to action, which has evolved in recent years, focuses on “Housing Development Administration” (HDA) and housing cooperatives. HDA in almost every city has a project aimed at producing and for every income group has been trying to realize their projects.

          In this study, “Applications of HDA in Afyonkarahisar City Centre” has been evaluated. Nearby urban accessories by examining the adequacy of this equipment is discussed. In conclusion, spatial suggestions were made for “HDA Afyonkarahisar City Centre application and surrounding areas”.

          In this study, “Applications of HDA in Afyonkarahisar City Centre” has been evaluated. In Afyonkarahisar city center, HDA, cooperatives and local government  look at the housing production, HDA practices constitute an alternative to the sector in terms of whether other housing supply, urban accessories within investigated. In conclusion the advantages and disadvantages of HDA Housing applications are examined and recommendations were made.

Keywords: HDA, Urban infrastructure areas, Afyonkarahisar.

2010, 83 pages.

TEŞEKKÜR

          Bu tez çalışmasının oluşturulması, konunun bilimsel temellere oturtulması, tezin kapsamının ve yönteminin belirlenmesinde, hoşgörülü ve iyimser tavrıyla benden yardımlarını esirgemeyen, tezin sonuçlandırılmasında çok büyük emeği olan, en başta danışmanım ve değerli hocam Sayın Yard. Doç. Dr. Pervin ŞENOL’a, tezimin başlangıç aşamasında yardımcı fikirler veren değerli hocam Sayın Yard. Doç. Dr. Zeynep PEKER’e, kaynak araştırması sırasında hoşgörü gösteren değerli hocam Sayın Prof. Dr. Ilgar KIRZIOĞLU’na, tezin çeşitli aşamalarındaki destek ve yardımlarından dolayı arkadaşım Cenk Kaan BAYIRYÜZ’e, son olarak da ellerinden gelen her türlü destek ve yardımı sağlayan, gösterdikleri sabır ve anlayış için kardeşim Emre ÖZBEK’e, sevgili annem ve babam Zehra ve Ömer ÖZBEK’e teşekkür ve şükranlarımı sunarım.

 

 

ŞEKİLLER ve HARİTALAR DİZİNİ

Şekil 2.3.1. Kentsel Hiyerarşi (Sistem) 39

Harita 3.2.1.1. Afyonkarahisar İlinin Türkiye’deki Yeri 62

Harita 3.2.1.2. Afyonkarahisar Kentinin İl İçindeki Yeri 63

Harita 3.2.3.1. Afyonkarahisar Kentinin Tarihsel Gelişimi 66

Harita 3.2.3.2. Afyonkarahisar Kenti Mahalle Nüfusları 71

Harita 3.2.3.3. Kent Formu, İncelenen Toplu Konut ve Büyük Alan Kullanımlarını Gösterir Uydu Görüntüsü.. 73

Harita 3.3.1. İncelenen Toplu Konut Alanları ve Alan Kullanımı 78

Harita 3.3.1.1. Orhangazi Mahallesi Toplu Konut Alanı (Uydukent) 79

Harita 3.3.2.1. Selçuklu Mahallesi Toplu Konut Alanı (Uydukent) 80

Harita 3.3.3.1. Ahmet Yesevi Mahallesi TOKİ Toplu Konut Alanı 81

Harita 3.4.2.1. Afyonkarahisar Kenti Ulaşım Dokusu.. 85

Harita 3.4.3.1. Kentsel Açık ve Yeşil Alanlar 87

Harita 3.4.3.2. Ticaret ve Konut Alanları İlişkisi 88

Harita 3.4.3.3. Sosyo-Kültürel Alanlar 89

Harita 3.4.3.4. Büyük Ölçekli Eğitim Alanları 90

Harita 3.4.3.5. Büyük Ölçekli Sağlık Tesisleri 91

 

 

TABLOLAR DİZİNİ

Tablo 3.1.1.1. Türkiye Şehir ve Köy Nüfusu (1965-2009) 48

Tablo 3.1.1.2. Türkiye Şehir ve Köy Nüfus Oranları (1965-2009) 49

Tablo 3.1.1.3. Türkiye Şehir ve Köy Nüfus Artış Hızları (1965-2009) 50

Tablo 3.1.2.1. Türkiye’deki Bina ve Konut Sayıları (1970-2000) 53

Tablo 3.1.2.2. Türkiye’deki Konut Üretimi (1965-2000) 54

Tablo 3.1.2.3. Konut İhtiyacı ve Talebi (1980-2005) 55

Tablo 3.1.2.4. Konut ve Hanehalkı Tahminleri (2010-2015) 57

Tablo 3.1.2.5. Sektörlere Göre Yapılacak Yeni ve İlave Yapılar (2002-2008) 59

Tablo 3.2.3.1. Afyonkarahisar İli Nüfus Değişimleri 68

Tablo 3.2.3.2. Afyonkarahisar Kenti Mahalle Nüfus, Alan ve Yoğunlukları (2007) 69

Tablo 3.2.3.3. Afyonkarahisar Konut, Nüfus ve Hanehalkı Bilgileri 74

Tablo 3.2.3.4. Kentsel Alan Kullanımı 75

Tablo 3.4.1.1. İncelenen Alanlar ve Yakın Çevresi Nüfus, Yapı, Alan ve Yoğunlukları 83

Tablo 4.1.1. Mevcut Kentsel Donatı Yeterlilikleri 94

 

 

GRAFİKLER DİZİNİ

Grafik 3.1.1.1. Türkiye Şehir ve Köy Nüfusu (1965-2009) 49

Grafik 3.1.1.2. Türkiye Şehir ve Köy Nüfus Oranları (1965-2009) 50

Grafik 3.1.1.3. Türkiye Şehir ve Köy Nüfus Artış Hızları (1965-2009) 51

Grafik 3.1.1.4. Türkiye Nüfus Projeksiyonları (2010-2025) 52

Grafik 3.1.2.1. Konut İhtiyacı ve Talebi (1980-2005) 56

Grafik 3.1.2.2. Konut Açığı Oranları (1980-2005) 57

Grafik 3.1.2.3. Konut Üretiminde Sektörlerin Payları (2002-2008) 60

Grafik 3.2.3.1. Afyonkarahisar İli Nüfus Değişimleri 68

Grafik 3.2.3.2. Kentsel Alan Kullanımı (B.S.) 76

Grafik 3.2.3.3. Kentsel Alan Kullanımı (K.A.) 76

 

 

KISALTMALAR

ADNKS

Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi

BİB

Bayındırlık ve İskan Bakanlığı

BYKP

Beş Yıllık Kalkınma Planı

DPT

Devlet Planlama Teşkilatı

KP

Kalkınma Planı

KSS

Küçük Sanayi Sitesi

MYO

Meslek Yüksek Okulu

OSB

Organize Sanayi Bölgesi

ŞPO

Şehir Plancıları Odası

TDK

Türk Dil Kurumu

TMMOB

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği

TKF

Toplu Konut Fonu

TOKİ

Toplu Konut İdaresi Başkanlığı

TÜİK

Türkiye İstatistik Kurumu

 

 

 

 

 

1.         GİRİŞ

          İlk insandan bugüne barınma en önemli ihtiyaçlardan biridir. Coğrafi ve fiziki koşullar ile beşeri ve teknolojik gelişmeler ile zaman içerisinde insan da yaşadığı çevreyi ve mekânı değiştirmiş, mağaralardan barakalara, konutlardan sitelere ve rezidanslara kadar bir çok farklı mekan oluşturmuş ve barınma ihtiyacını gidermeye çalışmıştır.

          İnsan topluluklarının bir araya gelmesi ile birlikte kentler oluşmuş, kentleşmenin egemen olduğu 19. ve 20. yüzyılda yeni kentler, yenilenen kentler ve dönüşen kentler doğmuştur. Bu süreçlerin en önemli sorunu ise barınma ve konut alanlarıdır. Endüstri Devrimi ile değişen mekânsal paradigmalar kentlerin barınma sorunlarına farklı açılardan bakmış ve bireysel ya da toplu ve kamu ya da özel girişimli konut üretimini yönlendirmeye çalışmıştır. 20. yüzyıl ve sonrasında hızla kentleşen dünya ülkelerinde kamu yatırımlı projelerle konut sorunu aşılmaya çalışılmış olsa da ülkemizde bu süreç 1950’lerden sonra başlamış ancak hala istenilen düzeye ulaşamamıştır.

          Konut sorununun çözümünde kamu yatırımlarının bir aracı olarak Toplu Konut İdaresi Başkanlığı faaliyet göstermektedir. 1984 yılında Genel İdare dışında Toplu Konut ve Kamu Ortaklığı İdaresi Başkanlığı kurulmuştur. Bu tarihte yürürlüğe giren 2985 sayılı Toplu Konut Kanunu ile özerk Toplu Konut Fonu oluşturulmuştur. Toplu Konut Fonu uygulamasının en önemli bölümü, toplu konut alanlarında kooperatifler ve yapımcılar tarafından inşa edilecek konutlara kredi açılması ve kullandırılmasıdır.

          Kent planlama disiplininde ise alan kullanımları ve mekânsal yer seçimleri bazında toplu konut alanları ve aktörleri önem arz etmektedir. Toplu Konut İdaresi Başkanlığı (TOKİ)’nin kuruluş amacı ve hedefleri arasında, konut üretim sektörünün teşvik ederek artan konut talebinin planlı bir şekilde karşılanmasını sağlamak vardır. Kuruluşu itibariye özerk olması esnek hareket etmesine sebep olmaktadır.

          Konut sunumunun artırılarak, dar ve orta gelirli kesimin konut ihtiyacının karşılanmasıyla birlikte, üst ve alt ölçekli planlara uyarak mekânsal gereksinimleri karşılamak ve planlı kentleşmeye yardımcı olmak da TOKİ’nin hedefleri ve görevleri arasındadır. Ancak son yıllardaki uygulamaları ve politikaları çerçevesinde TOKİ eleştirilmektedir.

          Konut, nüfusun ve sosyal hayatın gerçekleştiği önemli bir mekân ve ekonomik yatırım araçlarından biridir. Bu bağlamda, konut, mekânsal planlamanın bir bileşenidir. Konut arzını sağlayan kurum ve kuruluşlar da planlama aktörlerinden biridir.

          Projenin inceleme alanı olarak, TOKİ uygulamalarındaki yakınlık ve devamlılığın bulunduğu Afyonkarahisar kenti belirlenmiştir.

          29.09.2007 tarihinde bitirilen 516 konutluk “Afyonkarahisar, Telsiz Mahallesi 1. Etap Konutları”, 07.08.2008 tarihinde bitirilen 352 konutluk “Afyonkarahisar, Telsiz Mahallesi 2. Etap Konutları” ile projesi tamamlanmış ve yapımına başlanmış, 16.06.2011 tarihinde bitmesi planlanan 240 konutluk “Afyonkarahisar, Sahipata Mahallesi Konutları” projeleri uygulama alanları inceleme için seçilmiştir.

1.1.       Projenin Amacı

          Bu çalışma, Afyonkarahisar Kenti TOKİ Konut Uygulamalarını, konut alanları ile birlikte kentsel donatılar açısından inceleyerek, TOKİ’nin kentte üretim yapmış diğer sektörlere (Yerel yönetim ve Kooperatifler) alternatif oluşturup oluşturmadığını bulmayı amaçlamaktadır.

1.2.       Projenin Kapsamı

          “Toplu Konut İdaresi Toplu Konut Uygulamalarının İncelenmesi; Afyonkarahisar Kenti Örneği” adlı çalışma, 2005 yılı ve sonrasındaki TOKİ konut uygulamaları ile diğer üreticileri (yerel yönetim ve kooperatifler) karşılaştırmakta, kent ve mahalle ölçeğinde konut alanlarının mekânsal tasarım kriterlerini incelemektedir.

          Projenin birinci bölümünde konut, toplu konut, nüfus ve konut ihtiyacı, planlama pratiğindeki yaklaşımlar ve eğilimler ile sosyal boyutuna da değinilerek irdelenmiş ve çalışmanın kavramsal çerçevesi oluşturulmaktadır. Kent ve ulus ölçeğindeki TOKİ uygulamaları ve politikaları, TOKİ alternatifleri ile amaçları, araçları ve sonuçları tartışılarak karşılaştırılmaktadır.

          İkinci bölümde, Afyonkarahisar kent merkezinin mekânsal dokusu, gelişimi, nüfusu ve yapılaşması incelenmiştir. Üretim sürecindeki sektörlerin (Kooperatif, TOKİ, Yerel Yönetim) örnek projeleri incelenerek, toplu konut alanları ile kentsel donatılar arasındaki ilişkiler, kentsel mekânsal yeterlilik bazında açıklanmaktadır.

          Üçüncü bölümde ise, konut politikalarının hedeflerine ulaşma durumu ve sonuç olarak öneri politikalarla, istenilen konut politikalarının mekânsal planlama politikalarıyla nasıl sağlanabileceği aktarılmaktadır.

1.3.       Projenin Yöntemi

          Araştırma kapsamında; istatistiksel veriler ile alan analizlerine dayalı bir çalışma yapılmıştır. Çalışma sürecinde, ekonomik, sosyo-kültürel, fiziksel-mekansal analizlerin yapılması ve bu analizlerin sentezlenmesi, sayısal ortamda, SPSS, MS Office, AutoCAD, Photoshop, NetCAD, ArcGIS, 3DsMax gibi programlarla sağlanmıştır. Ayrıca, TÜİK ve diğer kurum-kuruluşların istatistikî verileri ile TBMM ve üniversitelerimizin kütüphanelerinden de yararlanılarak farklı yaklaşımlar belirlenmiştir. Araştırmaya “Planlama Projesi” derslerinin verileri de eklenerek, planlama pratiğinde beklentileri karşılayan ve güncelliğini ortaya koyan bir çalışma gerçekleştirilmiştir.

          Mevcut imar planı ile (Afyonkarahisar) toplu konut projelerinin uygulandığı süre içerisindeki kentsel örüntüler referans alınarak, kentsel mekânsal dokunun ortaya çıkarıldığı bu çalışmada, toplu konut projelerinin üretilmesi ve uygulanması hakkında önerilerde bulunulmuştur.

 

2.         KAVRAMSAL ÇERÇEVE

2.1.       Kavramlar

2.1.1.   Konut

          Konut, bir ya da birkaç ev halkının yaşaması için yapılmış, insan yaşamının gerekli kıldığı uyuma, yemek pişirme, soğuktan ve sıcaktan korunma, yıkanma ve ayakyolu gibi temel gereksinimlerde kolaylıkları bulunan barınaktır. (URL 1)

          İnsanoğlunun var olduğu günden bu yana, barınma gereksinimi en temel ihtiyaçlarından biridir. İnsan, çevresindeki olumsuz şartlardan ve tehlikelerden korunarak hayatını huzurla devam ettirmek isteğindedir. İnsanın bir milyon yılı aşkın sürede gerçekleşen konut evrimi, mağara, kovuk ve barakalarla başlayıp, kültürel, sosyal ve teknolojik gelişmelerle bugünkü halini almıştır. (Özdoğan, 1996, s. 20)

          İnsan 16 bin yıl öncesine kadar doğada hazır bulunan oyuklarda yaşarken, avcı-toplayıcı toplum statüsüne geçtiğinde, ağaç parçaları ve derilerden oluşan barakalarla topluluklar oluşturmaya başlamıştır. Birkaç barakanın merkezine meydanlar oluşturmuş ve bu meydanlarda, toplanma, iş görme ve temel anlamda ticaret gibi eylemleri gerçekleştirmiştir. Doğanın zor koşullarından korunarak hayatını daha kolay devam ettirmeye çalışmıştır. Sosyal eylemlerini artırarak, birlikte yaşama anlayışını benimsemeye başlamıştır. (URL 3)

          M.Ö. 11 binli yıllarda artık sabit yerleşmeler oluşmuştur. Taş, ahşap gibi sert ve uzun ömürlü doğal maddeler barınma konusunda da kullanılagelmiştir. Anadolu’da Hallan Çemi (Batman), Çayönü (Diyarbakır), Aşıklı (Aksaray) gibi yerler ülkemiz coğrafyasındaki ilk sabit yerleşmelerdendir. Bu alanlarda, depolama, işleme, hayvan evcilleştirme amaçlı kullanılan yapılar olduğu bilinmektedir. (Özdoğan, 1996, s. 24-25)

          İlerleyen zamanlarda, besin üretmek ve tarım artı ürünü getirmiş, neticesinde de ticari eylemler başlamıştır. İnsanların eğilimleri ve ekonomik getirileri artık planlı yerleşimleri doğurmaya başlamıştır. Köy statüsündeki ilk yerleşimlerden de bilindiği üzere, meydan, etrafında konutlar, çeşitli eylem alanları için yapılar, hayvan barınakları, toplumsal ortak mekânlar planlama ve barınımın birbiriyle olan etkin bağını açıklarken, konutun da toplumsal bir olgu olduğunu ortaya koyar. (URL 3)

          Milattan sonra sadece temel dikme ve kirişlerden oluşmakla kalmayıp, süsleme, geometrik şekillerle biçimlendirmeler görülmektedir. Tapınaklar, saraylar ve meydanlar gibi kamusal alanlarla birlikte bireysel konutlar da taştan, ahşaptan yapılıp süslenmeye, çeşitli mobilyalarla bezenmeye başlamıştır. Artık konut, insanın kendini yansıttığı en öncelikli mekândır (URL 3).

          Yukarıda aktarılan bilgilerle, sosyal toplulukların oluşması, konut ve yaşam çevrelerinin, grupların ve bölgelerin oluşturmasını başlatmıştır. Kent planlama disiplininde de konut sadece bir alan kullanımı değil, kentsel eylemlerin başlangıç-varış noktalarından biri olmuştur.

          Savaş yılları, ekonomik krizler, toplumsal olaylar kent mekânındaki oluşumları etkilerken, konutları ve konutlaşmayı da tetiklemiştir. 2. Dünya savaşından sonra, Avrupa’nın çeşitli ülkeleri, yeniden yapılanmalara girişmiş, kentin tüm alanlarında yenilemeler ve değişimler göstermiştir. (Kurtarır, 2006, s. 52)

          Haziran 1996’da İstanbul’da gerçekleşen Habitat II’ de 171 ülkeyi bağlayıcı iki temel hedefin altı çizilmiştir. Birincisi, herkes için barınma gereksiniminin temin edilmesi, ikincisi ise, sürdürülebilir insan yerleşmelerinin oluşturulması için çaba harcanmasıdır. Dolaysıyla konut günümüzde sosyal sorumluluk bağlamında, başta merkezi yönetim ve yerel yönetimler olmak üzere, bütün kuruluşların gündeminde olması gereken temel bir unsurdur. (Kılıç ve Özel, 2006, s. 208)

          İnsanın en temel ihtiyaçlarından biri olan barınım, bugün de sağlıklılık, işlev, konfor, erişilebilirlik ve güvenlik gibi temelleri gerektirmektedir. Sadece dış çevreden korunmak için barınmayan insan, hayatının büyük kısmını da bu alanda devam ettirmektedir. En temel düzeyde, sekiz saatlik uyuma süresiyle bile, insan hayatının üçte biri konutta geçmektedir. Buna ek olarak, çeşitli sosyal ve kültürel fonksiyonlarla birlikte, zaruri olarak, yemek yapma ve yeme, aile ile birlikte zaman geçirme, kendini kültürel olarak geliştirme gibi gereksinimler de eklendiğinde, konutun insan hayatındaki yeri giderek artmaktadır.

          Bu temel ihtiyaç, nüfus ile ilişkilendirildiğinde, konutun sürekliliğinin sağlanması gerekmektedir. Bir konutun bir kere üretilip kullanıma sunulması, yeterliliğinin sağlandığı anlamını taşımaz. Artan nüfus için yeni konut ve konut alanlarına ihtiyaç duyulur. Artan teknoloji, kültürel düzey ve sosyal bilinçlilik ile insan gereksinimleri artarken, bu eylemleri yüksek oranda gerçekleştirdiği yer olan konut için de beklentiler artmaktadır. Önceleri tek oda içinde yaşayan hanehalkları, bugün daha fonksiyonel konutlara ihtiyaç duymaktadır.

          Tüm bu sebeplerle konut, insanın büyük oranda hayatını geçirdiği, sosyal ve kültürel eylemlerini gerçekleştirdiği, mahremiyet ve sahiplilik ilkesini taşıyan fonksiyonel ve bireysel bir yapıdır.

          Yine konut; birey, aile, toplum, çevre, ekonomi ve barınma ile sosyal, mekânsal ve ekonomik bir örüntü olarak tanımlanabilir.

          Türkiye’de bireysel konut üretiminde, kanunlar ile birlikte planlar da bir uygulama aracıdır. Yasal dayanaklar çerçevesinde, konut, imar planları dâhilinde üretildiği için belirlenen kentsel gelişimi sağlayabilmektedir. Ancak plansız, gayri yasal olarak üretilen ruhsatsız ve gecekondu şeklinde tabir edilen konutların, planlardaki hedeflerin tutturulmasını engellediği ve plansız yapılaşmayı teşvik ettiği bilinmektedir.

          Ekonomik açıdan mali kaynağın değerlendirilmesinde bir araç olmakla birlikte, sosyo-ekonomik yapının da güçlendirilmesi için bir yöntem olarak konut üretimi, sosyal toplulukların yönlendirilmesinde kullanılabilmektedir.

          Çeşitli üretim süreçleriyle konut, bireysel, kooperatif ve toplu organizasyonlarla, hane ve kent ekonomisini etkilemektedir. Belirlenen konut politikaları ve imar planları ile çeşitli hedeflerin ulaşılmasında konut etkin bir araç olabilmektedir.

2.1.2.   Toplu Konut

          Baytin’den alıntı yapan Girginer (2006) toplu konutu “…çok genel bir yaklaşımla toplu konut, belirli bir alanda benzer nitelikleri olan kişilerin çok sayıdaki konut gereksinmesini karşılamak için bir arada topluca yapılan konutlar topluluğudur.” (s. 26) şeklinde, Keleş (Keleş(a), 1998) ise, “Tek tek yapılar olarak değil, fakat büyük konut siteleri halinde yapıldıkları zaman, teknik, toplumsal ve ekonomik kimi yararlar sağlayabilen büyük girişimlere toplu konut adı verilmektedir.” şeklinde tanımlar (s. 120).

          Karagülle’den de alıntı yapan Girginer (2006), “Ülkemizde toplu konut girişimleri çeşitli amaçlarla ortaya çıkmıştır. Bu ihtiyacın kökeninde belirli sayıda konut ihtiyacını giderme amacı vardır. Bazı hayır cemiyetlerinin yaptırdığı konutlardan ve afetlerden sonra inşa ettirilen deprem konutlarının yanı sıra, konut kooperatiflerinin girişimleri, ilk toplu konut girişimleri olarak değerlendirilebilir.” demiştir (s. 79).

          Konut kavramının evriminin sosyal, kültürel ve teknolojik gelişmelerle paralel gerçekleştiği bilinmektedir. Konut seçimi de insanın sosyal statüsü, kültürel yapısı, ekonomik geliri ve teknolojik ihtiyaçları ile paraleldir.

          Çeşitli gelir grupları, aynı etnik kökene sahip kimseler, statü grupları ve çeşitli ortak özellikleri bulunan (hemşeriler, aynı işyerinde çalışanlar, vb.) topluluklar, genellikle aynı konut alanlarında ikamet etmektedir. Bu bağlamda sosyal topluluklar toplu konut alanlarının ortak özelliklerinden biridir. (Tapan, 1996, s. 367)

          Yüksek gelire sahip insanlar, lüks ve bugün “residence” şeklinde tanımlanan, üçüncül hizmetleri ve teknolojik işlevleri içinde barındıran, kentin rantı yüksek mekânlarındaki konutları seçmektedir.

          Çıkış ve Ek, “Konutta Lüks Kavramının İmgesel Dönüşümü” adlı makalesinde, “Residence tipolojisi, genellikle kent merkezinde nokta blok (condominium) formunda inşa edilen ve sadece üst gelir grubuna hitap eden -dolayısıyla da homojen bir topluluğa servis veren- bir sunum tarzını ifade eder[1].” demiştir.

          İşçiler, emekliler, yaşlılar gibi düşük gelir grubunun içinde bulunduğu kesim ise, sade, fonksiyonel olmayan, güvenliksiz ve yer yer sağlıksız, kentin çekiminden uzak yerlerde, düşük maliyetli konutlarda yaşamaktadır. Yine düşük gelir grubunun sanayi alanları çeperlerinde oluşturulan konut alanlarında da yaşadığı görülmektedir. Öyleyse gelir dağılımı barınma alanları ve yakın çevresi için bir etmendir. Ancak ekonomik özgürlüklerden farklı olarak, ayrı statüye sahip olan, yönetici, devlet memuru, ırgat kimselerin de birbirleriyle aynı konut alanlarında yaşadığı görülebilmektedir.

          Bu anlamda, toplu konutu, maliyeti düşürmek için birlikte üretilen, aynı yakın çevreye sahip konutlar bileşkesi olarak tanımlamak yetersiz kalmaktadır. Bu açıklamalarla toplu konut, ortak özellikleri olan insanlara, birlikte üretilerek düşük maliyet sağlayan, konutlar bütünüdür.

          Toplu konutu, konuttan ayıran en önemli özelliğin toplu konutta yapıların birlikte üretimi olmasıyla beraber, toplu konut, kente birçok alanda kazanımlar sağlamaktadır. Sosyal yapıdaki kırılmaları önlerken, ekonomik gelişmelerde sürdürülebilirliği, mekânsal yapıda planlı gelişmeyi, sosyal eğilimlerde mekânsal kontrolü sağlayabilir. (Tapan, 1996, s. 370-371)

          Planlama pratiğinde, kamusal çıkarların adaletli dağıtımı, kentsel alanlarda eşit rantı, hizmetlerde düşük maliyeti ve maksimum faydayı sağlamada etkin bir araç olarak kullanılabilmektedir. (Göktaş, 1974, s. 137-140)

          Bunun en önemli dayanağı ise kentsel alanların %20-50’sini konut ve toplu konut alanlarından oluşması, mekânsal örüntüler ile fonksiyonel ilişkileri ve sosyal dinamikleri etkilemesidir.

 

 

2.1.3.   Kent

          Kent kavramı, tarihin hemen hemen bütün dönemlerinde değişik anlama sahip olabilen dinamik bir kavram niteliğindedir, öyle ki, gerek literatürde gerekse mevzuat düzenlemelerinde her zaman ve her ülke için geçerli sayılabilecek bir tanımlama yapmak imkânsız görünmektedir. Ayrıca bu dinamizm, özellikle sanayi devriminden bu yana kent kavramının tanımını bile yetersiz kılabilecek bir hıza kavuşmuştur. Bu nedenle ortak bir kent tanımının yapılamadığı görülmektedir. (Toprak, 2008, s. 5-9)

          Ankara Mimarlar Odası’nca yapılan bir çalışmada, kentleşme hareketleri dikkate alınarak, nüfus ölçütü verilmeden kent tanımı yapılmaya çalışılmıştır. Bu tanıma göre kent; “Tarımsal olmayan üretim yapılan ve tarımsal olan, olmayan tüm üretimin denetlendiği, dağıtımın koordine edildiği, belirli teknolojinin beraberinde getirdiği, büyüklük, yoğunluk, heterojenlik ve bütünleşme düzeylerine varmış yerleşme türüdür”. (Geray, C ve Şenyapılı Ö, 1971, s. 8)

          Hukuki çalışmalar çerçevesinde ise kent kavramının belli bir tanıma kavuşturulmaya çalışıldığı görülmektedir. Bu çalışmalarda da daha çok nüfus miktarı gibi temel kriterlerden yararlanılmıştır. 1924 tarihli ve 442 sayılı Köy Kanunu’nun 1. maddesinde “köy”, “kasaba” ve “şehir” ayırımına gidildiğini görmekteyiz. Nüfusu 2.000’den aşağı olan yurtlar “köy”, nüfusu 2.000 ile 20.000 arasında olan yerleşim yerlerine “kasaba” ve nüfusu 20.000 ‘den fazla olanlara da “şehir” denilmektedir. Ayrıca yine bu kanuna göre nüfusu 2.000 olmasa da il ve ilçe merkezlerinde belediye kurulabilmektedir. Bunun yanında 1930 tarihli ve 1580 sayılı Belediye Kanunu, nüfusu 2.000’i geçen yerleşimlerin belediye örgütü kurabileceğini belirterek idari anlamda “köy” ve “kent” ayırımını getirmiştir. Yürürlüğe giren 2005 tarihli ve 5393 sayılı Belediye Kanununu belediye ve bağlantılı olarak kent olma ölçütünü 5.000 ve üzerine çıkarmış olmakla birlikte (5393, md.4) daha önce belediye olma statüsü kazanmış beldeler nüfusları 2.000’in altına düşmedikçe kent statüleri devam etmektedir. Ayrıca il ve ilçe merkezlerinde nüfusa bakılmaksızın belediye kurulabilmektedir. (Toprak, 2008, s. 8)

          Batı toplumlarında, yaşam biçimi ve hukuki düzenlemeler arasındaki fark çok azaldığı için, kent kavramının tanımından çok, kentsel yaşam içinde fonksiyonların ağırlığı üzerinde durulmaktadır. Bu fonksiyonların zaman içinde değişimine göre de, kent yerleşim alanlarının değişmesi ve bu değişmeden ortaya çıkan sorunlar ağırlık kazanmaktadır. Örneğin Colby, bir taraftan merkezin itici gücü dolayısıyla, merkezden uzaklaşan (centrifugal) güçler merkezin cazibesini çevreye yayarken, diğer taraftan merkeze hareket eden (centripetal) güçlerin de merkezdeki mevcut fonksiyonları tutma eğiliminde olduklarını belirtmiştir. Böylece bu araştırmacıya göre dinamik güçler kent arazilerindeki toprağın kullanım şeklini ve biçimini sürekli değiştirmektedir. (Candless, 1970, s. 43-44)

          Kenti, kentler tarihi içinde tanımlamanın mümkün olduğundan bahseden Bookchin, kenti başlangıçta insan ilişkilerinin biyolojik olgularına dayanan aile benzeri gruplaşmalardan komşuluk gibi belirgin toplumsal olgulara dönüşmesine, seküler kurumlaşmaların artan miktarlarda ortaya çıkmasına ve yenilikçi kültürel ilişkilerin hızla gelişmesine sahne olan bir mekân olarak tanımlamıştır. (Bookchin, 1999, s.17)

2.2.       Türkiye’deki Konut Politikaları

          Kentlerdeki problemlerin başlıca sebeplerinden olan hızlı nüfus artışı, beraberinde konut ihtiyacını da getirmektedir. Günümüz kentlerinde konut ihtiyacı genellikle kent çeperlerinde konumlandırılmış toplu konut yöntemiyle aşılmaya çalışılmaktadır. Mevcut kent merkezi, konuta ve hatta herhangi bir yapılaşmaya doymuş olduğundan, kent merkeziyle ilişkilendirilen çeper bölgelerde yaşam alanları oluşturulmaktadır. (Girginer, 2006, s. 1)

          Öztürk (1997), Keleş’in “Nüfus, Kentleşme, Konut ve Konut Kooperatifleri” yazınından, konut politikasını şu şekilde aktarmıştır; “Konut ihtiyacının karşılanması için izlenecek yöntemlerle ilgili olarak, devlet tarafından belirlenen temel hedef, öncelik ve önlemlerin tamamına konut politikası denir. Bu politikalar, yasal düzenlemelerde ve kalkınma planlarında ele alınmaktadır. Gelişmekte olan ülkeler için daha ayrıntılı bir konut politikası tanımı yapılabilir. Buna göre Konut Politikası, gelir, konut ölçümü ya da toplumsal sınıf öncelikleri olan, ulusal kalkınma planları içinde yer alan ve ülkenin kent ve bölge yerleşme ve gelişme politikaları ile bağdaşması gereken hedefler, kurallar ve önlemler bütünüdür.” (s. 47-48)

          1984 yılında yürürlüğe giren, 2985 sayılı Toplu Konut kanunda ise, “Konut ihtiyacının karşılanması konut inşaatını yapanların tabi olacağı usul ve esasların düzenlenmesi, memleket şart ve malzemelerine uygun endüstriyel inşaat teknikleri ile araç ve gereçlerin geliştirilmesi ve Devletin yapacağı desteklemeler, bu Kanun hükümlerine tabidir.” ibaresi ile amaç ve kapsam belirtilmiştir (URL 6).

          Gerek kalkınma planlarında, gerek yazında ve çıkarılan kanunlarda da görüldüğü üzere, kentsel ve mekânsal gelişim için konut ve konut politikaları etkin bir araç olarak kullanılmaya çalışılmaktadır.

          Toplu Konut üretimi ile ilgili kanunlar, ilgili bakanlıklar ve teşkilatlar ile konut üretiminde önemli bir yeri olan kooperatifler devam eden bölümlerde açıklanmıştır.

2.2.1.   Yasalar ve Merkezi Yönetimlerin Konut Politikaları

  1. Kanunlar

          Yerleşme ve şehirleşme bağlamındaki yasal düzenlemeleri, yerel yönetimlerin etkinliğinin artırılmasını, yerleşimlerin ve kentleşmenin yeniden yapılanmasını öngören, konut ve ilişkili olduğu konularda yasal çerçeveyi çizen ve bu kapsamda Avrupa Topluluğu ile uyum sağlanması yönündeki düzenlemeleri belirleyen kanunlar aşağıda listelenmiştir.

  • 1965: 634 Sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu.
  • 1966: 775 Sayılı Gecekondu Kanunu.
  • 1969: 1164 Sayılı Arsa Üretimi ve Değerlendirilmesi Hakkında Kanun.
  • 1983: 2805 Sayılı İmar ve Gecekondu Mevzuatına Aykırı Olarak Yapılan Yapılara Uygulanacak İşlemler ve 6785 Sayılı İmar Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun.
  • 1984: 2981 Sayılı İmar ve Gecekondu Mevzuatına Aykırı Yapılara Uygulanacak Bazı İşlemler ve 6785 Sayılı İmar Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun.
  • 1984: 2985 Sayılı Toplu Konut Kanunu.
  • 1985: 3194 Sayılı İmar Kanunu.
  • 2005: 5393 Sayılı Belediye Kanunu.

 

          Anayasanın yenilendiği, kentleşme ve nüfusun hızlı artış gösterdiği, yasal müeyyidelerin günün koşullarında yeterli kalmadığı dönemlerde, konut ve ilişkili kanunlar sürekli olarak yenilenmiştir.

          Kat Mülkiyeti kavramı, Kat Mülkiyeti Kanunu’nun Birinci bölümünde yer alan bir kavram olup, tamamlanmış bir yapının kat, daire, iş bürosu, dükkan, mağaza, mahzen, depo gibi bölümlerinden ayrı ayrı ve başlı başına kullanılmaya elverişli olanları üzerinde, o gayrimenkulün maliki veya ortak malikleri tarafından, Kat Mülkiyeti Kanunu’nun hükümlerine göre, bağımsız mülkiyet hakları kurabilmelerini ifade eder. (URL 6)

          634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu ise 02.01.1966 tarihinde yürürlüğe girmiş ve çok kez kanun değişikliği ile değişmesine rağmen zaman içinde hızla artan kentleşme, doğal afetler karşısında yapıların muhtemel tehlikeler dikkate alınarak incelenmesi, binaların sağlamlaştırılması ihtiyaçları karşısında yetersiz kaldığı gözlemlenmiştir. Aynı kanunun TOKİ ve özel girişimlerin ürettiği büyük yapı birimlerinde, yasal eksikliklerden kaynaklı olarak uygulanamayışı ayrıca başka sorunları doğurmaktadır. (Saruhan, 2007, s. 1-3)

          Kat Mülkiyeti Kanunu, yukarıdaki tanımlamalara bakılarak, ekonomik ve idari kazanımların sağlanmasına olanak sağlamaktadır. Yönetim açısından bakıldığında, kişi ya da grupların (hak sahibi olarak) istekleri ve çıkarları doğrultusunda idareyi sağlayabilmesinin önü açılmıştır. Ekonomik açıdan birim alandaki üretimi artırdığından ve ortaklık durumlarını düzenlediğinden verimi ve karlılığı artırmaktadır. Ayrıca ortaklıklar yönünden bakıldığında da kentsel dokuda gelişmeyi yönlendirmektedir. Dikeyde ve yatayda oluşacak mekânsal üretimlerde kat mülkiyeti kanununun bağlayıcı ve teşvik edici maddeleri vardır.

          775 Sayılı Gecekondu Kanunu’nda gecekondu alanlarının kentleşme ve plansız yapılaşmaya sebep olduğu gerekçesiyle ıslah edilmesi gerektiği, bu alanların konut yapımında kullanılmasında (eğer konut yapımı ekonomik değilse başka yapılaşmalarla kıymetlendirilmesinde) belediye ya da TOKİ Başkanlığı sorumlu ve/veya yetkilidir. Bununla birlikte 5393 Sayılı Belediye Kanunu’nda konut hakkında belirtilen yasal yükümlülükler, konut yapımında, alanların belirlenmesinde, planlarla kentsel gelişmelere yön verilmesinde, belediyeler ve/veya belirlediği (ihale ve benzeri) kurum ve kuruluşlar sorumludur. Ayrıca yasal çerçeve içerisinde konut ve arsa üretiminde, TOKİ ile projeler yürütülebilir.

          “1164 Sayılı Arsa Üretimi ve Değerlendirilmesi Hakkında Kanun”, TOKİ’yi ve Arsa Ofisini sorumlu kılarak, yapılaşmalar için arsa teminini düzenleyen yasal çerçeveyi belirlemekle birlikte, 2004 yılında çıkarılan “5273 Sayılı Arsa Ofisi Kanunu ve Toplu Konut Kanununda Değişiklik Yapılması ile Arsa Ofisi Genel Müdürlüğünün Kaldırılması Hakkında Kanun” ile Arsa Ofisi’nin yetki ve sorumlulukları Bayındırlık ve İskân Bakanlığı ile TOKİ’ye devredilmiştir.

          Bu kapsamda yasal çerçeveyi, 775 Sayılı Gecekondu Kanunu, 1164 Sayılı Arsa Üretimi ve Değerlendirilmesi Hakkında Kanun, 2985 Sayılı Toplu Konut Kanunu, 3194 Sayılı İmar Kanunu ve 5393 Sayılı Belediye Kanunu belirlemektedir.

  1. C. Bayındırlık ve İskân Bakanlığı

          Ülkemizde, konut politikasının tespit ve uygulanması görevi 7116 sayılı kanunla (9 Mayıs 1958) Bayındırlık ve İskân Bakanlığı’na verilmiştir. Bu kanun 2. maddesine göre “memleketin bünyesine uygun konut politikası esaslarını tespit etmek ve tatbikini sağlamak” görevi bu bakanlığındır. Aynı kanunun 10. maddesinde Bakanlığa bağlı Mesken Genel Müdürlüğünün görevleri şöyle özetlenmiştir; “Evsiz vatandaşları birer mesken sahibi yapacak veya mutedil kiralarla barındırmalarını sağlayacak tedbirler almak, kredi müesseseleri tarafından verilen mesken kredilerinin ve yapılan çeşitli yardımların tahsis şartlarını tayin ve tanzim etmek ve tatbikatını denetlemek”. Toplu konut yapımını özendirmek ve toplu konut yaptırmak isteyen belediyeler ile konut kooperatiflerinin, amaçlarına yöneltilmesini sağlamak, bunların tip statülerini hazırlamak, yapı ve yönetim işlerini denetlemek de Genel Müdürlüğün görevleri arasındadır. Bu görev ve yetkiler 1983 yılında Bakanlığın örgüt ve görevlerini yeniden düzenleyen 180 sayılı kanun hükmündeki kararnamede aynen yer almıştır. Bayındırlık ve Iskan Bakanlığı’na bağlı Yapı Malzemesi Genel Müdürlüğü de, yapı malzemeleri ihtiyacını tespit etmek, bunu karşılama yollarını aramak, yapı endüstrisinin gelişmesini özendirmek, yapı gereçlerinin cins ve özelliklerini incelemek, proje üretmek suretiyle ucuz konut üretimine yardımcı olmak üzere kurulmuştur.

          Bayındırlık ve İskân Bakanlığına bağlı olan Konut Müsteşarlığı ise, “Kalkınma planları ve yıllık programlar ile bölgesel ve yerel planlar arasında uyumu sağlayarak sağlıklı ve düzenli yapılaşmayı oluşturmak üzere, yatırım sektörleri, kamu tesisleri ve her çeşit konut için ihtiyaç duyulan arsa üretimini sağlamak, konut ihtiyacını gidermeye yönelik alternatif finansman modellerini geliştirmek, arsa ve konut politikaları üretmek ve bu politikaların uygulanmasını sağlamak amacıyla 28 Haziran 2001 tarihinde 4698 sayılı Konut Müsteşarlığının Kurulması ve Arsa Ofisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun”la kurulmuştur. (URL 7)

          “Bu kanunla birlikte, oluşturulan Konut Yüksek Kurulu’na arsa ve konut üretimi konusunda genel politikaları belirlemek, öncelikli arsa ve konut üretim alanlarını ve bu alanlarda yapılacak üretimin takvimini tespit etmek, yapılacak arsa ve konut üretimi için gerekli iç ve dış kaynakları yönlendirmek ve Konut Koordinasyon kurulu ile Müsteşarlık tarafından bu kanun kapsamında hazırlanıp, onayına sunulan hususları değerlendirip, karara bağlamak görevleri verilmiştir.” (URL 7)

          “Konut Koordinasyon Kurulu ise, Yüksek Kurul kararlarının oluşumuna esas olmak üzere, hazırlıkları yapmak ve alınan kararların uygulanmasında ilgili kurum ve kuruluşlarla koordinasyonu sağlamakla görevlidir. Kanun kapsamında oluşturulan bu kurullarda konu ile ilgili diğer bakanlıklar ve kamu görevlilerinin de yer alması temin edilerek, Konut Müsteşarlığının kamunun arsa ve konut politikalarında daha etkin çözümler üretebilmesine imkân sağlanmıştır.” (URL 7)

  1. 2002 Konut Kurultayı

          2002 yılında gerçekleştirilen Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Şehir Plancıları Odası koordinatörlüğündeki Konut Kurultayında “Mevcut Politikalar ile Uygulama Sonuçları”, “Konutta Yeni Politikalar ve Uygulama Araçları”, “Kaynak Olarak Konut”, “Konutta Yeni Üretim-Dönüşüm-Sağlıklaştırma Sorunları”, “Konut Mimarlığı”, “Konut: Yatırım, İşletme, Yaşam”, “Deprem Olgusu ve Konuta Yeniden Bakmak”, “Deprem ve Konut”, “Gecekondu ve Konut” oturumlarında konut incelenmiştir.

          Kurultayda, planlı dönemde getirilen politikalar ve uygulama sorunları, konut ihtiyaçları, Avrupa’nın konut politikaları ve Türkiye, konut alanlarında kamu-özel ortaklıkları, konut politikalarında sürdürülebilirlik, konut yatırımları, toplu konut ve tarihi gibi konularda bildiriler yayınlanarak, konut sorunlarına çözüm önerilerinde bulunulmuştur.

          2002 Konut Kurultayı’nda da değinilen sorunlar ve çözüm önerileri kalkınma planları ve politika önerilerinden farklı olmamakla birlikte, yeni eylem araçları ve üretim/ödeme ve teşvik sistemlerinden bahsedilmektedir.

          Kentleşme ve göç ile artan konut ihtiyacı plansız gelişmelere sebep olmaktadır. Buna karşın konut arzında talebin karşılanamaması, rantı, spekülasyonları ve yüksek bedelleri doğurmaktadır. Sosyal ve ekonomik baskılardan kaynaklanan güçlükler insanları ruhsatsız ve plansız yapılara yönlendirmekte ve sorunlar birbirini tetiklemektedir. Kentlerde ve konut alanlarındaki kontrolsüz gelişmeler ise katlanarak artmaktadır.

          Türkiye’de resmi konut politikalarının oluşum tarihi planlı dönemle başlamış olsa da[2], Avrupa’da bu süreç son birkaç yüz yıldır işlemektedir[3]. Ancak Avrupa’da Sanayi Devrimi ve savaş sonrası yıllarında yaşanan konut politikalarındaki değişim süreci, Türkiye’de Cumhuriyet ile başlamış ve halen devam etmektedir. Avrupa’da yaşayanlar, 1900lerde kendine ait olmayan konutlarda (kiralama, lojman ve benzeri) barınırken, 2000lere gelindiğinde, artan nüfus, göç ve değişen sosyal yapı ile farklılaşan ekonomik özgürlükler karşısında kendi konutlarında oturma isteği ile mülkiyet hakkını gütmektedir[4].

  1. 2006 Konut Kurultayı

          2006 yılında gerçekleştirilmiş olan TOKİ koordinatörlüğündeki Konut Kurultayı’ndan önce kurultayın amaçları ve hedefleri aşağıda belirlenmiştir.

“Ülkemizde konut politikalarının uygulanmasında sektörde tek kamu kuruluşu olarak görev yapan Toplu Konut İdaresi Başkanlığı (TOKİ), 2985 sayılı Toplu Konut Kanunu ile tariflenen görevleri kapsamında yürüttüğü faaliyetleriyle temel olarak, konut ve kentleşmeye ilişkin sorunlara ulusal düzeyde çözüm üretmeyi amaçlamaktadır.” (URL 8)

          “TOKİ, 1948 tarihli İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinde yer alan “konutun bir insan hakkı olduğu” ve Birleşmiş Milletler Habitat Gündeminin ana temalarından olan “herkese yeterli konut” ilkelerini benimseyerek, T.C. Anayasasının Devlete yüklediği görevler ve faaliyetlerini şekillendirmektedir.” (URL 8)

          “Ülkemizde konut ve kentleşme politikalarının üretilmesi ve uygulanması amacıyla TOKİ, 20 yılı aşkın bir süredir, sağlıklı ve yaşanabilir kentsel çevrelerde yeterli ve nitelikli konut üretiminin sağlanması yönünde çalışmalarını sürdürmektedir.” (URL 8)

          “Bugünkü ekonomik koşullarda fakir, dar gelirli vatandaşlarımızın uygun fiyatlarla nitelikli konut sahibi olmaları mümkün olamamaktadır. Bu da beraberinde kaçak, plansız, niteliksiz yapılaşmayı ve gecekondulaşmayı getirmektedir. Bununla birlikte, ülkemizde konut üretimi açısından bölgesel farklılıklar da görülmekte olup, az gelişmiş bölgelerimizde acil olarak nitelikli konut üretimine ihtiyaç duyulmaktadır.” (URL 8)

          Gerek müsteşarlığın temel amaç ve hedeflerinde, gerekse TOKİ önderliğinde gerçekleştirilen kurultayda da belirtildiği üzere; temel amaç, sosyal, ekonomik, teknolojik ve dar gelirli kesime yönelik konutların üretilmesini sağlayacak politikaların oluşturulmasıdır. Bu kapsamda stratejik eylemlerin başında, toplu üretimleri desteklemek, uzun vadeli ve düşük faizli kredilerin halka arzını sağlayabilmek, planlı yapılaşmalar ile kentsel gelişmelere yön verebilmek, merkez ve yerel arasındaki koordinasyonun daha etkin biçimde sağlanarak yerel değerleri ortaya koyan ve yerel kaynaklarla daha ucuza mal edilen projeleri gerçekleştirmek gelmektedir.

  1. 2009 Kentleşme Şurası

          2009 Kentleşme Şurası’nda konutun mevcut durumu ve sorunları özetlenmiş, yeni politikalar belirlenmiştir.

          “1960’lardan bugüne, yazınlarda, kanunlarda, yönetim organlarının amaç ve hedeflerinde ve çeşitli organizasyonlarda, konut sorunu, göç, hızla artan nüfus, arz-talep dengesizliği ve sosyo-ekonomik gelir farklılıkları ile açıklanmıştır. 1966 yılında çıkarılan 775 Sayılı Gecekondu Kanunu ile resmi bir nitelik kazanan barınma hakkı, 2000lere kadar çeşitli kanunlar, devlet organları ve çeşitli teşviklerle çözümlenmeye çalışılmıştır. Bunlarla birlikte, HABITAT ile bu sorunlar küresel ölçekte incelenmiş ve ekonomik, sosyal, mekânsal planlama, yerel kaynakların etkin kullanımı, yerel erklerin aktörlüğü ve sürdürülebilirlik gibi farklı konularda çözüm arayışına gidilmiştir.[5]

          “Devlet yönetiminde konut politikalarının uygulanmasında TOKİ’nin tek yetkili kamu kuruluşu olması eleştirilmiştir. Konut arz-talep dengesinin sağlanmasında sadece devletin ya da sadece özel iştiraklerin olması yeterli değildir. Ayrıca arazi temini ve üretiminde de karşılaşılan sorunların çözümünde, yasalar, örgütlenmeler ve tekel kuruluşlar yeterli değildir.[6]

          “Konut sorunun çözümünde atılacak adımların çok fazla olması ile birlikte, süreç içerisinde rol alacak aktörlerin azlığı ve pasifliği dikkat çekmektedir. “Kurum ve kuruluşlar arası, merkez ve yerel arası, yetki ve sorumluluk karmaşası giderilmeli, koordinasyonun ve eylemlerin gerçekleştirilmesi için yeni aktörlerin oluşturulması ve/veya mevcut bürokrasinin düzenlenmesi gerekmektedir. Konut ile ilgili veri tabanlarının oluşturularak istatistikî bilgileri tutulması müdahale ve karar verme sürecini olumlu etkileyecektir. Konut piyasasında, alt ve orta gelir grubuna yönelik olarak finansman seçenekleri üretilmelidir. Arz-talep dengesi özel, kamu, kamu-özel iştirakleri ile çoklu katılım olarak ele alınmalı ve sisteme küçük girişimler de dahil edilmelidir. Standartların altında kalan yerleşimlerin sosyal ve kentsel donatı eksikliğinin giderilmesi, hem kentin mekânsal gelişimi hem de halkın sosyo-ekonomik etkileşimi açısından önemlidir. Mekânsal ve stratejik planlama ile analitik ve rasyonel düzeylerde planlar yapılarak reel potansiyeller ile ulaşılabilir hedefler belirlenmelidir. TOKİ’nin etkinliğinin artırılması ile birlikte alternatif çözüm ortakları üretilmelidir.[7]

2.2.2.   Kalkınma Planları

          Yeni kurulan Cumhuriyet yeniden ve planlı yapılanmayı gerektirmesine karşın, çeşitli dönemlerde farklı boyutlarda konut sorunu görülmüştür. Bununla birlikte hızlı kentleşme, göç ve nüfus artışı da yeni politikaları gerektirmiş ve devlet bu konuya yeni politikalar ve kanunlarla müdahale etmeye çalışmıştır (Turan(a), 1992, s. 55).

          Anayasada uzun vadede uygulanacak konut politikası özetle; “Devlet yoksul ve dar gelirli ailelerin sağlık şartlarına uygun konut ihtiyaçlarını karşılayacak tedbirler alır[8]” şeklindedir. Bu temel ilke ile devlet, düşük gelirli ailelerin konut ihtiyaçlarını, ödeme kolaylıkları, düşük maliyet ve kira gibi değişkenleri göz önünde bulundurarak karşılamayı amaçlamaktadır.

          İlk kalkınma planından bugüne kadar olan tüm kalkınma planlarına kadar, her planda değinilmiş olan konut sorunu, her planda farklı açılardan irdelenmiştir.

  1. Birinci Beş Yıllık Kalkınma Planı

          Birinci Beş Yıllık Kalkınma Planı’nda, temel konut politikası lüks konut yapımından daha çok sağlıklı ve ucuz konut yatırımına yönelmekti. Bununla birlikte bütçe içindeki konut payı yine aynı kalmaktaydı. Ayrıca konut edindirme kapsamında isteyenlere konut arsası teminini gerçekleştirmek de plan dâhilindeydi. Gecekondular hakkında ise “Gecekonduları, içinde oturanlara konut bulmadan yıkmamak. Her şeyden önce bu gecekonduların arsa mülkiyeti problemini çözmek, kamu hizmetlerini tamamlayarak durumlarını düzeltmek, ancak çok kötü olanlarını içinde yaşayanların konut ihtiyacını karşılamak suretiyle ortadan kaldırmak[9]” şeklinde bir politika benimsenmiştir.

          Planlı dönemin başında konut sektörü, toplam yatırımların %22,4’ünü oluşturmaktaydı. Birinci planda bu oranın azaltılarak ortalama %20,3 olması öngörülmüştür. Konut maliyetinin azaltılması için girdi maliyetleri üzerinde durulmuştur. Buna göre, ucuz arsa temini, üretim teknolojisinin daha etkin bir düzeye çıkarılması ve işgücü ve sermayenin düzenlenmesi maliyetleri etkileyecektir. Nitelik farklılaştırması ise, “lüks” konut yerine “sosyal” ya da halk tipi konut üretimiyle gerçekleştirilmesi düşünülmüştür.

          Planda konut başlığı altındaki ana ilkeler ise şunlardır[10];

  • Konut yatırımlarına yapılan toplam yatırımın yüzde 20’sinden daha çok artırmadan, tedbirler alarak, aynı yatırımla daha çok konutun yapımını sağlamak.
  • Lüks konut yapımının kısılması ve sağlık bakımından sakıncası olmayan en ucuz halk konut tipinin seçilmesiyle daha çok sayıda konutun yapımını ve daha geniş bir kitlenin barındırılmasını sağlamak.
  • Sahiplerin, oturacakları evlerle birlikte, düşük kiralı halk konutları yaparak kiranın özellikle dar gelirli ailelerin imkânlarını zorlayıcı etkisini azaltmak.
  • Her türlü arsa alım-satım oyunlarını önleyici tedbirlerle, ev yaptırmak isteyenlerin uygun fiyatlarla arsa edinmesini sağlamak.
  • Gecekonduları, içinde oturanlara konut bulmadan yıkmamak. Herşeyden önce bu gecekonduların arsa mülkiyeti problemini çözmek, kamu hizmetlerini tamamlayarak durumlarını düzeltmek, ancak çok kötü olanlarını içinde yaşayanların konut ihtiyacım karşılamak suretiyle ortadan kaldırmak.
  1. İkinci Beş Yıllık Kalkınma Planı

          İkinci Beş Yıllık Kalkınma Planı’nda, “Niteliklerinin ve arzının özellikleri yönünden çeşitli ihtiyaç gruplarının taleplerine uygun konut üretimi özellikle toplu yapı, kooperatifleşme, yoluyla sağlanacaktır. Konut yatırımlarının sosyal özelliği nedeni ile imkânları sınırlı olan ailelere öncelik tanınacaktır. Kredi politikası buna göre düzenlenecektir[11].” şeklindeki ibare, toplu konutların Türkiye’deki varlığını ve bu konuya devletin de müdahale etmesi gerektiğini ifade etmektedir.

          Plan’da aynı zamanda genel yerleşme politikası içinde konut ve konut sektörünün sorunları üzerinde önemle durulmakta; gecekondu sorunu irdelenmekte ve çözüm önerilerine yer verilmektir. Konut stoku, yatırımlar, konut talebi ve kompozisyonu ayrıntılı olarak incelenmekte ve özellikle kamu kontrol araçları ve olanakları ile düzensiz yerleşmenin önlenmesine vurgu yapılmaktadır. “Arsa Ofisi”nin kurulması, arsa ve konut değerlerindeki artışın vergilendirilmesi, gecekondu önleme bölgeleri bu önlemlerden en önemlilerini oluşturmaktadır.[12]

          Bu planda, devletin düzenleyici rolü üzerinde durulmuştur. Devletin konut kredisi ile finansman sağlamak ve kişileri ev sahibi olmaları konusunda teşvik etmesi öngörülmüştür. Bu dönemde, arsa maliyetlerinin düşürülmesi için arsalar üzerinde kamu kontrolü sağlanması istenmiştir ve ayrıca 1969 yılında Arsa Ofisi Kanunu yürürlüğe girmiştir.

          Birinci ve ikinci plan döneminde dikkat edilecek bir husus; konut yatırımlarının çoğunluğunun devlet tarafından değil, özel sektör tarafından gerçekleştirilmesi hedeflenmiştir.

  1. Üçüncü Beş Yıllık Kalkınma Planı

          1995’e kadar uzayan bir perspektifi de içeren, Üçüncü Beş Yıllık Kalkınma Planı şehirlerin mekânsal düzenlenmesi ve yönetimine özel önem vermiştir.

          “Türkiye’de konut sorunu, İkinci Dünya Savaşı sonlarında hızlı nüfus artışı ve şehirleşme sonucu daha da önem kazanmıştır. Bu dönemde belli bir yerleşme, şehirleşme, konut ve arazi politikasının izlenmeyişi bu konuda sorunları artırmıştır. Ayrıca konut arzının dar gelirli gruba yöneltilememesi şehir çevrelerinin gecekondu kuşaklarıyla sarılmasına ve şehir hizmetlerinin yetersiz kalmasına yol açmıştır.” (DPT(c), 1972, s. 828)

          “Planlı dönemde konut yatırımlarının genel yatırımlar içindeki durumu tespit edilmiş, belirli yatırım tavanı içinde en fazla sayıda konut üretim ilkesi ortaya korumuş, konut yatırımlarının belli bir tavanın üstüne çıkarılmaması öngörülmüştür. Lüks konut yapımının sınırlanması ve sosyal konut standartlarının tespiti, düşük gelirli ailelere kiralık konut sağlanması, arsa spekülasyonunun önlenmesi gibi temel amaçlar belirlenmiş, gecekondu sorununun çözümünde politikanın dayanacağı temel ilkeler tespit edilmiştir.” (DPT(c), 1972, s. 828)

          “Birinci Plan Döneminde gecekondular için 775 sayılı özel bir Kanun çıkarılmış ve bu Kanuna dayalı olarak önleme, ıslah ve tasfiye uygulamasına gidilmiştir. Gecekondu önlemeye öncelik verilmiş, ıslah ile mevcut gecekondu bölgelerine özellikle alt yapı tesirlerinin götürülmesine çalışılmıştır. Tasfiye uygulamasında ise yapının içindekilere konut bulmadan yıkmamak ilkesinden hareket edilerek, oturulması mümkün olmayan konutların ortadan kaldırılması öngörülmüştür. Ancak Kanunda bu amaçla ayrılan kaynakların yetersizliği, üretimde yoğunlaşmak yerine zabıta tedbirlerine önem verilmiş olması ve gecekondu sahiplerine arsa mülkiyetinin devrinin de öngörülmesi nedenleri ile uygulama başarılı olamamıştır.” (DPT(c), 1972, s. 828)

          Üçüncü beş yıllık kalkınma planında bir ve ikinci planda olduğu gibi, konut yatırımlarının toplam yatırımlar içindeki oranının azaltılması hedeflenmiştir. Bu dönemde konut politikasında inisiyatif daha çok özel sektöre bırakılmıştır. Bu planın “Sorunlar” başlığı altında konutların kalitesi, yapı malzemesi, yaşı ve sağlığa uygunluk durumunun bilinmediği belirtilmiştir, ayrıca, bu zamana kadar konut sayımı yapılmamış olması da bu başlık altında anlatılmıştır. Bu plan döneminde inşaat malzemesi fiyatlarında hızla artış görüldüğü anlatılmıştır.

          “Uygulamada, öncelik kriterleri açıklığa kavuşturulmamış, gecekondu önleme çalışmaları büyük yerleşme merkezleri ve belli endüstri bölgelerinde yoğunlaştırılacağına ülke yüzeyine dağıtılmıştır. 1969 yılında Arsa Ofisi Genel Müdürlüğü arsa spekülasyonunu önlemede önemli bir araç olarak kurulmuştur. Ancak, ofisin kuruluş ve sermaye yetersizlikleri henüz beklenilen düzeyde uygulama vermesini engellemektedir.” (DPT(c), 1972, s. 829)

          1970 yılında kabul edilen Finansman ve Emlâk Vergisi Kanunlarının lüks konut yapımını sınırlama ve spekülasyonu önlemede etkili olmaya başladığı görülmektedir. Getirilen bu tedbirler henüz tam bir sistem oluşturamamış ve konut ihtiyacının karşılanmasında umulan sonuçları henüz vermemiştir. Gelecekteki konut ihtiyacı, demografik değişikliklerden, yenileme, kamulaştırma ile kullanış amacının değiştirilmeden meydana gelen konut ihtiyacıdır. Demografik değişiklikten ileri gelen (1973-1977 ) ihtiyacı 1 milyon 74 bin olarak hesaplanmıştır. (DPT(c), 1972, s. 829-838)

  1. Dördüncü Beş Yıllık Kalkınma Planı

          Dördüncü Beş Yıllık Kalkınma Planı’nda konut farklı başlıklar altında birçok kez ele alınmıştır. Yaşam Düzeyindeki Gelişmeler, Konut, Toplumsal Gelişmeler ve Hedefler ve Kent Konutları Politikaları başlıkları altında, “Yıllık konut açığı büyümüş ve gecekondu tipi konut sayısının giderek arttığı, ruhsatlı kent konutu üretiminde önemli bir artış olmadığı görülmektedir. Konut konusunda üretim faaliyetleri gerektiği biçimde organize olmamıştır. Konut piyasası toplu konut unsurlarını taşımayan yapıp satma sistemi içinde çalışmaktadır.” (DPT(d), 1979) konularına değinilmiştir.

          Bu plan döneminde, arsa üretimine öncelik verilmiştir. Toplumun konut ihtiyacım karşılayabilmek ve de düşük fiyatlı, nitelikli konutlara kavuşmasını sağlayabilmek adına yasal ve kurumsal düzenlemelerin gerçekleştirilmesi amaçlanmıştır. Dar gelirli sınıfın öncelikte tutulması istenmiştir.

          Dördüncü beş yıllık dönemdeki diğer ilke ve politikalardan bazıları şu şekilde belirlenmiştir[13];

  • Sosyal güvenlik kurumlarının ve kamu yardımlaşma kuruluşlarının konuta ayırdıkları fonların artırılması sağlanacak, TC Emekli Sandığının da konut üretiminde bulunması bu fonlardan yararlananların sayısında artış meydana getirecektir.
  • Kamu Lojman politikası öncelikli olarak gelişmekte olan yörelerde çalışan kamu görevlilerini barındırma politikası olarak yeniden düzenlenecektir.
  • Yerel yönetimlerin ve ilgili kamu kuruluşlarının desteği ile, gecekondu yörelerinde kentsel ve sosyal altyapı tesislerinin geliştirilmesi ve gecekondu yapılarının standartlarının yükseltilmesi programlanacaktır.
  • İmar ve Gecekondu Yasaları yeniden düzenlenerek, yalnız belediye sınırları içinde değil, tüm ülke ölçeğinde uygulanacak ve özellikle kamu arazileri üzerinde yapılan kaçak yapılar hakkında etkinliği ve ivediliği sağlayacak prosedür hükümlerinin yasalarda yer alması sağlanacaktır.

          Planda hane giderlerinin %50’sinin konuta ayrıldığı, hem sosyolojik hem psikolojik olumsuzlukların gözlemlendiği, bunun sonucu olarak da sosyal yaşamda maddi imkânsızlıkların önemli olumsuz etkilere sebep olduğu belirtilmiştir.

          Konut hakkında istenilen yaşam standartlarına ulaşılamadığı gibi, bir önceki kalkınma planında da istenilen hedeflere ulaşılamadığı belirtilmiştir.

          Plan hedeflerine bakıldığında Emlak Bankası’nın etkinliğinin artırılmasının, konut sektöründe canlanma sağlayacağı düşünülmektedir. Karşılaşılan arsa ve kira enflasyonu ile birikimlerin konut üretiminde değerlendirilememesi sorununa yine kooperatiflerle çözüm bulunulabileceği belirtilmiştir.

          Dördüncü Beş Yıllık Kalkınma Planı’nda Konuttaki en önemli sorunun arz/talep dengesizliği ile rant karşısındaki ücret fazlalığının olduğu ortaya konmuştur.

          Bu kapsamda kalkınma planı, yoğun olarak konut gelişiminde toplu konut yapımına ve kooperatifçiliğin yaygınlaştırılmasına, yabancı sermayenin ülkeye çekilerek konut yapımına kanalize edilmesine ve gecekonduların önlenmesinde araç olarak imar planlarının etkin olarak kullanılmasına (bu kapsamda belediyelerin yetkilerinin artırılmasına) ve af içerikli kanunların ortadan kaldırılarak bu tür yapılaşmaların yasal dayanaklarının engellenmesine önem vermektedir.

  1. Beşinci Beş Yıllık Kalkınma Planı

          Beşinci Plan döneminde benimsenen ilke ve politikalardan başlıcaları şunlardır[14];

  • İhtiyaç sahipleri bankalar sistemi aracılığıyla tasarrufa yönlendirilecektir. Bu amaçla kooperatif, toplu konut, müteahhit ve ferdi inşaat sistemlerine göre farklı kredilendirme şartları geliştirilecek, bu şartlar yapıcı ve alıcıların durumlarına uygun şekilde çeşitlendirilecektir.
  • Toplu Konut Fonu; banka sistemi yoluyla konuta yönlendirilecek kaynakların desteklenmesi ve kredilerin faiz, vade ve miktar bakımından alıcılar için makul seviyelerde tutulmasını temin edecek tarzda kullanılacaktır.
  • Özellikle Dördüncü Plan döneminde konut sektöründe kanunun etkisinin fazla olmaması ve piyasada efektif talebin genellikle üst gelir grubuna mensup ailelerden gelmesi sebebiyle büyüyen konut ortalama alanlarının, Türk aile yapısına ve hayat tarzına uygun, fonksiyonellik ve iktisadiyat prensiplerini bağdaştıran makul seviyelere düşürülmesi teşvik edilecektir.
  • Kamu kaynaklarının planlama, altyapı götürme ve arsa temininde kullanılması sağlanacaktır.
  • Yeni toplu konut projelerinde altyapı, üstyapı ve çevre tanziminde bütünlük, uyum ve tasarruf sağlama ilkeleri gözetilecektir.
  • Toplu konut alanlarının eğitim, güvenlik gibi sosyal altyapılarının teknik altyapı ve üstyapı inşaatlarıyla birlikte bitirilmesine önem verilecektir.
  • İmar ve Gecekondu mevzuatına aykırı yapılara uygulanacak işlemleri düzenleyen 3981 sayılı Kanunun uygulama prensipleri de dikkate alınarak, mevcut ruhsatsız yapılara ve gecekondulara altyapı götürülmesine ve bunların ıslahına öncelik verilecektir.
  • Toplu Konut Fonu’ndan arsa ve altyapı için ayrılacak pay ile yeni yerleşme alanlarının açılması, bu alanlarda kredi arsa tahsisi yapılması, ruhsatsız konut inşaatım ruhsatlı hale çevirebilmek için tedbirler alınacaktır.

          Beşinci Beş Yıllık Kalkınma Planı, konut sorununda dördüncü kalkınma planının yaklaşımlarını da değerlendirmiş, buna ek olarak kentleşmenin mevcut belediye sınırı içinde kalmadığını da rapor etmiştir. Bu durumda, kırsal alanların yapılaşarak kentlere doğru kaydığını, sanayi alanları etrafındaki yapılaşmaların plansızlaştığını ve imar planlarında merkezi yönetimin etkin planlar yapamayarak yapılaşmaların istenilen düzeyde kontrol edilemediğini bildirmiştir. Yapılacak planlama çalışmalarında belediyelere yetki verilmesi gerektiğini savunmaktadır. Ayrıca sanayi bölgeleri için de önemli düzenlemeler yapılması gerektiğini göstermiştir.

  1. Altıncı Beş Yıllık Kalkınma Planı

          Altıncı Beş Yıllık Kalkınma Planı, “Konut piyasasına yönelik banka kredileri, sermaye piyasası ve yapı tasarruf sandıkları gibi çeşitli finansman kaynaklarının değerlendirilmesi için gerekli düzenlemeler yapılacaktır. Konut sektörü yatırımları yerleşme hedefleri ile bir bütün halinde ele alınarak yönlendirilecektir. Toplu Konut Fonu kaynaklarının rasyonel bir şekilde kullanılması sağlanacaktır[15]” ve “Belediyeler öncelikle alt gelir grupları için kiralık ve mülk konut üretimini sağlayacak gerekli düzenlemeleri yapacaklardır. Belediyeler belli alanları konut arsası olarak belirleyerek altyapı götürecekler, gecekondulaşmayı önlemek amacıyla “Kendi Evini Yapana Yardım” programı içinde nüve konut projeleri hazırlayacaklardır. Konutun çevresi ile bir bütün teşkil ettiği dikkate alınarak konut tasarımı ve çevre niteliklerinin yükseltilmesine imkân sağlayacak mevzuat geliştirilecektir.[16]” şeklinde bir politika belirleyerek, Toplu Konut Fonu, Belediye ve Kooperatif girişimleri aynı sistem içerisinde değerlendirerek, alt gelir gruplarına yönelik düşük maliyetli yapılaşmaların önünün açılmasına destek olmaktadır.

          Konutun istatistikî veri üretiminde yaşanan sıkıntılar sebebiyle, konut sayımlarının periyodik hale getirilmesi de planda ayrıca bir madde olarak belirtilmiştir. (DPT(f), 1989, s. 316)

          Planda aktarılan konut ilke ve politikaları, kredi ve birikimlerde finansman araçlarının etkin olarak kullanılacağını, plan ve yapılaşmaların eşgüdümlü olarak gerçekleştirileceğini, toplu konut yapımında fonların daha modern, depreme dayanıklı, ucuz ve kaliteli hizmet için kullanılacağını, belediyelerin de konut yapımına teşvikini ve bireysel yapımlarda belediyelerin kaynak sağlamasını, lojmanlarda küçük yerleşimlere öncelik tanınacağını özetlemektedir.

  1. Yedinci Beş Yıllık Kalkınma Planı

          Yedinci Beş Yıllık Kalkınma Planı ağırlığın kanunlara ve yasal düzenlemelere verildiği plan olmakla birlikte, 3194 sayılı İmar Kanununda çeşitli değişikliklerin yapılması gerektiğini belirtmektedir. Ancak değişiklikler hakkında bilgi verilmemiştir.

          Genel kapsamda Yedinci Beş Yıllık Kalkınma Planı, konut politikaları üzerine şu değişimleri öngörmektedir[17]; “Kentlerde planlama faaliyetine gereken önem ve öncelik verilememiş, bunun sonucunda kent rantlarının plansız ve yasadışı yollardan paylaşılması sorunu artmış, büyük kentlerdeki altyapı ve ulaşım sorunları ağırlaşmış ve gecekondu alanları genişlemiştir. Büyük şehirlerdeki konutların yarıdan fazlası gecekondu ve ruhsatsız konuttur. Ülkedeki dengesiz yerleşme düzeninin ve kentlerin aşırı fiziki büyümesi ve yoğunlaşmasının önlenebilmesi için alternatif kentsel yerleşmelerin desteklenmesi ihtiyacı artarak devam etmiştir. Kente göç edenler yeterince kentlileşememekte, kentin sunduğu bilgi, sermaye, teknoloji ve rekabet yoğun kültürün uzağında kalarak kimliklerini kaybetmeme çabası ile kent yaşamına uyum sağlayamamaktadırlar.”

          “Toplu Konut Fonu kaynaklarının kullanımında bazı değişiklikler yapılmış, tamamlama ve altyapı kredisi tahsisi yoluyla devam etmekte olan inşaatların biran evvel tamamlanması esas alınmıştır. Belediyelerin katkısıyla konut üretimini desteklemek amacıyla mevzuat düzenlemesi yapılarak yeni bir uygulamaya geçilmiştir. Belediyeler ve Toplu Konut İdaresi eliyle projelendirilerek konut temini için yürürlüğe konulan yönetmelik kapsamında başlatılan uygulamalarda bürokratik işlemler ve en az 400 konutluk alanların temini sorun alanları olarak ortaya çıkmıştır.” (DPT(g), 1995, s. 173)

          “Konut üretiminde yeni kaynak yaratılması için küçük tasarrufların kullanılmasına ve sermaye piyasasının geliştirilmesine yönelik kurumsal düzenlemelerin yapılması ihtiyacı önemini artırmaktadır. Türkiye’de konut stokunu ve niteliklerini belirlemek amacıyla konut sayımı yapılması ihtiyacı önem arz etmektedir. Kat Mülkiyeti Kanunu’nun günün şartlarına göre yeniden düzenlenmesi ihtiyacı artmıştır. Kentlerde arsa temini, altyapının geliştirilmesi, konut ve altyapı konuları bir bütün olarak ele alınacaktır. Kentleşme, arsa, konut ve kentsel altyapı ile ilgili tüm uygulamalar bir bütünlük içinde ele alınacak ve merkezi yönetim ile yerel yönetimler arasındaki koordinasyon ile gerçekleştirilecektir. Gecekondu mevzuatı günün şartlarına uygun hale getirilecektir. Konut teknolojisindeki gelişmeler desteklenerek yaygınlaştırılacaktır.” (DPT(g), 1995, s. 174)

          Bu kapsamda Yedinci Beş Yıllık Kalkınma Planı, konutun temel sorunun yasal boşluklardan kaynaklanan plansız yapılaşma ve gecekondu olduğunu, bu sorunlara hızlı kentleşme ile göçün de eklenerek kent sınırlarının ve gelişim yönlerinin belirlenenden farklı biçimlendiğini, yatırımlarda bir önceki kalkınma planı döneminde beklenen hedeflerin kısmen karşılandığını ancak yeterli düzeye ulaşamadığını söylemektedir.

  1. Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı

          Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planında, “Nüfus artışı, göç ve hızlı kentleşmeye bağlı olarak konut talebi artmakta, ihtiyacın planlı bir şekilde karşılanamaması, konut açığının ruhsatsız yapılaşma ile kapatılmasına yol açmaktadır.[18]” ve “Planlı dönemde de konut sorunu devam etmektedir. TOKİ kaynakları bugüne kadar daha çok konut finansmanına tahsis edilmiş olup, kaynakların altyapılı arsa üretimine yönlendirilmesi ihtiyacı söz konusudur. Konut ihtiyacının karşılanamaması, açığın ruhsatsız yapılaşma ile kapatılmasına yol açmaktadır.[19]” denilerek mevcut durum analizinde bulunmuş ve konut sorununa yine göç, hızlı nüfus artışı, ruhsatsız ve plansız yapılaşmanın sebep olduğunu söylemiştir. Ayrıca ekonomik yetersizliklerden dolayı gerçekleşemeyen konut yatırım hedeflerine de değinilmiştir.

          Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı konut hedefleri ise, “Kentlerdeki barınma sorununa sağlıklı bir çözüm getirilmesi amacıyla kamu kaynakları altyapısı hazır arsa üretimine yönlendirilecektir. 3194 sayılı İmar Kanunu, gecekondulaşmayı caydırıcı ve önleyici tedbirleri etkin olarak içerecek şekilde yeniden düzenlenecektir. Kentleşme ve sorunları ile ilgili olarak yerel yönetimler esas sorumlu olmakla birlikte, merkezi yönetimde gerekli kurumsal ve hukuki altyapının hazırlanması, denetim mekanizmalarının kurulması yönünde düzenlemeler yapılacak, bu amaçla şehirleşme ve konuttan sorumlu bir bakanlık kurulacaktır.” (DPT(i), 2000, s. 64) şeklinde belirlenmiştir.

          Planda, konut projelerine teşvik verilmesi, kooperatif ve benzeri toplu organizasyonlara yasal prosedürde iyileştirmelerle kolaylıkların sağlanması hedeflenmiştir. Bu kapsamda ilk düzenleme ve girişimin belediyelerce sağlanması, bu kapsamda kentsel tasarım projeleri ile gerek sosyal yapının geliştirilmesi gerekse ekonomik kısıtları bulunan ailelerin konut sorununun çözülmesi amaçlanmıştır.

          Devletin yasal ve yönetsel sorumluluklarını kısmen belediyelere aktarmak istemesi kapsamında, kentleşme ve şehircilik sorunlarında birincil olarak belediyeleri göstermesi daha farklı politikaların benimsenmesini gerekli kılmıştır. Bu kapsamda, “kamu kaynaklarında altyapısı hazır arsa üretimine yönelinmesi” merkez ve yerelin eşgüdümlü ve sorumluluklarını paylaşarak hareket etmesinin bir üründür. 1999 depremi sonrasında ise görülen kalitesiz ve ruhsatsız yapılaşmaların binlerce cana mal olması konutta her zaman olan ancak önemsenmeyen bir politikayı da tekrar gündeme taşımıştır. Kaliteli ve sağlıklı ucuz konut ilkesi bu planda önemle üzerinde durulan konu olmuştur.

          Yasal ve yönetsel boyuttan bakıldığında plan, 3194 sayılı İmar Kanunu’nda değişiklikler yapılması gerektiğini söylemektedir. Kanunun gecekondulaşmayı ve ruhsatsız yapılaşmayı caydırıcı niteliklerinin ve müeyyidelerinin olmadığını belirten plan, kat mülkiyeti kanununa da değinerek, site/apartman yönetimi oluşturulması gerektiğini belirtmektedir. Ayrıca planda konut, yapılaşma ve kentleşmeden sorumlu bir bakanlığı kurulması gerektiği de belirtilmiştir.

  1. Dokuzuncu Kalkınma Planı

          Dokuzuncu Kalkınma Planı, diğer planların aksine, yerel girişimlerin desteklenmeye çalışıldığı, küresel ekonomiye eklemlenilmeye gayret gösterildiği ve Türkiye’nin Küresel Ekonomide önemli bir parça olduğunun gösterilmek istendiği bir plan olmuştur. Bu kapsamda planda ekonomik politikalar ve yasal süreçler ağırlıklı olarak incelenmiştir.

          Konut hakkında ise, Dokuzuncu Kalkınma Planı Yerleşme-Şehirleşme Özel İhtisas Komisyonu Raporu’nda çeşitli önlemlerden bahsedilmektedir.

          Bu kapsamda üretilen politikalardan başlıcaları; “Mevcut konut çevrelerinin iyileştirilmesine yönelik olarak, site bazında örgütlenmeye ve toplu konut bakım ve yönetim organizasyonlarına yönelik düzenlemelerin teşvik edilmesi ve mevcut konut çevrelerinin sağlıklaştırılmasına, iyileştirilmesine yönelik öncü organizasyonların yerel yönetimlerin önderliğinde kurulması, teşvik edilmesi gerekmektedir. Konut hakkı ucuz ve uzun dönemli krediler ile desteklenmelidir. Konut alımında getirilen kolaylıklardan alt-gelir ve göç grubunun yararlanamaması (ucuz faizli kredi ve mortgage vb) sonucu, toplu konut idaresi ve belediyeler ucuz konut üretimine devam ettirilmeli ve teşvik edilmelidir.[20]” şeklindedir.

          Kalkınma Planı ile göç, işsizlik, teşvik, mali kaynak problemlerinden çok merkez ile yerelin eşgüdüm gösteremediğine, imar planları ile yerel değerlerin aynı eksende olmadıklarına ve sosyo-ekonomik statüye göre konut üretilmediğine değinilerek, toplu konut üretiminde, devletin rolünün artırılırken, yerel yönetimlerle olan işbirliğinin sağlanmasına, imar planlarında konut alanlarının belirlenmesinde toplu konut alanlarına öncelik verilmesine ve belediyelerce altyapı hizmetlerinin götürülebileceği uygun gelişme alanlarının belirlenmesine, konut kredilerinde ve Tut-Sat benzeri sistemlerde önceliklerin alt gelir gruplarına verilmesine, konut politikalarında, AB standartlarının yakalanmasına ve kentsel tasarım ilkelerine uyulmasına ağırlık verilmesi gerektiği belirtilmiştir.

          Özetle, Kalkınma Planlarında dönem dönem de olsa konut hakkındaki her sorun ortaya konmuş, her sorun için farklı çözüm önerilerinde bulunulmuş, ancak istenilen sistemler kurulamamış ve organizasyonlar gerçekleştirilememiştir. Önerilen kanun taslakları, yönetmelik ilkeleri ve araçlara rağmen, konut sorunu her dönemde artmıştır. Çıkarılan kanunlarda yaptırımdan daha çok aflar ön plana çıkmıştır. Gerçekleştirilmesi beklenen hedefler geç kalmış ya da tam anlamıyla başarıyla gerçekleştirilememiştir.

2.2.3.   Toplu Konut İdaresi

          Ülkemizin yaşadığı hızlı nüfus artışı ve hızlı kentleşme sebebiyle oluşan konut ve kentleşme sorunlarının çözülmesi ve üretimin artırılarak işsizliğin azaltılması amacıyla, 1984 yılında Genel İdare dışında Toplu Konut ve Kamu Ortaklığı İdaresi Başkanlığı kurulmuştur. Bu tarihte yürürlüğe giren 2985 sayılı Toplu Konut Kanunu ile özerk Toplu Konut Fonu oluşturulmuştur. Toplu Konut Fonu uygulamasının en önemli bölümü, toplu konut alanlarında kooperatifler ve yapımcılar tarafından inşa edilecek konutlara kredi açılması ve kullandırılmasıdır. (Ocak, 2006, s. 4-10)

          Toplu Konut İdaresi Başkanlığının işlevi Türkiye’de konut üretim sektörünün teşvik edilerek hızlı artan konut talebinin planlı bir şekilde karşılanmasını sağlamak yönünde belirlenmiştir. 2985 sayılı Toplu Konut Kanunu Toplu Konut İdaresi Başkanlığına özerk ve esnek hareket etme imkânı sağlamıştır. Aynı zamanda, Genel Bütçe dışındaki Toplu Konut Fonu ile de İdare konut uygulamaları için sürekli ve yeterli kaynağa sahip olmuştur. (URL 6)

          1990 yılında 412 ve 414 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameler ile Toplu Konut İdaresi Başkanlığı ve Kamu Ortaklığı İdaresi Başkanlığı şeklinde iki ayrı idare olarak örgütlenmiştir. 1993 yılından itibaren de Toplu Konut Fonu’nun Genel Bütçe kapsamına alınmasıyla İdare kaynaklarının azalması, İdareyi konut üretiminden uzaklaştırmıştır. İdare son yıllarda gittikçe azalan sayılarda konutun üretimine destek verebilmiştir. Dolayısıyla, dar ve orta gelirli vatandaşlarımızın nitelikli konut ihtiyacı da tam olarak karşılanamamıştır. (Ocak, 2006, s. 4-10)

          Kuruluşundan itibaren, Toplu Konut Fonu’nun da sağladığı imkânlarla, ülkemizde yerleşim ve konut politikalarının belirlenmesi ve uygulanmasında en önemli kurum olan Toplu Konut İdaresi Başkanlığı, kuruluşundan günümüze kadar yaklaşık 1,1 milyon konuta finansman desteği sağlamış, aynı zamanda kendi arsaları üzerinde 43 bin 145 konutun inşaatını da tamamlamıştır. (TOKİ, 2006, s. 3)

          Toplu Konut İdaresi Başkanlığı’nın kuruluş amacı ve hedefleri arasında, konut üretim sektörünün teşvik ederek artan konut talebinin planlı bir şekilde karşılanmasını sağlamak vardır. Kuruluşu itibariye özerk olması esnek hareket etmesine sebep olmaktadır.

          1990 yılı ile Toplu Konut Fonu’nun kaldırıldığı 2001 yılına kadar idare konut üretimine yeterince destek olamamış, dar ve orta gelirli kesimin konut ihtiyacını karşılayamamıştır. 2001 yılı sonrasında ise bir ivme kazanmış ve birçok konuta finansman sağlamış, kendi arazisi üzerinde de 40 binden fazla konut üretmiştir. (TOKİ, 2006, s. 1)

          Toplu konut yapımı konusunda 10 Temmuz 1981 tarihinde 2487 sayılı Toplu Konut Kanunu (İlk Toplu Konut Yasası) yürürlüğe girmiş; 19 Ocak 1982 tarih 2487 sayılı Toplu Konut Kanunu Uygulama Yönetmeliği ile yapılan düzenlemelere göre Yasanın ilkeleri:

  • Toplu konut: bireysel konutları değil geniş çaplı konut üretimi hedef alınmış, küçük girişimcilerin yerini büyük girişimciliğin alması yeğlenmiştir. (En az 200 konutluk olması)
  • Dar ve orta gelirliler: Konutla ilgili toplumsal politika içinde yer alan kesimi hedeflemiş ancak % 40’lık nüfusun geliri yetmediği için uygulama dışında kalmıştır. Orta gelir üst sınırının yüksek tutulması ve yaklaşık yapı maliyetinin 1/4­1/5 oranında ön ödeme koşulu, dar ve orta gelirlilere uygun olmadığı için, orta ve üst gelir grubu faydalanmıştır.
  • Toplumsal konut: Toplu konut “toplumsal konut” ölçülerinde öngörülmüştür. (brüt 100 m altında olması)
  • Büyük kentlerdeki yığılmayı önleme: 30 bin- 500 bin nüfuslu yerleşimlerde planlanmış olması, daha kalabalık kentler için koşulların ağırlaştırılması, büyük kentlere göçü yavaşlatmak amacını taşımaktadır.
  • İyelik: Konut iyeliğinin bireylere ait olması kuralı, arsanın da bireylere geçmesi anlamındadır. Bu şekilde arsa iyeliği de verildiği için vurgunculuğa olanak sağlayan bu yaklaşım, kiralık konut üretimi ve bakım- onarım- yönetim işlerinin kooperatifçe yürütülmesi gibi ileriye dönük çözümler getirmemiştir.
  • Toplu konut kuruluşu: Bu kapsamda konut kooperatifleri, kooperatif birlikleri ve toplumsal güvenlik kuruluşları esas alan yasada, özel kesim desteklenmemiştir.
  • Özeksel yönetime ağırlık: Devletin konutla ilgili görevleri bütünüyle Bayındırlık ve İskan Bakanlığına verilmiştir. Belediyelerin yerel yönetim birimi olarak konut yapımı konusunda yetkilerinin bulunmadığı belirtilmiştir.
  • Toprak ve kamulaştırma: Ayrıca kamu yararı olduğuna dair karar almaya gerek duyulmadan, toplu konut yerleşme alanlarında kamulaştırma hakkının doğduğu belirtilmiştir.
  • Kamu konut fonu ve konut yatırımlarının verimliliği: Birinci-Dördüncü Beş Yıllık kalkınma Planlarında yatırımlardan konuta ayrılan pay azaldığı için bu kanunla durum düzeltilmeye çalışılmıştır. Konut yatırımlarının desteklenmesi için kaynak oluşturulmuştur. (Ulusal bütçenin en az %5’inin Kamu Konut Fonu’na ayrılması, kredi geri ödemeleri, Hazine güvencesinde Toplu Konut Tahvilleri, hak sahibine verilemeyen konut ve işyeri satış bedelleri, arsa maliyeti) Ancak fona aktarılacak para konusunda Maliye Bakanlığı destek vermemiştir. Devletin diğer yollardan sağladığı bu kaynağın sadece konut yapım sürecinde geçerli olması öngörülmüştür. Araştırma, mühendislik-mimarlık tasarım giderleri, araç-gereç yatırımı, işletme giderleri gibi maliyetler konusunda katkı yapılmamıştır. (Ayrım, 2007, s.124-126)

          17 Mart 1984 yılında, 2985 sayılı Kanun ( İkinci Toplu Konut Yasası) ve 23 Haziran 1984 tarih 2985 sayılı Toplu Konut Kanunu Uygulama Yönetmeliği ile genel bütçe dışında, özel fon oluşturularak özerk yapıda ancak Başbakanlığa bağlı olarak kurulmuştur. Ana işlevlerini Anayasanın 57. maddesinden almaktadır. Konut ihtiyacının giderilmesi için alınan önlemler yetersiz kaldığı için yeni bir arayışın ürünüdür.

          İkinci Toplu Konut Kanunu, ilk Toplu Konut Kanunu gibi ayrıntılı olmayıp, tüzük ve yönetmeliklerle desteklenmesi gereken bir tür yetki yasasıdır. Dar gelirliler öncelik taşımamaktadır. Önceki Toplu Konut Kanunu’nda olduğu gibi nüfus esas alınmamış, belediyecilik hizmetlerinin olması yeterli görülmüştür. Bu kanunda bireysel kredilere de onay verilmiş, yasal düzenlemelerle toplumsal konut tanımı bırakılarak kredi verilecek konut brüt alanı 150m2ye çıkarılmıştır. Önceki yasada sadece kooperatiflere ve toplumsal güvenlik kuruluşlarına tanınan öncelik kaldırılmış, özel kesimin de yararlanması sağlanmıştır. Fon yönetimi (konut finansman sorumluluğu) ve yetkiler, (eski adıyla Toplu Konut ve Kamu Ortaklığı İdaresi)’ne (TOKİ) verilmiş, Toplu Konut Fonunun (TKF) bütçeden ayrılan payla değil, bütçe dışı kaynaklarla oluşturulmuştur. Konut alanının belirlenmesinde valiliklerin belediyelerle işbirliği yapması ve anakent belediye sınırları içinde en az 1000, diğer belediyelerde en az 400 konutluk alanlar olması öngörülmüştür. Bu yasa ile önceki dönemde kredilendirildiği halde TKF’de para olmadığı için bitirilememiş konutlara öncelik verilmiştir. Toplu Konut Fonu 1987 yılından sonra yeni kaynak ve yöntem arayışlarına girmiştir. (Ayrım, 2007, s.126-127)

          Konut kesiminin üreticiler ya da tüketiciler önderliğinde örgütlenmesini özendirmek, uygulanacak politika konusunda temel bir örgütleme yeğlemesidir. Alt-orta, orta ve düşük gelirlilere brüt 100m2‘nin altında konutlar yapılması planlanmıştır. Planlamada diğer amaç, Güney Doğu Anadolu’daki konut sorununu gidermektir. Standart nitelikler belirlenmeden firmalara yaptırılan konutların yüksek maliyeti nedeni ile düşük gelirliler faydalanamamıştır. (Ankara’da Eryaman; İstanbul’da Halkalı, Ataköy; Kocaeli’nde Yahya Kaptan; Marmara’da Gökçeada, Bozcaada; Diyarbakır; Şırnak; Hakkari) TOKİ, Arsa Ofisi Genel Müdürlüğünün kapatılması ile sahip olduğu arsaları 2004 yılı verilerine göre %84.4 oranında kendi projelerine ayırmış, %10.3 oranında belediyelere, %1.6’sını kooperatiflere kullandırmıştır.  2006 yılı verilerine göre 466 şantiyesi olup, 174.997 konut sayısına ulaşmıştır. 79 il ve 83 ilçede bitmek üzere olan konutlar yapılmıştır. (URL 10)

2.2.4.   Konut Kooperatifleri

          Birçok ülkede devlet yatırımlarının dışında, toplumsal ve ekonomik birliği sağlayarak üretimi gerçekleştiren kuruluşlardan biri kooperatiflerdir.

          Kooperatifler, üyelerinin ekonomik temelli gereksinmelerinin dayanışma, yardımlaşma ve işbirliği yoluyla karşılanıp yaşam düzeylerinin yükseltilmesini amaçlarken, karlılığı değil toplum yararına hizmeti esas aldığından, üyelerinin yanı sıra halkın da ekonomik-toplumsal gelişimine katkıda bulunur. (Alkan, 1998, s. 33)

          Konut kooperatifçiliği ile ilgili değişik tanımlar yapılabilir. Bir tanıma göre, konut kooperatifleri, dar ve orta gelirli kişilerin, konut gereksinimlerini olabildiğince ucuz bir fiyatla karşılamak amacıyla kurdukları bir kooperatif türüdür. Başka bir deyişle, üyelerin konut gereksinimlerini bireysel yarışmanın ve kazanç güdüsünün etkilerinden kurtararak, karşılıklı dayanışma ve yardımlaşma ile karşılamayı amaçlayan bir toplumsal örgüttür. (Ocak, 2006, s. 13-14)

          Adından da anlaşılacağı üzere kooperatifler, işbirlikleridir. Kendi başına yeterli ekonomik ya da örgütsel birliğe ve güce sahip olamayan kişi ya da grupları bir araya getiren kooperatifler, amaçları doğrultusundaki hedeflerine, çoğunluğu sağlayarak daha uygun maliyetler ve gereksinimlerle ulaşırlar.

          Kooperatif üretimin temelinde, istemin örgütlenmesi, hedef doğrultusunda özüne yardım ve dayanışma vardır. Dar ve orta gelir kümelerinin güçlerini birleştirmesi, birbiri için finans havuzu oluşturması, sistemin özünde yer alır. Bireysel olarak konut sahibi olamayacak gelir kümelerinin topluca hareket etmesi ile yerel düzeyde örgütlü bir güç olarak, kar amacı gütmeden ve kullanım değeri için konut üretebilme olanağı sağlar. Kooperatifleşme yoluyla konut üretiminin üstünlüğü, üretilecek yaşam alanının özelliklerini belirlemede katılıma açık olmasıdır. Türkiye’de ilk örneği 1930’ların ortalarında Ankara’da görülen konut kooperatifi, bireysel yoldan konut sahibi olamayacak olan, orta sınıf bürokratlar tarafından kurulmuş; imar planı dışındaki bir arazi planlanarak kentsel toprak rantının kooperatif ortaklarının yararına oluşması sağlanmıştır. Emlak ve Eytam Bankası’nın kredi desteğini de alan Bahçelievler Yapı Kooperatifi, ortakları olan bürokratların kişisel güçlerini bir araya getirmesi ile önemli olanaklar sağlamış; devlet ve belediye desteği ile kısa sürede 150 birim konut üretimini gerçekleştirmiştir. Ancak, bu ilk kooperatif, konut iyeliğini ortaklarına devrederek, ardıllarına olumsuz bir örnek oluşturmuştur (Keleş, 1982; 48). Orta ve üst gelir kümelerine konut sağlayan bu kooperatifleşme süreci, 1960’lara kadar devam etmiştir. (Aydın, 2003, s. 62-68)

          Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 57.maddesi, “Devlet şehirlerin özelliklerini ve çevre şartlarını gözeten bir planlama çerçevesinde, konut ihtiyacını karşılayacak tedbirleri alır, ayrıca toplu konut teşebbüslerini destekler.” derken yine anayasanın 171. maddesinde de “Devlet, milli ekonominin yararlarını dikkate alarak, öncelikle üretimin arttırılmasını ve tüketicinin korunmasını amaçlayan kooperatifçiliğin gelişmesini sağlayacak tedbirleri alır.” hükmü ile kooperatifçiliğin özendirilmesi ve desteklendirilmesi hedeflenmiş ve vatandaşın konut edinme hakkının teminat altına alınması konusunda Devlet’i görevlendirmiştir.

          İlk konut kooperatifi, Almanya’da 1889’da, Fransa’da 1860’da, İsviçre’de 1870, Danimarka’da ise 1869’da kurulmuştur (Ocak, 2006, s. 15). Türkiye’de ise ilk konut kooperatifi 1934 yılında kurulmuş olmasına karşın, kooperatifler yasası 1969 yılında çıkarılabilmiştir. 1950’ye kadar yalnızca Emlak Bankası kredileri ile desteklenen kooperatif hareket, 1950-1980 arasında SSK ve diğer sosyal güvenlik kurumlarının kredilerinden yararlanmıştır. 1971’de ilk konut kooperatif birliği olan Konutbirlik ve ardından İzmit’te Yeni-Koop, Ankara’da Kent-Koop, Antalya’da Ant-Koop, Erzurum’da Er-Koop kurulmuşlardır. (Aydın, 2003, s. 62-63)

          Konutların yapı kooperatifleri yoluyla yaptırılmasında iki farklı aşama vardır. Birinci aşama 1930’lu yılların ortalarında Ankara’da başlayıp 1950’li yılların ortalarına kadar tüm Türkiye’ye yaygınlaşarak sürmüştür. Bu dönemde kooperatif, kişisel ilişkiler düzeyinde sağlanamayacak bazı olanakları kurumsuzlaşmış ilişkiler ölçeğinde sağlama olanağı vermiştir. İkinci aşamada 1960’lar sonrasındaki planlı dönem olmuştur. Bu dönemde kat mülkiyeti yasası çıkmıştır. Bu yasa ve diğer koşullar orta sınıfların kent içinde artan arsa değerlerin bölüşerek ödemelerine olanak sağlamıştır. (Girginer, 2006, s. 80)

          1960’ların planlama pratiği, konut kooperatiflerini destekleyen tüzel düzenlemeler getirmekle beraber, ilk planda doğrudan kooperatif hareketin desteklenmesine ilişkin ifadelere rastlanmaz. Ancak, plan dönemi içerisinde çıkarılan 775 sayılı Gecekondu Yasası’nın uygulama yönetmeliğinde, yasa kapsamında arsa tahsisinden yararlanacaklar arasında kooperatiflerin tercih edileceği belirtilmektedir. 1969 tarihli Arsa Ofisi Yasası’nın uygulama yönetmeliğinde de benzer ifadelere yer verilmektedir. Aynı yıl yürürlüğe giren 1163 sayılı Kooperatifler Yasası ise, devletin kooperatif kesimi destekleme yönünde bir girişimi olarak değerlendirilebilir. Bu yasa, 1978’de yayımlanan yeni kentsel yerleşimler, kentleşme ve konut politikaları içeren bir bakanlar kurulu kararı ile birlikte yorumlanarak, yerel yönetimlerle kooperatiflerin işbirliği yapmasına ve kooperatiflerin birlikler halinde örgütlenmesine yol açmış, bu biçimde Ankara Batıkent, İzmir Yeni-İz ve Antalya toplu konut projeleri gerçekleştirilmiştir. Devlet (İmar ve İskan Bakanlığı), yerel yönetimler ve kooperatiflerin birlikteliğinden ortaya çıkan bu büyük projeler, kooperatif hareketin de niceliksel ve niteliksel bir ivme kazanmasına yol açmıştır. (Aydın, 2003, s. 65)

          1970’li yılların ikinci yarısında yapı kooperatifleri ve yerel yönetimler eliyle toplu konut sunum biçimi gelişmeye başladı. Konut kooperatifleri yoluyla yapılan konutlardan düşük gelirliler yararlanamıyordu. Bu nedenle belediyeler düşük gelirli kesime konut sağlanmasını görev saydıkları için toplu konut yapımının örgütlenmesine aktif olarak girdiler. Başlangıçta, yerel yönetim, toplu konut yapılmasını öngördüğü alanda imar planı yaparak, arsanın kamulaştırılması, işlemlerini yürütürken, bir yandan da konut istemi olan kişiler, kredi kaynaklarına ve ödeme kapasitelerine göre ayırarak, konut kooperatifleri halinde örgütleyerek, bunların üst kuruluşu olan kooperatifler birliğini oluşturdu. Yerel yönetim aktif desteğini, projeden çekmeden bu girişimin gerçekleştirilmesi işlevini kooperatifler birliğine devretti. Ancak girişim üstünde belli bir denetim olanağını korudu. Toplumun daha düşük gelirli kesimine konut üretildiği için konutlar daha küçük, kullanılan malzemesi daha ekonomiktir. (Girginer, 2006, s. 81)

          Kentleşme ve nüfus artışının etkisiyle özellikle 1970’li yıllarda konut sorununun ağırlaştığını, buna paralel olarak da konut kooperatifçiliğinin konut sorununun çözümünde ciddi bir alternatif olduğu görülmektedir. 1978 yılından sonra konutla ilgili düzenlemelere bakıldığında kooperatifçiliğin önemli bir yer işgal ettiği ve konut kooperatifçiliğine özendirilmeye çalışıldığını görmekteyiz. 1980 yılından sonra çıkarılan yasalar konut kooperatifçiliğine canlılık kazandırmıştır. 1980 yılına kadar etkinliklerini gerek sayısal ve gerekse inşaat alanı küçük ölçekli olarak sürdüren konut kooperatifleri, 1980’li yıllardan itibaren kentleşme süreci karşısında daha etkin tavır alma gereğiyle, yerel yönetimlerle de işbirliğine girerek kent kooperatifçiliği modelini geliştirmişlerdir. (Ocak, 2006, s. 17)

2.3.       Mekânsal Değişkenler

          Toplu Konut alanlarının ve uygulamalarının kentsel gelişmeyi etkilediği önceki bölümlerde aktarılmıştır. Kent içerisinde hangi mekânsal öğelerin bulunduğu ve bu öğelerin toplu konut alanları ve uygulamaları ile ilişkisi bu bölümde incelenmektedir.

          Bir kentin fiziki düzenleme planı genellikle, yaşama, çalışma, boş zamanları değerlendirme alanları ile bunlar arasındaki ilişkiyi kuran ulaşım alanlarını içerir. Her kentsel işlev gelecekteki gelişme yönüne ve hacmine göre belirli miktarda kentsel toprağa gereksinme duyar. Yerleşme sistemleri içinde, merkezi mevkie sahip olan kent alanlarının kendi içinde hizmet bölgelerine ve konut gruplarına göre ayrımları yapılabilir. Bu ayrımların bir sistem içinde yapılması kent organizasyonu yönünden gereklidir. Modern şehircilik ilkelerine göre konut bölgeleri ile hizmet alanları arasında bir korelasyon olması lüzumludur. (Çetiner, 1979, s. 84)

          Yerleşme sistemleri içinde var olması gerekli olan hiyerarşik (kademeli) düzenin kent bütünü içinde de var olması zorunluluğu vardır. Çünkü kent, yerleşme istemlerinin bir elemanıdır. En küçük birim olan aileden başlayıp büyüyen iskan üniteleri, ihtiyaçların karşılandığı çalışma ve hizmet alanlarını kapsamaktadır. Bu tür gelişmeyi, arzu edilen bir yerleşme bütününün meydana gelmesi aşağıdaki şekille izah edilebilir.

A. Aile

B. Mahalle / Komşuluk Ünitesi

C. İlkokul Ünitesi

D. Semt

E. Kent

Şekil 2.3.1. Kentsel Hiyerarşi (Sistem)[21]

2.3.1.   Kentsel Ölçekte Toplu Konut Alanlarının Etkileri

          Kent bütününü ve yakın çevresini etkileyen toplu konut alanlarının etkilediği kent bileşenleri alt başlıklarda incelenmektedir.

  1. Nüfus ve Yoğunluk

          Yapılan konut yatırımlarının aracına ve üreticisine bakılmaksızın, Ricardo’nun deyimiyle[22], üretilen her arzın bir talebi olmasından dolayı konut her zaman nüfus için bir çekim oluşturmaktadır. Kent içinde üretilen konut alanları, kentin formunu da etkileyebilmekte, mevcut yerleşimlerin terkiyle kent yeni yönlere doğru kayabilmektedir. Bir kent için istenilen büyümenin sağlanmasında, ekonomik ve sosyal faktörlerin karşılandığı kabulüyle, nüfus artışının sağlanması gerekir. Bu kapsamda da artacak nüfus için konut talebinin karşılanması önemlidir.

          Bir başka açıdan, kentlerde oluşan hızlı nüfus artışı, göç ve kent-kır dengelerinin değişimi, konut açığını da beraberinde getirmektedir. Belirlenen projeksiyonlardan ya da tahminlerden fazla gelişen nüfus büyüklüğü için yeni konut alanlarına ve yatırımlarına ihtiyaç duyulmaktadır. Bu yatırımlar ise kamu yatırımı olarak TOKİ vb. kurumlarca, kamu-özel ortaklıklarında ve özel sektörde ise bireysel ya da ticari şirketlerce yapılan yatırımlarca karşılanmaktadır.

          Artan nüfus ya da konut arzıyla ilişkili olarak, kentsel alanlarda nüfus değişimi görülürken, mekânsal alanların kısıtlılığı ya da fazlalığı ile kentsel nüfus yoğunluğu değişmektedir. Hektar başına düşen nüfus olarak kabul edilen nüfus yoğunluğu, artmakta ya da azalmaktadır. (Yazgı, 2006, s. 40)

          Yapılaşma yatayda arttığında artan nüfus ile birlikte artan mekânsal alan kullanımını ifade ederken, dikeyde artan yapılaşma yoğunluğu artırmakta ve daha az alan kullanımı ile daha fazla nüfusu barındırma olarak nitelendirilebilir. (Yazgı, 2006, s. 40)

          Konut uygulamalarında, planlara bağlı kalmak koşuluyla, bireysel yapılanma yerine, toplu üretim daha az alansal kullanımda daha fazla nüfusa hitap etmekte, sağlayıcı olarak ise TOKİ vb. devlet kurumlarının kullanılması, zamandan tasarruf ile mali güveni ifade etmektedir. (Yazgı, 2006, s. 40)

  1.  
  2. Ulaşım Altyapısı

          Yerleşimler tarihi irdelendiğinde; ulaşım bağlantılarının kesişme, durak ve konaklama noktalan, iletişim ve ticaret merkezlerinin kurulduğu, dolayısıyla yerleşimlerin oluşturulduğu alanlar olarak gelişmiştir. Yerleşimler ile ulaşım arasındaki bu etkileşim, kentsel ölçekte fiziksel büyüme ve biçimlenme ile birlikte, sosyal ve ekonomik boyutta gelişmede de belirleyici olmuştur. Özellikle, ulaştırma politikalarına koşut olarak değiştirilen bölgesel ulaşım ağları ve teknolojileri, kentsel gelişmeyi yönlendirmiştir.

          Tek merkezli kent teorisinde de değinildiği gibi, ulaşım merkezlere yaklaştıkça maliyet düşer. Bu bağlamda merkezden uzaklaşan konut alanlarının fiyatları düşerken, kent merkezinde yer seçen konut alanlarının rant etkisi artarak fiyatları artar. Ulaşımın konut alanlarıyla etkisi bu şekilde açıklanabilir. (Aksoy, 2005, s. 13-16)

          Çok merkezli kent teorisinde ise, iş merkezlerinin artarak desantralize olması ulaşım ağını yoğunlaştırmakta ve konut yer seçimlerinde düşük maliyet ve alternatif alanlar ortaya çıkarmaktadır. Bu bağlamda banliyöleşmeler ile konut alanlarının sayısı artmakta ve ulaşım maliyetleri düşmekte, dolayısıyla rant etkisi göreceli olarak azalmaktadır. (Aksoy, 2005, s. 13-16)

          Toplu konut alanı ile ulaşım şekilleri arasında da yalın bir ilişki bulunmaktadır. Özellikle ekonomik aktiviteler arasında uzaklığın az olduğu kentsel formların, yürüyüşle yapılan kent içi yolculukların sayısını artıracağı ve bu tür yolculukların motorlu araçlarla yapılan yolculukların yerine gelişeceği anlaşılmıştır. Benzer bir biçimde konut ve ticaret alanlarının belli bir bölgede yoğunlaşması, yaya olarak yapılan yolculukları pozitif yönde etkilemektedir. (Aksoy, 2005, s. 19-21)

  1. Açık Alanlar

          Eski çağlarda, Barok döneminde, Osmanlı Saraylarında ve Amerika’da görüldüğü gibi, yeşil alanlar ve meydanlar, zenginliğin ve refahın simgesidir. (URL 4)

          Uçkaç, Krier (1979)’dan alıntı yaparak, “…açık alanlar, bireylere istemli ve istemsiz gelişigüzel hareketlilik sağlayan, içinde sürekli ve yönlendirilmiş bir hareket düzeninden çok durma olanağı veren ve hareketliliğe zorlamayan mekânlardır.” ve Can (1999)’dan alıntı yaparak “…açık alanlar insanlar arası ilişki ve bilgi alışverişinin sağlandığı ve kent kültürünün geliştiği mekânlardır. Kent topluma açık ve kişilere özel, yarı açık ve açık alanlardan oluşmaktadır.” demektedir.

          Kent içinde meydanlar, yeşil alanlar, avlular, yaya bölgeleri vb. açık alanları oluşturmaktadır. Açık alanlar, kentin yaşandığı, kentin insanlarla iletişime en açık olduğu mekânlardır. Gerek mekânın genel kurgulanış biçimi gerekse bu mekânlarda kullanılan öğeler çeşitli mesajlarla kentlilere ulaşmakta ve kent kimliğini etkilemektedir. (Uçkaç, 2006, s. 25-26)

          Bu kapsamda toplu konut alanları ile açık alanlar, ekonomik yönden rant ve kişisel huzur ile ilişkili iken, mekânsal açıdan erişilebilirlikle ilişkilidir. Konut ve yakın çevresinde yer alan açık alanlar, ulaşım bağlantılarını sağlamakla birlikte, kişisel refahın ve sosyal ilişkilerin artmasını da sağlamaktadır.

  1. Ticaret, Çalışma ve Endüstriyel Alanlar

          Kentsel büyüme kuramlarında (Eş merkezli çemberler, Dilimler, Çok merkezli büyüme) belirtildiği gibi, kentsel aktivitelerin kesiştiği nokta ticaret merkezleridir. Tüm dinamikler neredeyse bu noktalarda gerçekleşmektedir. Bir düğüm ve dağıtım noktası olan ticaret alanları ile barınma ve dinlenme alanı olarak konut alanları da doğrudan ilişkilidir. İnsanlar konut alanlarında barınmakta ve belirli periyotlarda çalışma alanlarına seyahat etmektedir.

          Bu bağlamda, toplu konut alanları ile ticaret alanları arasındaki uzaklık negatif faktör iken, yakınlık ise pozitif bir faktördür. Aynı zamanda kentsel alanların farklı işlevlerdeki yapılaşmalar için kullanılabilmelerinde, ticaret alanları konut alanlarından daha fazla rant sağladığı için yakınlık negatif etki de doğurabilmektedir. (Koç, 2007, s. 21-22)

          Endüstriyel alanlar da ticaret alanlarına paralel konutta barınan insanın çalışma eylemini gerçekleştirdiği bir diğer alan olması sebebiyle doğrudan ilişkilidir. Ancak sanayi ve endüstri bölgelerindeki konutlaşma eğilimleri ticaret alanlarından farklılık göstermektedir.

          Örneğin, Sanayi Devrimi’nde ve sonrasında gelişmekte olan ülkelerde görüldüğü gibi, sanayi alanları yakın çevrelerinde banliyöler oluşmaktadır. Ucuz ve niteliksiz konut üretimi bu alanların çeperlerinde gelişmektedir. Ulaşım ve kira bedelinin düşmesine karşın, sanayi ve yakın çevresindeki konut alanlarında kirlilik ve yoğunluklu trafik görülmektedir.

  1. Konut Alanları

          Toplu konut alanlarının diğer konut alanları ile olan ilişkisi çekime dayalı olarak gerçekleşmektedir. Reilly’nin çekim kanununa dayanarak yüksek nüfusun düşük nüfusu etkisi altına alması gibi, maliyetlerin göreceli olarak uygun olduğu alanlarda, yüksek yoğunluklu ya da toplu olarak yer seçmiş konut alanları çevresinde bireysel ya da toplu yeni konut alanlarının üretimi görülebilir. (Koç, 2007, s. 21-22)

          Bu duruma paralel olarak, özellikle 1960’lardan sonraki Türkiye pratiğinde, gecekondu eğilimleri de görülebilmektedir. Plansız kentleşme ve izinsiz yapılaşmalara sahne olabilmekle birlikte toplu konut alanları, yeni konut alanlarının üretimini de teşvik etmektedir.

2.3.2.   Mahalle Ölçeğinde Toplu konut Alanlarının Etkileri

          Kentsel ölçekten farklı olarak, mahalle ölçeği rutin eylemlerin ve hareket bölgelerinin daha kolay tanımlanabildiği bir ölçektir. Kentsel ölçekte, örneğin, konut ve bölge parkı arasındaki ilişki tanımlanabilirken, mahalle ölçeğinde, mahalleye, dolayısıyla konut bölgesine, hitap eden küçük ölçekli parklar ve çocuk oyun alanları arasındaki ilişkiler tanımlanabilir.

  1. Ulaşım Altyapısı

          Ulaşım altyapısı kentsel ölçekte ana akslar ve kent bütününe hitap eden ana dağıtıcı-toplayıcı yollar olarak gösterilebilir. Mahalle ölçeğinde ise, bu yollar, sokaklar ve bölüm içi dağıtıcı olarak nitelendirilebilir.

          Sokaklar konut ve toplu konut alanları için sosyo-kültürel yapıyı belirlemede bir değişken olabilmektedir. Toplumların yaşam tarzlarına göre sokakları şekillenmektedir. Küçük kasaba ve yerleşimlerde sokak olgusu o sokakta yer seçmiş konutlarda yaşayan insanların eylemlerinin ve günlük yaşantılarının kesiştiği yer iken, büyük ölçekli kentlerde ve yerleşimlerde daha fazla sosyo-kültürel çeşitliliği barındırabilmektedir.

          Mekânsal örüntü olarak ulaşım, konut alanları içinde yaşayan halkın ve sahip oldukları taşıtların sayısına göre boyut değiştirebilmektedir. Örneğin düşük yoğunluklu ve taşıt sahipliliğinin az olduğu mahallelerdeki ulaşım altyapısı (anayol ya da kent bütününde öneme sahip ulaşım aksı olmamak kaydıyla) daha asgari iken, yüksek, yapı, taşıt ve nüfus yoğunluğuna sahip konut alanlarında azami ulaşım altyapısı görülmektedir.

  1. Yeşil Alanlar ve Meydanlar

          Kentsel ölçekte açık alanlar, kent bütününe hitap eden, meydanlar, düğüm noktaları ve rekreasyon alanları olabilirken, mahalle ölçeğine, parklar, bahçeler ya da çocuk oyun alanları olarak yansıyabilir.

          Bu alanların erişilebilirliği, konutta yaşayan halkın daha yüksek motivasyona ve sosyal huzura sahip olmasında bir etkendir. Dinlenme ve eğlenme zamanlarının bu alanlarda geçirilmesi, ekonomik yönden de karlılık göstermektedir. Çocuk bahçeleri, oyun alanları ve parklar mahallenin sıradan beton yığmaları olmasını önlerken, toplumsal ilişkilerin de güçlendiği yer olarak görülebilir.

  1. Ticaret, Çalışma ve Endüstriyel Alanlar

          Bir mahalle ya da konut bölgesi, günlük ihtiyaçlarını karşılamak için, ticari alanlara ihtiyaç duymaktadır. Gıda ve giyim alışverişi, eğlence hizmetleri, ulaşım terminalleri, resmi hizmet alanları gibi mekânlarda çeşitli aktivitelerin gerçekleştirilmesi ile konut alanlarına yakınlık, zaman kaybını önleyerek, daha az maliyetle daha etkin bir yaşamı simgelemektedir.

          Bu kapsamda, toplu konut alanı ve içindeki/yakınındaki ticari alanlar, konut alanının cazibesini artırmaktadır. Kent büyüme kuramlarındaki örneklendirmelerle, bu alanlar aynı zamanda nüfus için çekim oluşturmakta ve dolaylı olarak yeni konut yatırımlarını da beraberinde getirmektedir.

          Konut içinde yaşayan halkın çalışma alanlarına olan uzaklığı, iş-ev süresini azaltmakta, ekonomik maliyeti ve rantın belli alanlarda toplanmasını önlerken, zaman kazanımını ve sosyal karlılığı artırmaktadır.

  1. Konut Alanları

          Toplu konut alanlarının diğer konut alanlarına olan çekim etkisi kentsel ölçekte olduğu gibi mahalle ölçeğinde de görülmektedir. Yapılaşmalarda ada/parsellerin doluluk boşluk oranları, yakın çevre merkezlerinin çekimi ile doğrudan etkilidir.

          Toplu konut alanları ile nüfus çekimi sağlandığında, artan nüfusun konut talebi de artacak ve yeni konut alanlarına ihtiyaç duyulacaktır.

          Bireysel girişimin daha çok maliyetli ve daha çok mekânsal gereksinime ihtiyaç duymasından dolayı, toplu konut alanları ve yakın çevrelerinde oluşturulacak altyapı ve mülkiyet düzenlemeleri ile yeni toplu konut ve konut alanlarının planlanması, kentsel gelişmeyi pozitif etkilemektedir.

  1. Eğitim Alanları

          Eğitim insanlar için gerekli bir eylemdir. Yerleşimlerde de bu eylem için, ilköğretim okulu, lise, üniversite, mesleki ve teknik eğitim merkezleri ve halk eğitim merkezleri gibi alanlar bulunmaktadır. Bu alanların hizmet bölgeleri asgari 500 metre, azami 2 bin 500 metredir. Ortalama mahalle büyüklüğü yerleşimler arasında farklılık gösterse de 1 ile 100 ha. arasında değişmektedir. Bu durumda bir ilkokulun yaklaşık 78 ha’lık bir alana hizmet ettiği görülmektedir. Bu sebeple de bir mahalle için asgari bir ilköğretim okulu gereklidir.

          3194 imar kanunda ise, kişi başına düşen asgari değerler verilmiş ve 100 bin kişilik nüfusa hizmet edecek bir ilköğretim okulu için kişi başına 4.5 m2’lik bir alan ayrılması gerektiği belirtilmiştir.

  1. Sosyo-Kültürel Alanlar

          Sosyo-kültürel alanlar, bir kentin sosyal ve kültürel yapısını şekillendiren en önemli unsurlardan biridir. Huzurevleri, halk eğitim merkezleri, dini alanlar, tiyatro ve sinemalar, aşevleri gibi donatılar sosyo-kültürel alanlardan örneklerdir.

          Nüfusa ve konut alanlarına hizmet etmesi açısından, sosyal gelişmeye ve kültürel yapının geliştirilmesine isteklilik bu alanlara ihtiyacı artırmaktadır.

          Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisinde belirttiği gibi, asgari olarak, yemek yeme, barınma ve dinlenme en temel ihtiyaç iken, sonrasında, eğlenme ve korunma gelmektedir. Bu eylemlerini gerçekleştirebilen insan, toplumsal ilişkilere ve başarıya gereksinim duymakta, kendini tatmin etme ihtiyacını hissetmektedir. Bu eylemlerin mekânsal karşılıkları önce barınma, daha sonra yemek yeme yerleridir. Temel ihtiyaçların karşılanmasının ardından, toplumsal ilişkilerde bulunabilmek için sosyo-kültürel alanlara ihtiyaç duymaktadır. Örneğin, parklar, meydanlar ve müzeler gibi alanlarda ilişkilerini güçlendirebilirler. Daha sonra ise çeşitli eğitim merkezlerinde (halk eğitim kursları, özel eğitim alanları vb.), kişisel bilgi ve becerilerini geliştirerek toplumda örnek oluşturmak isterler.

  1. Sağlık Alanları

          Eğitim alanları gibi sağlık alanları da nüfusun temel sağlık hizmetlerinin karşılanması için önemli mekânsal öğelerdir. Kentsel ölçekte devlet hastaneleri tüm nüfusa hizmet edebilmekteyken, mahalle ölçeğinde bu alanlar sağlık evleri ve sağlık ocakları olabilmektedir.

          Halkın temel sağlık sorunlarında (mevsim gribi, küçük yaralanmalar, baş ağrısı vb.), ilk danıştıkları ve kontrole gittikleri yer sağlık ocakları ve sağlık evleridir. Bu bağlamda sağlık alanlarının da okullar gibi konut alanlarına uzaklığı azami olarak yürüme mesafesini geçmemelidir.

3.         ALAN ÇALIŞMASI

          Bu bölümde, Türkiye genelinde ve Afyon kenti özelinde konut, nüfus ve donatı verileri incelenerek, sonuç bölüm için örnek alana bağlı değerlendirmelerin tabanı oluşturulmuştur.

  1. Alan Çalışmasının Amacı

          Çalışmanın bu bölümünde, TOKİ ve diğer sektörlerin konut uygulamaları karşılaştırılmakta ve uygulamaların kentsel yeterlilikleri (donatı, nüfus, yerleşim alanları vb.) açısından değerlendirilerek, TOKİ uygulamalarının diğer sektörlerden farkı ortaya konulmaktadır.

          Bu kapsamda alan olarak Afyonkarahisar Kentinin belirlenmesi, TOKİ uygulamalarının yer seçtiği alanların birbirine yakın ve bu alanın kent gelişim yönlerinden biri olmasıdır.

  1. Alan Çalışmasının Kapsamı

          Çalışma kapsamında ülke bütünündeki nüfus ve konut verileri değerlendirilmiş, Afyon kenti özelinde ise seçilmiş konut alanları ile kentsel donatıların dağılımı değerlendirilmiştir.

 

3.1.       Türkiye’de Nüfus ve Konut Üretimi

          Bu bölümde, Türkiye İstatistik Kurumu (TUİK), Devlet Planlama Teşkilatı (DPT), Türkiye sınırları içerisinde konu ile ilgili faaliyet gösteren, dernek, belediye, kooperatif birlikleri gibi kurum ve kuruluşlardan elde edilen genel veriler derlenmiş ve aktarılmıştır.

3.1.1.   Türkiye Nüfusu ve Projeksiyonları (1965-2025)

          Ülkemizin nüfusu son yıllarda yavaşlamakla beraber sürekli olarak artmaktadır. 1923’ten bugüne nüfus ile kent dinamikleri de değişmekte, planlama ve konut adına yeni politikalara ihtiyaç duyulmaktadır. Bu politikaların oluşturulabilmesi için gerekli olan sayısal veriler derlenmiş ve yorumlanmıştır.

Tablo 3.1.1.1. Türkiye Şehir ve Köy Nüfusu (1965-2009)[23]

Kişi

Toplam

Şehir

Köy

1965

31.391.421

10.805.817

20.585.604

1970

35.605.176

13.691.101

21.914.075

1975

40.347.719

16.869.068

23.478.651

1980

44.736.957

19.645.007

25.091.950

1985

50.664.458

26.865.757

23.798.701

1990

56.473.035

33.326.351

23.146.684

2000

67.803.927

44.006.184

23.797.743

2007

70.586.256

49.747.859

20.838.397

2008

71.517.100

53.611.723

17.905.377

2009

72.561.312

54.807.219

17.754.093

 

          Türkiye nüfus verilerine bakıldığında sürekli arttığı görülmektedir. 1960’larda 30 milyon seviyesindeki nüfus 50 yıl sonra 70 milyon olmuş ve %133’lük bir artış göstermiştir. Kent nüfusu da toplam nüfusa paralel artmaktayken, 44 yılda yaklaşık olarak 5 katına çıkmıştır. Türkiye nüfusunda görülen bu yüksek sayıları, ölü doğumların azalmasına, ortalama yaşam süresinin uzamasına ve göçün etkisine bağlayabiliriz. 195-2009 arasında yaklaşık 3 milyonluk bir fark gözlemlenmekle birlikte, Türkiye kır nüfusu hızla düşmektedir.

          Seçili yıllar arasında en yüksek kır nüfusu 1980 yılında 25 milyon olarak kayıtlara geçmiştir. Bu nüfus artışında, 1960 sonrası kır yatırımlarının ve kent olgusunun henüz gerçekleşmemesinin etkisi büyüktür. 1990 sonrası yaşanan hızlı ekonomik gelişmeler ve aksi büyük krizler kır nüfusunu kente göçe zorlamıştır. 2000 yılı sonrasında kır sürekli nüfus kaybetmiş ve 9 yılda 6 milyon kayıp vermiştir.

Grafik 3.1.1.1. Türkiye Şehir ve Köy Nüfusu (1965-2009)[24]

          1965 yılında 11 milyon olan kent nüfusu, 2009 yılında 55 milyona yaklaşmıştır. Kır nüfusu ise kentlerin cazibesi, sosyal, kültürel ve ekonomik faaliyetlerin artmasıyla kentlere kaymış ve büyük oranda göçler gözlemlenmiştir. 1965 yılında 20 milyon olan kır nüfusu, 2000 yılına kadar artmış, 2009 yılına gelindiğinde ise yaklaşık olarak 18 milyona düşmüştür.

Tablo 3.1.1.2. Türkiye Şehir ve Köy Nüfus Oranları (1965-2009)[25]

%

Şehir

Köy

1965

34.42%

65.58%

1970

38.45%

61.55%

1975

41.81%

58.19%

1980

43.91%

56.09%

1985

53.03%

46.97%

1990

59.01%

40.99%

2000

64.90%

35.10%

2007

70.48%

29.52%

2008

74.96%

25.04%

2009

75.53%

24.47%

 

          Seçili yıllar içinde şehir nüfus oranı nüfus artışına paralel olarak artmaktadır. 1965 yılında %35 olan kent oranı ilk olarak 1985’te %50’nin üzerine çıkmıştır. Bu artış ivmeyle devam etmiş ve 2009 yılına gelindiğinde %75 seviyesini aşmıştır. Köy nüfus oranı da bu sayılara paralel olarak düşmektedir. 1960 yılında Türkiye’nin %65’i köylerde yaşamaktayken bugün sadece 4 kişiden 1’i kırda yaşamaktadır.

Grafik 3.1.1.2. Türkiye Şehir ve Köy Nüfus Oranları (1965-2009)[26]

          Türkiye’nin kır-kent nüfus dengelerinin kırımla noktaları grafikte de görüldüğü gibi, 1980 ve 2008 yıllarını kapsamaktadır. Bu yıllarda nüfus denge değişimleri hızını kaybetmektedir.

Tablo 3.1.1.3. Türkiye Şehir ve Köy Nüfus Artış Hızları (1965-2009)[27]

 

Toplam

Şehir

Köy

T. Artış

Yıllık Ort.

T. Artış

Yıllık Ort.

T. Artış

Yıllık Ort.

1965-70

13.42%

2.68%

26.70%

5.34%

6.45%

1.29%

1970-75

13.32%

2.66%

23.21%

4.64%

7.14%

1.43%

1975-80

10.88%

2.18%

16.46%

3.29%

6.87%

1.37%

1980-85

13.25%

2.65%

36.76%

7.35%

-5.15%

-1.03%

1985-90

11.46%

2.29%

24.05%

4.81%

-2.74%

-0.55%

1990-00

20.06%

2.01%

32.05%

3.20%

2.81%

0.28%

2000-07

4.10%

0.59%

13.05%

1.86%

-12.44%

-1.78%

2007-08

1.32%

1.32%

7.77%

7.77%

-14.08%

-14.08%

2008-09

1.46%

1.46%

2.23%

2.23%

-0.84%

-0.84%

 

          Türkiye nüfusu hızla artmakta olsa da tablodan görüleceği üzere yıllık artış oranları düşmektedir. 1965-1990 yılları arasında %2,6 seviyesinde seyreden oranlar, 2000li yıllarda %1,35 seviyelerindedir. Şehir artış oranları ise sürekli değişiklik göstermekle birlikte yıllık ortalama %4,5 seviyesindedir. Köy nüfus artış hızlarında ise negatif değerler görülmektedir.

Grafik 3.1.1.3. Türkiye Şehir ve Köy Nüfus Artış Hızları (1965-2009)[28]

          1965 yılında %1,3 ile pozitif olan artış ivmesi ilk kez 1980-85 yılları arasında negatif bir değer almıştır. Bu kayıp son yıllara kadar devam etmektedir. 2007-08 yılları arasında -%14 oranında kırda görülen düşüş seçili yıllar arasındaki en büyük değişimdir. Yine seçili yıllar arasında kır nüfus kaybı yıllık ortalama -%1,54’tür.

Tablo 3.1.1.4. Türkiye Nüfus Projeksiyonları (2010-2025)[29]

Yıllar

Nüfus

2010

72.698.000

2011

73.497.000

2012

74.277.000

2013

75.065.000

2014

75.837.000

2015

76.598.000

2016

77.358.000

2017

78.101.000

2018

78.825.000

2019

79.546.000

2020

80.257.000

2021

80.954.000

2022

81.635.000

2023

82.293.000

2024

82.933.000

2025

83.566.000

 

          TUİK’in yaptığı projeksiyonlarda Türkiye nüfusunun 2010 yılında 73 milyona yaklaşacağı görülmektedir. Önümüzdeki 15 yılda ise yılda yaklaşık 750 bin kişi artarak 2020’de 80 milyonu bulacağı, 2025 yılında ise 83 milyonu geçeceği tahmin edilmektedir.

Grafik 3.1.1.4. Türkiye Nüfus Projeksiyonları (2010-2025)[30]

3.1.2.   Türkiye’de Yapılaşma ve Konut Durumu (1970-2015)

          Türkiye’deki konut değişimini inceleyebilmek için nüfus ile birlikte yapı istatistiklerini de incelemek gerekir. Bu kapsamda 1970-2008 yılları arasında çeşitli yapı istatistikleri derlenmiş ve incelenmiştir.

          Konut sayımı en son 2000 yılında gerçekleştirilmiştir. Ayrıca 2002 yılından bu yana da her yıl taşra teşkilatlarından ve yerel yönetimlerden derlenen bilgilerle de konut-yapı üretim istatistikleri üretilmektedir.

          Konut sorunu 1923’ten beri belirgin bir sorundur. Ancak Cumhuriyet sonrasındaki hızlı sanayileşme, İkinci Dünya Savaşı ve ekonomik krizler ile bu sorun daha fazla hissedilir olmuştur.

          Konut açığı konusunda tahminler farklı olmakla beraber, hızlı bir nüfus artışı ve kentleşme süreci içinde olan ülkemizde konut açığının hızla arttığı, konut sorununun çözümünün gittikçe ağırlaştığını göstermektedir.

          Devlet İstatistik Enstitüsü (DİE)’nün yapmış olduğu bina ve nüfus sayımlarına göre, Türkiye’de ortaya çıkan tablo, şöyle bir görünüm sunmaktadır:

Tablo 3.1.2.1. Türkiye’deki Bina ve Konut Sayıları (1970-2000)[31]

Türkiye

Bina Sayısı

Konut Sayısı

Nüfus (kişi)

1970

2.365.567

3.471.410

35.605.176

1984

4.387.971

7.096.277

49.478.958[32]

2000

7.838.675

16.235.830

67.803.927

 

          1970 yılı verilerine bakıldığında, ortalama 4,5[33] kabul edilen hanehalkı büyüklüğüne göre, 4 milyon 440 bin konut açığı bulunmaktadır. 1984 sayımında ise konut sayısının 7 milyona ulaştığı görülmektedir. Bu bağlamda önceki sayıma bakarak konut açığının hala var olduğunu söyleyebiliriz. Ancak bu açık 3 milyon 900 bin seviyelerine gerilemiştir. 2000 yılında ise 16 milyon konuta karşılık 68 milyon nüfus varlığı görülmektedir. Ortalama hanehalkı büyüklüğü ile oranlandığı takdirde ise, 1 milyon 168 bin 290 adet konut fazlasının olduğu görülmektedir.

          “Devlet İstatistik Enstitüsü’nün 2000 yılı nüfus ve konut sayımı verilerinden yararlanılarak yapılan araştırmaya göre, 2000 yılı itibariyle Türkiye’de 13 milyon 597 bin 676’sı il ve ilçelerde olmak üzere 16 milyon 235 bin 830 adet konut bulunmaktadır. Sadece il ve ilçelerde bulunan konutlar dikkate alınarak yapılan incelemeye göre, kentsel kesimde bulunan 13 milyon 597 bin 676 konut stokunun 8 milyon 366 bin 428 inşaat ruhsatı, 4 milyon 524 bin 170 yapı kullanım izni vardır. İnşaat ruhsatı bulunan konutların ancak %54’ü yapı kullanım izni alabilmiştir. Yine aynı araştırmaya göre; 2000 yılı itibariyle kentsel kesimde konut ihtiyacı 10 milyon 906 bin 367 olarak belirlendi. Nüfus verileri dikkate alındığında, 2000 yılı itibariyle Türkiye genelinde kentsel kesimde 2 milyon 691 bin 309 adet konut fazlası görünmektedir. Ancak inşaat ruhsatları ve yapı kullanım izinleri dikkate alındığında bu rakam 6 milyon 382 bin 197 adetlik açığa dönüşüyor.” (URL 12)

Tablo 3.1.2.2. Türkiye’deki Konut Üretimi (1965-2000)[34]

Dönemler

Üretilen Konut Sayısı

1965-1969

513.314

1970-1974

412.998

1975-1979

563.862

1980-1984

610.004

1985-1989

933.877

1990-1994

1.243.778

1995-2000

1.493.034

 

          Türkiye’de gerçekleştirilen konut sayımlarında sürekli artan konut üretimi görülmesine karşın, yukarıdaki paragrafta da belirtildiği üzere, konut sorunu aslında sadece üretim eksikliğinden kaynaklanmamaktadır. Ayrıca üretilen konutlar ile plan yılları içerisindeki tahminler karşılaştırıldığında, politika ve teşviklerin hedefleri gerçekleştirmede yeterli olmadığı görülmektedir.

Tablo 3.1.2.3. Konut İhtiyacı ve Talebi (1980-2005)[35]

Yıllar

Konut İhtiyacı

Ruhsat Talebi

Kullanma Talebi

Konut Açığı

Açık Oranı

1980

319.460

203.989

139.207

180.253

0.56

1981

343.143

144.394

118.778

224.365

0.65

1982

367.544

160.078

115.986

251.558

0.68

1983

397.277

169.037

113.453

283.824

0.71

1984

335.615

189.486

122.580

213.035

0.63

1985

347.358

259.187

118.205

229.153

0.66

1986

359.685

392.825

168.597

191.088

0.53

1987

372.628

475.000

191.109

181.519

0.49

1988

386.208

450.000

164.758

221.450

0.57

1989

379.035

450.000

170.771

208.264

0.55

1990

340.000

381.408

232.018

107.982

0.32

1991

354.000

392.943

227.471

126.529

0.36

1992

370.000

467.024

268.804

101.196

0.27

1993

381.000

548.129

269.695

111.305

0.29

1994

395.000

523.791

245.610

149.390

0.38

1995

414.000

518.236

248.946

165.054

0.40

1996

460.000

454.295

267.306

192.694

0.42

1997

498.000

464.117

277.056

220.944

0.44

1998

513.000

414.573

219.737

293.263

0.57

1999

516.000

339.446

215.613

300.387

0.58

2000

553.000

315.162

245.155

307.845

0.56

2001

568.600

279.616

243.464

325.136

0.57

2002

593.500

153.779

156.674

436.826

0.74

2003

599.700

194.748

158.392

441.308

0.74

2004

633.600

200.000

170.000

463.600

0.73

2005

679.600

250.000

180.000

499.600

0.74

 

          Nüfus artışı ile birlikte konut sorunun da katlanarak büyüdüğü önceki bölümlerde aktarılmakla beraber yıllık konut açığından da anlaşılmaktadır. Bu kapsamda üretimin artması da konut açığının kapatılmasına yardımcı olamamaktadır.

Grafik 3.1.2.1. Konut İhtiyacı ve Talebi (1980-2005)[36]

          Yıllık konut istatistikleri, DPT’nin konut raporları ve kalkınma planlarından derlenen verilerden oluşturulan tabloda da görüldüğü üzere, Türkiye’nin bugünkü konut açığının sebebi geçmiş yıllardan beri gelen konut arayışları olduğu görülmektedir. Öyle ki yıllık konut ihtiyacını yaklaşık 500 bin olduğu ülkemizde (yıllık ortalama 2 milyon nüfus artışı için) sadece 200 bin konut kullanıma sunulabilmektedir. Her yıl karşılanamayan 300 bin konut da bir sonraki yıla tekrar ihtiyaç olarak yansımakta ve sürekli birikmektedir. Bu sebeple günümüzde oluşan konut açıklarının büyük çoğunluğu geçmiş yıllarda karşılanamayan eksikliklerden dolayıdır.

          Konut açık oranları incelendiğinde ise 1980 sonrası açığın hızla artmasına karşın, 1983-1992 yılları arası sürekli düşüş görülmektedir. Bunda en önemli etkenin yeni anayasa ile TOKİ’nin değişen bürokratik yapısı, kamu lojmanlarının artışı, kooperatifler ve girişimcilere sağlanan inşaat teşvikleridir. Bu şekilde sağlanan gelişme 1992 yılına kadar (1994 Ekonomik Krizi Öncesine) devam etmiş ve konut açığı %27’lere kadar düşürülmüştür. 1992’den 2005’e kadar ise yine konut açığı tırmanmış ve son yıllarda %74 seviyesine kadar ilerlemiştir.

Grafik 3.1.2.2. Konut Açığı Oranları (1980-2005)[37]

          2005 yılı sonrasında ise konut sayımı yapılmadığı gibi konut ihtiyacı projeksiyonları da yapılmamıştır. Bu kapsamda  Özsab 2009 yılında yazdığı yüksek lisans tezinde, 2010-2015 yılları arasında konut ve hanehalkı büyüklüğü tahminlerinde bulunmuştur.

Tablo 3.1.2.4. Konut ve Hanehalkı Tahminleri (2010-2015)[38]

Yıllar

Toplam

Nüfus

Kent

Nüfusu

Hanehalkı

Büyüklüğü

Hanehalkı

Sayısı

Konut

İhtiyacı

2010

77.149.000

55.547.000

4.16

13.352.000

707.000

2011

78.059.000

56.671.000

4.14

13.689.000

673.000

2012

78.965.000

57.802.000

4.11

14.064.000

707.000

2013

79.865.000

58.940.000

4.09

14.410.000

674.000

2014

80.759.000

60.085.000

4.07

14.763.000

677.000

2015

81.647.000

61.235.000

4.05

15.120.000

677.000

 

          Özsab’ın yaptığı çeşitli projeksiyonlardan derlenen tablodan da görüldüğü üzere, ülkemizdeki hanehalkı büyüklüğü sürekli küçülmektedir. Nüfus ise hızla artmaktadır. Ayrıca kırdan kente de yoğun göç görülmektedir. Bu bağlamda konut ihtiyacının da sürekli artması normaldir. 2015 yılındaki konut açığının 700 bin dolaylarında olacağı tahmin edilmektedir. Önceki yıllardaki gerçekleşme ve açık oranlarına bakıldığında ise bu sayının en çok 500 bine düşeceği görülmektedir.

          Ülke nüfusunun artışı, önceki yıllardaki konut sayımları, ruhsat ve yapı bilgileri, projeksiyonlar dahilinde incelenen konut üretimi ve açığına bakıldığında birçok politika ve araca rağmen konut açığı hızla artmaktadır. Bu bağlamda, konut için üretilecek politikalarda araçlarında incelenmesi gerekmektedir.

          2002-2008 yılları arasında TUIK’den derlenen konut verilerine konut üretim araçları özelinden bakılarak aşağıdaki tabloda bu bilgiler özetlenmiştir.

          Tablo özelinde incelendiğinde, ülke nüfusu yıllık ortalama 1 milyon kişi artmaktayken konut üretimi yıllık ortalama 40 bin adettir. Ortalama hanehalkı büyüklüğü ile kıyaslandığında ise bu konutlara sadece 180 bin kişi yerleşebilmektedir. Hızlı artışlar ve üretimi düşüklüğü karşısında artan 1 milyon kişilik nüfusun sadece %18’inin konut ihtiyacı karşılanabilmektedir.

          Yapılması planlanmış ve inşaatı için ruhsat alınmış yapı sayısı 2002’de 43 bin iken, 2005 yılına kadar sürekli artmıştır. 2004 ekonomik krizine rağmen yapı üretimi artmaya devam etmiştir. 2005 ve 2006 yıllarında seçili yıllar arasındaki en üst seviyeye ulaşan yapı üretimi 114 bin seviyesindedir. 2008 yılına gelene kadar düşen üretim izinleri 2008 yılında 95 bin seviyesine gerilemiştir.

          İzin alınan yapıların yüzölçümlerine bakıldığında, 2002 yılında Türkiye genelinde 36 milyon metrekare yapılaşma izni alınmıştır. Artan yapı sayısına rağmen bina alanları da artmakta ve yapı başına düşen ortalama büyüklük(Y.B.D.O.B.)’de artmaktadır. 2002-2007 yılları arasında yapıların toplam yüzölçümü sürekli artmış ancak, 2008 yılında düşüş göstererek 103 milyon 846 bin metrekare olmuştur. Yapı başına düşen ortalama büyüklük ise 2002 yılında 833 m2 iken 2008 yılında 1091 m2 olmuştur. Yapılarla birlikte daire sayıları da artış göstermektedir (Sadece konut üretimindekileri kapsamaktadır.). 2004 yılında 330 bin daire için ruhsat alınmışken, 2006 yılında 600 bine ulaşmış ve 2008 yılında 503 bine düşmüştür.

Tablo 3.1.2.5. Sektörlere Göre Yapılacak Yeni ve İlave Yapılar (2002-2008)[39]

SEKTÖR

DEĞİŞKEN

2002

2003

2004

2005

2006

2007

2008*

Genel Toplam

Yapı S.

43.430

50.140

75.495

114.254

114.204

106.659

95.193

Yüzölç. m2

36.187.021

45.516.030

69.719.611

106.424.587

122.909.886

125.067.023

103.846.233

Y.B.D.O.B.

833

908

923

931

1.076

1.173

1.091

Daire S.

**

**

330.446

546.618

600.387

584.955

503.565

Kamu Sektörü

Toplam

Yapı S.

2.123

2.257

2.110

4.643

2.993

4.625

6.462

Yüzölç. m2

3.499.645

3.311.715

5.079.319

11.233.286

9.378.336

10.994.700

15.194.004

Y.B.D.O.B.

1.648

1.467

2.407

2.419

3.133

2.377

2.351

Daire S.

**

**

18.161

55.283

27.771

37.136

59.291

Konut

Yapı S.

1.166

1.407

1.485

3.184

1.536

2.735

4.227

Yüzölç. m2

814.550

1.208.758

2.656.444

7.264.106

4.405.171

5.600.343

7.929.078

Y.B.D.O.B.

699

859

1.789

2.281

2.868

2.048

1.876

Daire S.

**

**

18.158

55.277

27.734

36.945

58.684

K. Dışı

Yapı S.

957

850

625

1.459

1.457

1.890

2.235

Yüzölç. m2

2.685.095

2.102.957

2.422.875

3.969.180

4.973.165

5.394.357

7.264.926

Y.B.D.O.B.

2.806

2.474

3.877

2.720

3.413

2.854

3.251

Daire S.

**

**

3

6

37

191

607

Özel Sektör

Toplam

Yapı S.

36.379

42.972

67.592

102.802

105.206

96.840

85.175

Yüzölç. m2

28.241.254

37.759.415

58.868.532

87.973.288

102.733.264

105.763.741

82.567.705

Y.B.D.O.B.

776

879

871

856

976

1.092

969

Daire S.

**

**

285.076

456.491

521.115

507.003

412.290

Konut

Yapı S.

31.341

36.785

58.915

91.072

93.060

84.779

74.121

Yüzölç. m2

20.846.351

27.599.130

43.904.402

69.978.922

80.855.066

78.095.626

62.162.095

Y.B.D.O.B.

665

750

745

768

869

921

839

Daire S.

**

**

284.407

455.225

518.620

503.515

410.357

K. Dışı

Yapı S.

5.038

6.187

8.677

11.730

12.146

12.061

11.054

Yüzölç. m2

7.394.903

10.160.285

14.964.130

17.994.366

21.878.198

27.668.115

20.405.610

Y.B.D.O.B.

1.468

1.642

1.725

1.534

1.801

2.294

1.846

Daire S.

**

**

669

1.266

2.495

3.488

1.933

Yapı Kooperatifi

Toplam

Yapı S.

4.928

4.911

5.793

6.809

6.005

5.194

3.556

Yüzölç. m2

4.446.122

4.444.900

5.771.760

7.218.013

10.798.286

8.308.582

6.084.524

Y.B.D.O.B.

902

905

996

1.060

1.798

1.600

1.711

Daire S.

**

**

27.209

34.844

51.501

40.816

31.984

Konut

Yapı S.

4.466

4.092

4.886

5.201

5.226

4.424

3.029

Yüzölç. m2

3.800.663

3.703.799

4.519.305

5.589.097

8.506.436

6.861.923

5.068.083

Y.B.D.O.B.

851

905

925

1.075

1.628

1.551

1.673

Daire S.

**

**

27.209

34.844

51.443

40.570

31.979

K. Dışı

Yapı S.

462

819

907

1.608

779

770

527

Yüzölç. m2

645.459

741.101

1.252.455

1.628.916

2.291.850

1.446.659

1.016.441

Y.B.D.O.B.

1.397

905

1.381

1.013

2.942

1.879

1.929

Daire S.

**

**

0

0

58

246

5

 

 

          Genel toplam içerisinde (konut dışı yapılar dâhil) değerlendirildiğinde, 2004 yılında yapı başına 4 daire düşmekteyken, 2008 yılında yapı başına 5 daire düşmektedir. Bu genel göstergelerden barınım ihtiyaçlarının konut dışı yapılardan da karşılandığını ve bina alanları artarken kat alanlarının da arttığını söyleyebiliriz. Bu durumda mekânsal yapılaşmanın yatay aksta olduğu kadar dikey aksta da geliştiğini söyleyebiliriz.

Grafik 3.1.2.3. Konut Üretiminde Sektörlerin Payları (2002-2008)[40]

          Grafiklerden ve tablodan okunduğu üzere, Türkiye’de üretilen yapıların yaklaşık %75’i konut yapısıdır. Bu yapıların da yine %80’ı özel sektör eliyle yapılmaktadır. Kamu sektörünün payı %6 iken yapı kooperatiflerinin ise %14 civarındadır.  2002-2008 yılları arasındaki tarihsel gelişim incelendiğinde ise 2005 yılına kadar artış görülürken ekonomik kriz sebebiyle yapı sektörü düşüşe geçmiştir. Ancak bu düşüşte en büyük kaybı özel sektör almış ve kooperatifler ve kamu sektörü çizgilerini korumuştur.

          Ancak son iki yıla bakıldığında yapı kooperatiflerinin düşüşe geçtiği, kamu sektörünün ise artış gösterdiği görülmektedir.

          Yapı üretimi ve nüfus gelişimi kıyaslandığında hızlı nüfus artışına karşın yapı üretiminin de hızlanması gerekir. Ancak yapı üretimi ile nüfus gelişimi paralel değildir. 2002-2008 yılları arasındaki yapı ve konut üretim hızı yıllık %17 düzeyindedir. Nüfus artışı işe %1,5 civarındadır. Bu kapsamda üretilen konut miktarı yıllık ortalama 80 bin civarındayken nüfus artışı 1 milyon civarındadır. Türkiye için ortalama hanehalkı büyüklüğünün 4,5[41] olduğu kabulüyle bu nüfusun sadece 360 bini üretilen konutlardan yararlanabilmektedir.

          Bu bağlamda üretilen konutların daha fazla olması gerekmektedir. Ayrıca ülkemizdeki yoksulluk ve buna bağlı olarak evsizler ve gecekondular düşünülürse bu yatırımların önemi ve olması gereken boyutu daha net olarak görülmektedir.

3.2.       Afyonkarahisar Kenti’nin Genel Analizi

          Bu bölümde Afyonkarahisar kenti hakkında genel bilgiler verilmekteyken, kentin kuzeybatısındaki Belediye Konutları, kuzey, güney ve doğu yakasındaki kooperatif evleri ve doğu kesimindeki TOKİ Uygulaması kent çeperindeki örnek uygulamalar olarak belirlenmiş ve incelenmiştir.

3.2.1.   İlin Konumu

          Afyonkarahisar ili Ege Bölgesi-İçbatı Anadolu Bölümü içinde yer almaktadır. Kuzeyden Eskişehir, kuzeybatısından Kütahya, doğusundan Konya, güneyinden Isparta, güneybatısından Denizli ve batısından Uşak illeri ile komşudur.

          Kent merkezi; Eber ve Akşehir Gölleri’ni içine alan Afyon Ovası’nın batı kesimindeki Akarçay’ın güneybatısında, Mantarlı yükseltisi (≅1922 m.) eteklerinde, 1020 metre yükseklikte kurulmuş olup; ana ulaşım bağlantıları boyunca ovaya yayılma eğilimi göstermektedir.

          İl Anadolu’nun en önemli demiryollarının düğüm noktasında yer almaktadır; İstanbul ve Ankara’dan gelen demiryolu Afyonkarahisar’da Konya, İzmir ve Aydın’a giden demiryollarıyla birleşmektedir.

Harita 3.2.1.1. Afyonkarahisar İlinin Türkiye’deki Yeri[42]

Harita 3.2.1.2. Afyonkarahisar Kentinin İl İçindeki Yeri[43]

3.2.2.   İlin Genel Özellikleri

          Afyonkarahisar ilinin genel özellikleri kapsamında kentin doğal yapısı, tarihçesi ve ekonomik yapısı bu bölümde değerlendirilmiştir.

  1. İlin Doğal Yapısı

          Afyonkarahisar ilinin jeomorfolojik yapısını dağlık alanlar ve bu dağlık alanlar arasında yer alan ovalar belirlemektedir. Bölge; kuzeyde Ağın Dağı, doğu-kuzeydoğuda Emir Dağları, güneydoğuda Karakuş ve Sultan Dağları, kuzeybatı-güneydoğu yönünde Akdağ, batıda Ahır Dağı, batı-kuzeybatıda İlbulak dağı ile çevirili olup, bahsedilen dağların çoğu dere ve akarsularla yarılmıştır. Bölge deniz seviyesinden yüksek olması sebebiyle aynı zamanda akarsu eşiği olup, çevre akarsu havzalarına kaynak sağlamaktadır. Göller bakımından zengin olan il sınırları içinde, Eber Gölü ve Karamık Gölü Doğal Sit alanı olmak üzere, Akşehir Gölü, Acı Göl, Emre Gölü bulunmaktadır. (Karakan, 2006, s. 33)

          İl iklim açısından geçiş kuşağında bulunmaktadır. Kışın soğuk cephelerin etkisi altında yağış, rüzgarlı ve soğuk hava, yaz mevsimine ise tropikal iklim hâkimdir ve bu karasal geçiş iklimi olarak nitelendirilir. Kışları zor geçen bir il olan Afyonkarahisar’da Ekim ve Aralık ayları arası kar yağışı ile geçmekte, özellikle Aralık ve Şubat ayı arası sık olarak don olayları meydana gelmektedir. Yıllık yağışlı gün sayısı 128,1 gündür. (Karakan, 2006, s. 33)

          Orman alanları dışında Afyonkarahisar ovası, Sandıklı Ovası, Sincanlı Ovası ve Araplı Boğazı çevresinde toplanmış geniş bir step sahasına sahiptir. İlin yerleşme merkezi çevresinde bitki örtüsünde önemli ölçüde azalma görülür. Toprak örtüsünü alüvyon topraklar, kahverengi topraklar, iç ve dış kayalar üzerinde oluşan topraklar oluşturur. (Karakan, 2006, s. 33)

          İl jeotermal kaynakları açısından oldukça zengin olup, Ömer-Gecek bölgesindeki su potansiyeli şehir ısıtmasında kullanılarak değerlendirilmektedir. (Karakan, 2006, s. 34)

  1. İlin Tarihçesi

          Afyon şehrinin tarih öncesi tam olarak bilinmemekle birlikte araştırmalar Hititlere dayanmaktadır. Frigler, Lidyalılar, Persler, Romalılar (Bizanslılar) ve Selçuklulardan sonra Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasıyla il konumuna geçmiş ve bugün il statüsünü sürdürmektedir. (Karakan, 2006, s. 34-36)

  1. İlin Ekonomik Yapısı

          İl nüfusunun % 53’ünün kırsal kesimlerde olması Afyonkarahisar ekonomisinde tarımın en yüksek pay aldığını göstermektedir. Tarımdan sonra hayvancılık ikinci gelir kaynağı olup, diğer illere göre oldukça ileri durumdadır. (Karakan, 2006, s. 36)

          1950 yıllarına kadar tamamen tarıma dayalı ekonomiye sahip olan Afyonkarahisar’da, bu tarihten itibaren beton-travers, çimento, maden suyu, şeker, kâğıt ve alkaloit fabrikaları kurulmuştur. 1972-1980 yılları arasında sanayileşme hız kazanmış, sanayi kollarında çeşitlenme başlamış, ilde bulunan mermer ocakları dolayısıyla mermer sanayi ve mermer sektörü ile ilgili makine sanayi gelişmeye başlamıştır. Son olarak günümüzde gıda sektörü, tuğla sanayi, lastik sanayi, metal eşya ve makine sanayi kolları da sanayi sektörüne katılarak gelişmeye devam etmektedir. (Karakan, 2006, s. 36)

          Afyonkarahisar ilinde diğer bir ekonomik kaynak hizmet sektörleri kapsamında olan jeotermal turizmdir. Ömer-Gecek ve Gazlıgöl gibi termal tedavi merkezlerine her yıl yerli ve yabancı pek çok turist gelerek ülke ve bölge ekonomisine katkı yaratmaktadırlar. (Karakan, 2006, s. 36)

  1. Ulaşım

          Afyonkarahisar şehrinin kavşak noktasında bulunması tarih boyunca ulaşımda avantaj sahibi olmasına neden olmuştur; Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlılar tarafından yollar, köprüler ve kervansaraylar yapılmıştır. Afyon’dan geçen kervan yolları, kral yolları, Hac yolları tarihinin her döneminde büyük önem taşımıştır. 1896 yılında İzmir Demiryolu hattının, 1897 yılında ise İstanbul Demiryolu hattının ilden geçmesi ile ilin ulaşım konusunda günümüzdeki yeri belirlenmiştir. (Karakan, 2006, s. 36)

          Günümüzde Afyonkarahisar ilinde Uşak-İzmir, Eskişehir-Ankara, Kütahya- İstanbul, Konya-Adana, Burdur-Denizli olmak üzere beş yönde tren hattı işlemektedir. Demiryolları, bugün kent ekonomisi üzerinde başlangıçtaki önemini yitirmiş, yük ve yolcu taşımacılığında ağırlık tamamen karayoluna kaymış durumdadır. Ayrıca 1960 yılından sonra karayolu taşımacılığı da ön plana çıkmış, doğuyu batıya, kuzeyi güneye bağlayan özelliğiyle kent, karayolları açısından önemli bir odak noktası haline gelmiştir. (Karakan, 2006, s. 36)

3.2.3.   Kentin Mekânsal Özellikleri

          Afyonkarahisar ili fiziksel konumu ve Afyon Kale’sinin savunma olanakları ile tarihte önemli bir yerleşim bölgesi haline gelmiştir. Kent tarihsel gelişimi, konumu, ulaşımı, nüfus ve ticaret yapısının etkileri doğrultusunda gelişmektedir. Bu kapsamda kentin, tarih içindeki mekânsal gelişimi, nüfus gelişimi, mevcut yerleşimi ve konut dokusu ile kentsel donatı alanlarının genel durumu incelenmiştir.

  1. Tarihsel Mekânsal Gelişim

Harita 3.2.3.1. Afyonkarahisar Kentinin Tarihsel Gelişimi[44]

            Kent konum itibariyle Afyon vilayeti sınırları içinde Helenistik, Roma ve Bizans dönemlerinde kurulmuş yerleşme noktalarından biridir. Savunmaya elverişli bir kalesinin olması sebebiyle önemli bir savunma kenti olmuş, o dönemden sonra Afyon gibi kale-kentler gelişme göstermiş ve önem kazanmıştır. Bu tarihlerde kale ve yakın çevresinde yerleşimler oluşmuştur. (Karakan, 2006, s. 37)

          Afyonkarahisar’ın şehir olarak gelişimi Türklerin eline geçtikten sonra başlamıştır. Türklerin yoğun iskân politikalarının etkisiyle 1147-1157 yılları arasında Afyonkarahisar çevresinde 300’den fazla köy kurulduğu iddia edilmiştir. Yöreye yerleştirilen Türkmenler, Karahisar adıyla Hıdırlık Tepesi ile kale arasındaki derenin iki yanında Afyon Kalesi’nin güneybatı eteklerine yerleşmişlerdir. (Karakan, 2006, s. 38)

          Nüfusun artmasıyla şehir iyice kuzey doğuya kaymaya başlamış, 1897’de şehre demiryolunun gelmesi bu olayı daha da hızlandırmıştır. Demiryolunun gelmesi ve meydana gelen göçler sonunda 19. yüzyıl sonu ile 20. yüzyıl başlarında şehrin kuzeyinde, iki yeni mahalle (Hamidiye ve Mecidiye mahalleleri) kurulmuş, ticari merkez ise Eskişehir Konya İstasyonu yoluna doğru biraz daha büyümüştür. (Karakan, 2006, s. 40)

          20.yüzyıl başlarında Kale çevresinde yerleşime müsait alanlar tamamen dolduğu için şehrin içindeki mezarlıklar kaldırılarak yeni yerleşim alanlar oluşturulmuştur. 1950 yılından sonra şehrin ova kısmında yeni mahalleler kurulmuş ve yerleşim, özellikle 1990’lı yıllarda Konya Ovası’na, Afyon-Ankara-İstanbul ve İzmir güzergâhlarına doğru kaymıştır. Bu gelişimler doğrultusunda artan mahalle sayısı 79’u bulmuştur. (Karakan, 2006, s. 41)

          Günümüzde Afyonkarahisar ilinin tarihsel kentsel dokusu kent bütünündeki konumu ile imar planının getirdiği yeni yaygın kentsel gelişme alanlarına uzaklığına karşın merkeze yakınlığı sürdürmektedir. Son dönemde planla tarihsel dokudan batıya doğru yeni konut gelişme alanları geliştirilmişse de, topoğrafik eşiklerin varlığı bu yönde gelişmeyi oldukça sınırlı tutmaktadır. (Karakan, 2006, s. 42)

  1. Nüfus

          Afyonkarahisar İl Bütünün ve Kent Merkezinin tarihsel süreç içindeki kırsal/kentsel nüfus değişimleri aşağıdaki tabloda verilmiştir.

Tablo 3.2.3.1. Afyonkarahisar İli Nüfus Değişimleri[45]

 

İl Bütünü

Merkez İlçe

Yıllar

Toplam

Kent

Kır

Toplam

Kent

Kır

1965

502,248

125,102

377,146

104,686

44,026

60,660

1970

542,111

77,880

464,231

120,085

53,497

66,588

1975

579,171

169,494

409,677

130,179

60,150

70,029

1980

597,516

191,298

406,218

148,449

74,562

73,887

1985

666,978

229,790

437,188

169,441

87,033

82,408

1990

739,223

306,209

433,014

144,276

95,643

48,633

2000

812,416

371,868

440,548

201,110

128,516

72,594

2007

701,572

355,073

346,499

234,807

159,967

74,840

2008

697,365

355,753

341,612

238,408

163,207

75,201

2009

701,326

363,717

337,609

246,100

170,455

75,645

 

          Türkiye’nin hızlı nüfus artışı Afyonkarahisar ilinde de görülmektedir. Yeni ticaret odakları, hızlı kentleşme ve göç eğilimlerinin görüldüğü Afyonkarahisar kentinin 1965 yılı nüfusu yarım milyon iken kentleşme oranı %25 seviyesindedir. Afyonkarahisar kent merkezi ise 44 bin nüfusa sahiptir.

Grafik 3.2.3.1. Afyonkarahisar İli Nüfus Değişimleri[46]

          2000 yılına kadar nüfus artmakta ve 2000 nüfus sayımında Afyonkarahisar il bütününün 812 bin nüfusa ulaştığı görülmektedir. Aynı yıl kentleşme oranı %45 seviyelerindeyken, kent bütününde 201 bin nüfus görülmekte, Afyonkarahisar kent merkezi nüfusu ise %32 ile 65 bin nüfusa sahiptir.

          2007 ve sonrasında her yıl yapılan Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi (ADNKS) ile Afyonkarahisar il bütünün 701 bin nüfusa ulaştığı, bu nüfusun yaklaşık %52’sinin (363 bin) Afyonkarahisar il ve ilçe merkezlerinde yaşadığı görülmektedir. Afyonkarahisar ilçe merkezinde ise 246 bin olan nüfusun yaklaşım %70’i (170 bin) kent merkezinde yaşamaktadır.

          Afyonkarahisar ili içerisindeki inceleme alanı Kent merkezidir. Bu kapsamda da kent merkezine yönelik nüfus ve yoğunluk bilgilerinin çalışma içerisinde kullanılması önemlidir. Afyon kent merkezi için 2007 yılının mahalle nüfuslarına ulaşılmış ve aşağıdaki tabloda verilmiştir.

Tablo 3.2.3.2. Afyonkarahisar Kenti Mahalle Nüfus, Alan ve Yoğunlukları (2007)[47]

Mahalle Adı

Nüfus

Alan

Yoğunluk

Kişi

Hektar

Kişi/Hektar

Akmescit Mahallesi

1508

5.64

267.56

Aksaraylı Mahallesi

650

1.72

378.64

Ali Çetinkaya Mahallesi

843

126.09

6.69

Ali İhsan Paşa Mahallesi

3411

102.92

33.15

Bademli Mahallesi

318

3.80

83.78

Barbaros Mahallesi

515

5.51

93.46

Battal Gazi Mahallesi

167

68.72

2.43

Bedrik Mahallesi

650

2.32

280.47

Beyazıt Mahallesi

684

225.53

3.03

Burmalı Mahallesi

508

1.63

311.63

Camikebir Mahallesi

686

3.36

204.06

Cumhuriyet Mahallesi

20345

47.34

429.74

Çavuşbaş Mahallesi

688

2.63

261.43

Dairecep Mahallesi

639

1.95

328.69

Dervişpaşa Mahallesi

6558

23.67

277.00

Doğancı Mahallesi

398

2.95

134.77

Dumlupınar Mahallesi

22226

55.46

400.76

Efecik Mahallesi

643

3.45

186.02

Ertuğrul Gazi Mahallesi

311

172.03

1.81

Esentepe Mahallesi

6248

66.88

93.43

Eşrefpaşa Mahallesi

3396

64.02

53.05

Fethi Paşa Mahallesi

319

3.21

99.42

Gazi Mahallesi

6464

35.79

180.62

Gökçe Mahallesi

657

2.35

278.94

Gündoğmuş Mahallesi

500

1.39

360.16

Güvenevler Mahallesi

3265

108.77

30.02

Hacı Abdurrahman Mahallesi

318

1.27

251.46

Hacı Aftal Mahallesi

405

3.20

126.69

Hacı Alioğlu Mahallesi

389

3.63

107.31

Hacı Cafer Mahallesi

1013

2.50

405.24

Hacı Eyüp Mahallesi

376

2.98

126.52

Hacı Mustafa Mahallesi

475

1.68

282.03

Hacı Nasuh Mahallesi

663

5.01

132.35

Hacı Nuh Mahallesi

341

0.69

491.33

Hacı Yahya Mahallesi

525

0.39

1332.41

Hamidiye Mahallesi

1664

4.66

357.35

Hasan Karaağaç Mahallesi

1307

19.19

68.11

Hattat Karahisar Mahallesi

692

10.66

64.90

Hisaraltı Mahallesi

657

2.64

248.40

Hoca Ahmet Yesevi Mahallesi

8052

207.92

38.72

İstiklal Mahallesi

2252

26.45

85.13

Örnekevler Mahallesi

2077

69.64

29.82

Kale Mahallesi

338

8.40

40.23

Kanlıca Mahallesi

3613

169.61

21.30

Karakatip Mahallesi

289

1.22

236.67

Karaman Mahallesi

393

3.35

117.11

Karaman Mahallesi

689

11.45

60.17

Karamanoğlu Mahallesi

314

3.14

100.03

Karşıyaka Mahallesi

1624

169.11

9.60

Kasımpaşa Mahallesi

407

4.65

87.53

Kayadibi Mahallesi

1198

8.56

139.91

Kocatepe Mahallesi

4540

33.24

136.56

Kubeli Mahallesi

322

2.20

146.35

Mahmut Mahallesi

504

2.90

173.61

Mareşal fevzi Çakmak Mahallesi

4751

167.18

28.42

Marulcu Mahallesi

1714

11.40

15.03

Mecidiye Mahallesi

4789

8.33

574.83

Medli Mahallesi

314

1.77

177.17

Nakilci Mahallesi

339

0.61

554.06

Nazmi Saatçi Mahallesi

789

42.03

18.77

Olucak Mahallesi

1284

14.39

89.26

Orhan Gazi Mahallesi

3236

60.08

53.86

Osman Gazi Mahallesi

1038

148.37

7.00

Sahipata Mahallesi

4419

118.62

37.25

Selçuklu Mahallesi

3247

210.79

15.04

Sinanpaşa Mahallesi

328

1.58

208.10

Sümer Mahallesi

1391

5.04

275.77

Taciahmet Mahallesi

1065

4.74

224.90

Taşpınar Mahallesi

557

5.43

102.50

Umurbey Mahallesi

151

3.06

49.27

Veysel Karani Mahallesi

1426

116.72

12.22

Yarenler Mahallesi

1221

9.90

123.33

Yeni Cami Mahallesi

325

5.91

54.92

Yenice Mahallesi

196

252.02

0.77

Yeşilyurt Mahallesi

503

103.45

4.87

Yukarıpazar Mahallesi

482

3.23

149.55

Yunus Emre Mahallesi

853

7.67

111.13

Zafer Mahallesi

4606

21.45

214.73

Fatih Mahallesi

6150

314.08

19.58

TOPLAM

163207

3557.00

46.00

 

Harita 3.2.3.2. Afyonkarahisar Kenti Mahalle Nüfusları[48]

  1. Mevcut Yerleşimi ve Kent Dokusu

          Afyonkarahisar kentinde yeni konut bölgeleri kale eteklerinde yer alan eski doku ve etrafında kuzeye, doğuya ve güneye doğru yayılmış şekilde oluşturulmuştur.

          Tarihsel kent, Kale’nin güney-güneybatısında kurulmuş; Kale ile Hıdırlık tepesi arasında vadi boyunca zamanla doğuya doğru büyüyerek gelişmiştir. Kale çevresinde büyümesini sürdüren kent, batı ve güneybatıdaki topoğrafik eşikler nedeniyle fiziksel büyümesini doğu yönünde sürdürmüştür.

          Günümüzde çevre yolunun içinde kalan kent parçası, gelişmesini tamamlamış, nüfus ve iş alanlarının yoğun olduğu kesimdir. Bu alanda Kale çevresi, ekonomik açıdan orta ve orta-alt gelir gruplarının seçtikleri yerleşik bir alandır. Kale arkeolojik sit alanının güneyinde olmak üzere, tarihsel kentsel dokuyu; Afyon’un ilk yerleşim bölgesi olan alanda yer alan düzgün geometrik biçimde oluşmuş alan ve bununla iki yönde bütünleşen organik dokusu tanımlanmaktadır. (Karakan, 2006, s. 45)

          Afyon ili ilk İmar Planı 1934’te Bayındırlık Bakanlığı tarafından yapılmıştır. 1951 yılında revizyonu genel çerçevesi ile uygulanmış, bugünkü kent makroformu ve ışınsal yol sistemi bu plana göre olmuştur. Fahri Yetman tarafından 1973’te yapılan İmar Planı 1990 için 95 bin nüfus ve 1053 hektar yerleşme alanı, Ankara-Konya yolları ile bağlantılı 2.çevre yolu, konut gelişme alanları ve sınırlı sanayi alanları yer seçimi bu plana göre gerçekleşmiş, uygulaması plan dışı olmuştur. Özellikle 1983-85 arasında çok sayıda plan değişiklikleri yapılmıştır. 1989’da Bülent Berksan-Mehmet Ali Topaloğlu’nun yaptığı imar planı yürürlüktedir. 1988 ve 1993 yıllarında Afyon Kentsel Sit Alanı belirlenerek bu alanda koruma amaçlı çalışmalar başlamıştır. (Karakan, 2006, s. 45)

          Kentsel gelişme eğilimleri incelendiğinde mekânsal büyümenin ana yollar boyunca ağırlık kazandığı görülmektedir. Afyon kent bütününde günümüzün nitelikli yeni konut gelişme alanları Konya yolu çevresine yoğunlaşmaktadır. Şehir merkezi paralel olarak doğuya doğru kaymakta, tek merkezli kent strüktürü değişerek büyümekte ve geleneksel-çağdaş merkez ikilemi ortaya çıkmaktadır. (Karakan, 2006, s. 45)

          Afyon (1989) İmar Planı ve “Planlama Projesi” çalışmalarından derlenen veriler ve uydu görüntüleri ile “mevcut büyük alan kullanımları, kent formu ve incelenen konut alanları” gösterilmiştir.

Harita 3.2.3.3. Kent Formu, İncelenen Toplu Konut ve Büyük Alan Kullanımlarını Gösterir Uydu Görüntüsü[49]

          Afyonkarahisar kent merkezinin konut dokusu kuzey batıdaki Belediye konutları ile başlamaktadır. Kuzeydeki Organize Sanayi Bölgesinin güneyinde ise Akçın köyü konutları bulunmaktadır. Doğu aksı ile Askeri havaalanının kuzeyinde ise kooperatiflerin ürettiği birçok toplu konut ile TOKİ’nin konutları bulunmaktadır. Askeri havaalanı ile kale ve Hıdırlık tepesi arasında ise tarihi kent merkezi bulunmaktadır.

          Mevcut kent dokusunun analizinde konut ve nüfus ile hanehalkı ve yapılaşma eğilimlerinin de belirlenmesi gerekmektedir. Bu bağlamda, aşağıdaki tablo oluşturularak kentsel mekânsal gelişmenin nasıl şekillendiği incelenmiştir.

Tablo 3.2.3.3. Afyonkarahisar Konut, Nüfus ve Hanehalkı Bilgileri[50]

Afyon-Merkez

2000

2002

2003

2004

2005

2006

2007

2008

Nüfus

201.110

216.802

220.403

224.004

227.605

231.206

234.807

238.408

Hanehalkı B.

4.53

4.58

4.64

4.7

4.76

4.82

4.88

4.94

Mevcut Konut Binası

22.458

22.812

23.188

23.610

24.085

24.550

24.986

25.452

Yapılacak Konut Binası

361

375

423

480

470

450

455

450

Mevcut Bina

24.255

24.583

24.965

25.399

25.876

26.400

26.880

27.364

Yapılacak Bina

328

328

356

377

388

366

379

378

 

          Tablodan okunduğu üzere, 2000 yılında Afyonkarahisar kent merkezinde 22 bin 458 konut binası bulunmaktayken, 2008 yılına gelindiğinde bu rakam 25 bin 452’ye çıkmaktadır. Geçen 8 yıllık süre zarfında üretilen konut binası 3 bin adet iken artan nüfus yaklaşık 37 bindir. Gerek hanehalkı büyüklüğü gerek artış hızları karşılaştırıldığında Afyonkarahisar kentinin konut ihtiyacı nüfusundan daha hızlı artmaktadır.

          Göç ve nüfus ile konut binasının artışı birbirlerini dengelememesine rağmen Afyonkarahisar kentinde gecekondulaşma görülmemektedir. Buna karşın hanehalkı büyüklüğü sürekli artmaktadır. Bunda köyden kente göçün payı büyüktür.

          Kent içindeki konut binaları incelendiğinde genellikle 2-3 katlı yapılar görülmekte ve yapıların bir çoğu tek daire, 65-125 m2’lik alan üzerine inşa edilmiştir. Kentteki yapıların %50’si yeni yapıdır. (Afyonkarahisar Belediyesi, 2009 ve Afyonkarahisar Belediyesi, 2010)

          Yapılan çalışmalarda kentin belediye sınırı içerisindeki alan 15 bin 452 ha olarak belirlenmiştir. Mahalle sınırlarının oluşturduğu alan ise 3 bin 557 ha’dır. Büyük alan kullanımları mahalle sınırlarını kapsamamaktadır. Ayrıntılı alan kullanımı bilgileri ve yüzdelik dağılımlar, Belediye Sınırları İçerisinde (B.S. – 15 bin 452 ha.) ve Kentsel Alan (K.A. – 7 bin 928 ha.) içerisinde olmak üzere iki farklı şekilde aşağıdaki tablo ve grafiklerde belirtilmiştir.

Tablo 3.2.3.4. Kentsel Alan Kullanımı[51]

Kentsel Alan Kullanımı

Alan (ha)

B.S. %

K.A. %

Konut Alanları

1061.39

6.87%

13.39%

Kentsel Gelişme Alanları

3360.47

21.75%

42.39%

Dini Tesisler

18.23

0.12%

0.23%

Eğitim Tesisleri

112.77

0.73%

1.42%

Sağlık Tesisleri

14.84

0.10%

0.19%

Sosyo-Kültürel Tesisler

29.41

0.19%

0.37%

İdari Tesisler

175.72

1.14%

2.22%

Spor Tesisleri

27.07

0.18%

0.34%

Askeri Alanlar

806.64

5.22%

10.17%

Ticaret Alanları

131.00

0.85%

1.65%

Pazar Alanları

3.60

0.02%

0.05%

Sanayi Alanları

748.72

4.85%

9.44%

Kentsel Altyapı Alanları

34.40

0.22%

0.43%

Havuzlar

1.27

0.01%

0.02%

Gar

23.61

0.15%

0.30%

Otogar

5.64

0.04%

0.07%

Otoparklar

4.12

0.03%

0.05%

Yollar

867.22

5.61%

10.94%

Kaldırım ve Refüjler

164.36

1.06%

2.07%

Açık ve Yeşil Alanlar

126.28

0.82%

1.59%

Ağaçlık Alanlar

211.59

1.37%

2.67%

Ormanlar

17.26

0.11%

Tarlalar

6421.90

41.56%

Meralar

870.99

5.64%

Kayalıklar

77.54

0.50%

Su Yüzeyleri

136.36

0.88%

TOPLAM

15452.39

100.00%

100.00%

 

Grafik 3.2.3.2. Kentsel Alan Kullanımı (B.S.)[52]

 

Grafik 3.2.3.3. Kentsel Alan Kullanımı (K.A.)[53]

          Tablo ve grafikler incelendiğinde, mevcut alan kullanımının (K.A. içerisinde) %13’lük bölümü konut alanı iken %42’lik bölümü kentsel gelişme alanıdır. Kent içindeki büyük alan kullanımları ise ortalama %10 alan kaplamaktadır. Bu alanlar Askeri alanlar ve Sanayi Tesisleridir. Kentin %1.4’ü eğitim tesislerine ayrılmışken, %0.2’si sağlık tesislerine tahsis edilmiştir. Ayrıca sosyo-kültürel tesisler %0.4’lük paya sahipken, spor tesisleri %0.3 oranında pay almaktadır. Ticari alanlar ise %1.7’lik bir orana sahiptir.

          Bu kapsamda kentsel gelişme, konut ve donatılar dâhilinde “%42,4” oranındaki kentsel gelişme alanı içerisinde gerçekleştirilebilir. Kentsel gelişim yönü kuzey-batı, kuzey ve doğu olmakla beraber, vasıfsız tarım arazileri ile orman ve mera vasfını yitirmiş araziler de 1989 imar planında kentsel yerleşime açılmış ve ada/parselasyonu yapılmıştır. Kentsel arazi kullanımının ayrıntılı gösterimi Ek 1’de verilmiştir.

 

3.3.       İncelenen Toplu Konut Uygulamaları

          Afyon kent merkezinde birçok girişim faaliyet göstermiş ve çok sayıda toplu konut projesi üretilerek hayata geçirilmiştir. Bu kapsamda kentin gelişmesini etkileyebilecek, çekim oluşturabilecek ve kentsel donatı gereksinimlerini belirleyebilecek uygulamalar seçilmiş ve incelenmiştir.

          Proje Kapsamında incelenmek üzere, kentin kuzey-batı yakasındaki Orhangazi Mahallesi Belediye Konutları (Uydukent), kuzey yakasındaki Selçuklu Mahallesi Zafer Sitesi ve doğu yakasındaki Hacı Ahmet Yesevi Mahallesi TOKİ Konutları seçilmiştir.

Harita 3.3.1. İncelenen Toplu Konut Alanları ve Alan Kullanımı[54]

          Bu uygulamaların öncelikli olarak kentsel alanlar içindeki konumları incelenmiştir. Ardından konut alanları içinde bulunan donatılar incelenerek yeterlilikleri ve bu bağlamda kent için bir çekim oluşturup oluşturmadığı belirlenmiştir.

3.3.1.   Orhangazi Mahallesi Belediye Konutları (Uydukent)

          1989 yılında yapılan Afyonkarahisar Kenti İmar Planı’nda Osmangazi, Orhangazi, Ertuğrulgazi, Battalgazi ve Yeşilyurt mahalleleri toplu konut alanı (konut gelişim bölgesi – uydukent) olarak belirlenmiştir. Bu kapsamda uydukent (Orhangazi Mahallesi) projesi 1993 yılında oluşturulmuştur. Belediye meclis kararlarında da değinildiği üzere kentin gelişim yönü kuzey ve doğu aksı olarak belirlenmiş ve öncelikli yatırımlar bu yönlerden yapılmıştır.

          Belirlenen alandaki konutların büyük kısmı tamamlanmıştır. Bu kapsamda oluşan nüfus büyüklüğü ve gereksinimler içinde çeşitli çalışmalar yapılarak eğitim, sağlık ve dini tesisler yapılmaya devam etmektedir. Alan içerisindeki mevcut alan kullanımı aşağıdaki haritada görülmektedir.

Harita 3.3.1.1. Orhangazi Mahallesi Toplu Konut Alanı (Uydukent)[55]

3.3.2.   Selçuklu Mahallesi Zafer Sitesi

          1989 yılında yapılan Afyonkarahisar Kenti İmar Planı’nda Osmangazi, Orhangazi, Ertuğrulgazi, Battalgazi ve Yeşilyurt mahalleleri toplu konut alanı (konut gelişim bölgesi – uydukent) olarak belirlenmiştir. Bu planın ardından Selçuklu mahallesine bir konut-yapı kooperatifi aracılığıyla 4’er katlı 54 binalık Zafer Sitesi yapılmıştır. Bu site aks üzerindeki örneklerden biri olmakla beraber yakın çevresinde bir çok toplu konut bulunmaktadır.

          Belirlenen alandaki konutların tümü tamamlanmıştır. Bu bağlamda mevcut nüfus için ticaret alanları ve yeşil alanlar ayrılmıştır. Ayrıca alanın yakın çevresinde bir ana okulu ve Süleyman Demirel Fen Lisesi bulunmaktadır. Bunların dışında kentsel donatı bulunmamakla beraber alan içerisindeki mevcut alan kullanımı aşağıdaki haritada görülmektedir.

Harita 3.3.2.1. Selçuklu Mahallesi Toplu Konut Alanı (Uydukent)[56]

3.3.3.   Ahmet Yesevi Mahallesi TOKİ Konutları

          1989 yılında yapılan Afyonkarahisar Kenti İmar Planı’nda Ahmet Yesevi, Veysel Karani ve Sahipata Mahalleleri yeni gelişim alanı olarak belirlenmiştir. Alan içerisinde çeşitli büyüklüklerde bir çok devlet ve bleediye arsası bulunmaktadır. Bu kapsamda 2006 yılında TOKİ’nin ihalesini açtığı ve 2007 yılında ilk etabı, 2008 yılında ikinci etabı tamamlanana ve 2011 yılında da son etabının tamamlanması beklenen TOKİ Konutları hayata geçirilmiştir. Alan içerisinde 4’er katlı 66 adet konut binası bulunmaktadır. Ayrıca proje içerisinde yer verilmiş ve tamamlanmış 1 ticaret merkezi ve 1 adet ilköğretim okulu alanı bulunmaktadır. TOKİ’nin sürekli yatırım yapması ve kent gelişim yönlerinden biri olması sebebiyle de mahalle ve yakın çevresinde birçok konut üretilmektedir.

Harita 3.3.3.1. Ahmet Yesevi Mahallesi TOKİ Toplu Konut Alanı[57]

          Belirlenen alandaki konutların büyük kısmı tamamlanmıştır. Bu kapsamda oluşacak eğitim ve ticaret ihtiyacı düşünülerek konut projeleri ile birlikte ticaret ve eğitim alanları da yapılmıştır. Alan içerisindeki mevcut alan kullanımı yukarıdaki haritada görülmektedir.

3.4.       İncelenen Alanların Karşılaştırmaları

          Afyonkarahisar kenti içerisinde kuzey, batı ve doğu gelişim aksları üzerinde kooperatif, belediye ve TOKİ uygulamaları seçilmiştir. Bu seçimde kavramsal çerçevede belirtilen toplu konut üretimindeki aktörler baz alındığı gibi, 1989 İmar Planı sürecinde de belirtilen kent gelişim yönleri de göz önünde bulundurulmuştur.

          Bu kapsamda inceleme için belirlenen toplu konut bölgeleri nüfus, yoğunluk, ulaşım, erişilebilirlik ve kentsel donatılar bağlamında değerlendirilerek birbirlerinden farklı olan çekim odakları belirlenmiştir.

3.4.1.   Nüfus ve Yoğunluk

          Yapılan alan kullanımı çalışmasının ardından belirlenen alanların nüfus, konut yapı sayısı ve yoğunluk bilgileri Tablo 3.4.1.1’de gösterilmiştir.

Tablo 3.4.1.1. İncelenen Alanlar ve Yakın Çevresi Nüfus, Yapı, Alan ve Yoğunlukları[58]

Konut Bölgesi

Nüfus (kişi)

Konut (adet)

D.B. (m2)

Alan (ha)

Yoğunluk (k/ha)

Bel. Konutları

2187

243

345

24.4

89.52

Orhangazi Mah.

3236

367

85

60.1

53.86

Zafer Sitesi

972

54

240

7.0

138.86

Selçuklu Mah.

3247

215

120

210.8

15.40

TOKİ

3906

66

500

17.7

221.18

A Yesevi Mah.

8052

287

125

207.9

38.73

 

          Tablodan da okunduğu üzere, toplu konut girişimleri bulundukları mahallelerin nüfusunun çoğunluğunu barındırmaktadır. En fazla nüfus TOKİ uygulamalarında görülmekteyken, belediye konutlarının da nüfusu mahallenin 2/3’sini kapsamaktadır. Zafer sitesi ise mahallesinde bulunan 7 konut kooperatifinden biri olmakla beraber, nüfus ve yapı bakımından en büyüğüdür. TOKİ konutları ise bağlı olduğu mahallenin nüfusu 8 bin olmakla beraber, TOKİ’de barınanların sayısı ise 4 bine yakındır. Bu bağlamda TOKİ uygulamaları ile mahallenin nüfusu iki katına çıkmıştır.

          Mahallelerin ve toplu konut uygulamalarının yapı adedi karşılaştırıldığında ise nüfusa paralel bir değişiklik gözükmemektedir. Uygulamalar bireysel girişimlerden farklı olarak hem çok katlı hem de daha büyük yapı taban alanlarına sahiptirler. Belediye konutları mahallenin nüfusu ile birlikte yapı sayısında da 2/3’ünü içermektedir. Zafer sitesi ise 54 yapıdan oluşmakta ve mahallede 215 yapı bulunmaktadır. TOKİ ise 66 yapı ile mahalledeki her 4 yapıdan birini içerisinde barındırmaktadır.

          Konutların alan büyüklükleri incelendiğinde, bireysel girişimlerin tek daire ve 1-2 katlı yapılardan oluştukları görülmektedir. Ancak toplu konut girişimleri ise en az 2 kattan ve 2 daireden oluşmaktadır. TOKİ uygulamaları ise 4 katlı ve 16 daireleri yapıları barındırdığı gibi, Zafer sitesi 4 katlı 8’er daireli yapılardan oluşmaktadır. Ortalama yapı taban alanları 110 m2 iken, TOKİ’nin 500, Zafer sitesinin 240, Belediye konutlarının ise 345 m2’dir.

          Konut girişimleri bulundukları mahallelerin nüfuslarını olduğu gibi yoğunluklarını da artırmaktadır. Mevcut durumda 29,38 k/ha yoğunluğa sahip olan Orhangazi Mahallesinde belediye konutları yapıldıktan sonra yoğunluk 53,86 k/ha’a yükselmiştir. Selçuklu mahallesinde ise, mevcut yoğunluk 11,16 k/ha iken Zafer Sitesi’nin yapılmasıyla alanın yoğunluğu 15,40 k/ha’a yükselmiştir. Ahmet Yesevi Mahallesi’nde de benzer bir durum gözlenmektedir. Mevcut yoğunluğu 21,8 k/ha olan mahallenin TOKİ uygulamalarından sonraki yoğunluğu 38,73 k/ha’a ulaşmıştır.

3.4.2.   Ulaşım ve Erişilebilirlik

          Ulaşım ve erişilebilirlik incelenirken iki farklı etapta incelenmektedir. Öncelikle konut alanlarının kentsel alan içindeki konumuna bağlı olarak aktivite alanlarına olan ulaşım güzergâhı incelenmektedir. Ardından bulundukları mahalle içerisindeki yol genişlikleri ve otopark durumları irdelenmiştir.

          Belediye konutlarının kent merkezi ile bağlantısını 2 farklı anayol sağlamaktadır. Bu anayolların biri 20 m genişliğinde olup kuzeybatı aksından doğuya doğru direkt olarak kent merkezine inmekte diğer ana yol ise 30 m genişliğinde olup çevreyolunun devamlılığını sağlayarak Eskişehir kavşağından kent merkezine sağmaktadır. İki anayol da Akar Deresi Fabrikalar Kavşağında kesişmektedir. Alanın kent merkezine olan uzaklığı yaklaşık 5,5 kilometredir.

Harita 3.4.2.1. Afyonkarahisar Kenti Ulaşım Dokusu[59]

          Zafer Sitesi ise Belediye Konutları ile Kent merkezi arasında kalan bölgede Akar deresi kenarında bulunmaktadır. Dere kenarından geçen 20 metrelik yolla sağlanan ulaşımla kent merkezine olan uzaklık yaklaşık 2,5 kilometredir.

          TOKİ konutları ise kentin doğu yakasında bulunmaktadır. 1989 İmar Planı ile belirlenen ana ulaşım akslarının yapımına halen bugün devam edilmektedir. Alanın yakın çevresinde ise 35 metrelik ve 225 metrelik iki ana aks bulunmaktadır. Bu yollardan 35 metrelik kentler arası karayolu çevreyolu olmakla beraber kentin güney ve kuzey-batı yakasını bağlamaktadır. Ayrıca konut bölgesinin güneyinden demiryolu geçmektedir. TOKİ konutlarının kent merkezine olan uzaklığı ise yaklaşık 5 kilometredir.

          Toplu konut alanlarının ütümü kent merkezine asgari 20 metrelik yollarla bağlanmakta ve en uzak noktaları 5 kilometre mesafededir. Bu bağlamda konut alanları kent bütününde erişilebilir uzaklıktadır.

3.4.3.   Kentsel Donatılar

          Kent bütünündeki mevcut kentsel donatılar ile konut alanları arasındaki uzaklıklar ve donatıların yeterlilikleri de kentsel gelişme ve kentsel hizmetlerin sağlanabilirliği açısından önemlidir. Bu kapsamda kentsel donatılar ile konut alanlarının içerisindeki donatılar incelenmiştir.

  1. Yeşil Alanlar

          Açık yeşil alanlar hem doğanın sürdürülebilirliği hem de kentsel rekreasyonun sağlanabilmesi için önemlidir. Kent bütününde birçok yeşil alan bulunmaktadır. Ancak birçoğu mahalle ölçeğinde sadece yakın çevresine hitap eden rekreatif alanlardır. Kent kuzeyinde bir adet fuar alanı bulunmaktadır. Bu alanın Belediye konut Alanlarına uzaklığı yaklaşık 5 kilometre iken diğer konut alanlarına uzaklığı 2,5 kilometredir.

          Kent bütününde öneme sahip bir diğer alan ise kent merkezindeki meydandır. Bu meydan belediye, valilik ve benzeri idari tesisler ile ticaret alanlarının ortak etkileşim alanıdır. Meydanın belediye konutlarına uzaklığı 5,5 kilometre iken, Zafer Sitesi’ne uzaklığı 2,5 kilometredir. TOKİ Konutlarına olan uzaklığı ise 5 kilometredir.

          Kent bütünündeki toplam yeşil alan büyüklüğü (Fuar Alanı ve kent meydanı hariç) yaklaşık 50 ha’dır. Kişi başına 3 m2 yeşil alan düşmektedir. 3194 İmar kanunu standartların göre kişi başına düşecek asgari miktar ise 10 m2’dir. Bu bağlamda aktif yeşil alanların hem kent için hem de konut alanı için yetersiz olduğu görülmektedir.

Harita 3.4.3.1. Kentsel Açık ve Yeşil Alanlar[60]

          Afyonkarahisar kent merkezinde Kale, Hıdırlık Tepesi, ve yakın çevresindeki Frig vadisi, termal turizm alanları gibi birçok rekreatif alan bulunmasına rağmen, Toplu konut alanlarının bu alanlarla planlama bağlamında ilişkisel bir bağı bulunmamaktadır.

  1. Ticaret, Çalışma ve Endüstriyel Alanlar

          Afyonkarahisar kentinde Organize Sanayi Bölgesi, iki adet küçük sanayi sitesi ve çoğunluğu kale ve etrafında olmak üzere birçok ticaret alanı bulunmaktadır.

          Afyon kent merkezindeki ticaret alanı yaklaşık 20 ha’dır. 160 bin kişilik nüfusa oranlandığında kişi başına düşen ortalama ticaret alanının 1,25 m2 olduğu görülmektedir.

          Alan büyüklüklerinden bağımsız olarak kentsel işlevlerin yerine getirilebilmesi, çalışma, alış-veriş ve rekreatif faaliyetlerin sağlanabilmesi için kent bütününde ve konut alanları merkezlerinde çalışma alanlarına ihtiyaç duyulmaktadır.

Harita 3.4.3.2. Ticaret ve Konut Alanları İlişkisi[61]

          Belediye Konutları ile MİA arasındaki mesafe 5,5 km, Zafer Sitesi ile MİA arasındaki mesafe 2,5 km, TOKİ ile MİA arasındaki mesafe ise 5 km. dir. Aynı kapsamda endüstriyel alanlarda ortalama 5 km. lik uzaklıklara sahiptir.

          Alan kullanımı sonrasında belirlenen ticaret alanları ve hizmet uzaklıkları erişilebilirlik ve büyüklük bağlamında, kentsel ticaret faaliyetlerinin merkez dışındaki yerlerde büyük oranla zorlaştığını göstermektedir.

          Bulundukları alanlar göz önünde bulundurulduğunda ise Belediye alanlarının kendi içerisinde 5 küçük ticari alanı bulunmaktadır. Bunlar bakkallar ve berberdir. Zafer sitesi içerisinde de bir adet bakkal bulunmaktadır. TOKİ içinde ise bir adet çok işlevli ticari merkez vardır.

  1. Sosyo-Kültürel Alanlar

          Afyonkarahisar kenti sosyo-kültürel tesisi bakımından zengindir. Ancak bu alanların hepsi merkez ve yakın çevresine toplandığı gibi bu alanlara en uzak konut bölgesi Orhangazi Mahallesi Belediye Konutları’dır.

          Kent kuzeyinde bir adet fuar alanı bulunmaktadır. Bu alanın Belediye konut Alanlarına uzaklığı yaklaşık 5 kilometre iken diğer konut alanlarına uzaklığı 2,5 kilometredir.

          Kent merkezinin kuzey-batı kısmında ise bir adet Stadyum bulunmaktadır. Bu alana olan uzaklıklar da 2,5 km ile 5 km arasında değişmektedir.

          Kent merkezinde ise, medrese, Üniversite’ye bağlı Kültür Merkezi, Kız Yetiştirme Yurdu, Yaşlı Bakım Evi (Huzurevi), Müze, Öğretmen Evi, Mesleki Eğitim Merkezi bulunmaktadır. Bu alanlarla olan ilişkisel ağlar yine anayollar üzerinden sağlanmakta olsa da bulundukları mevkiler kent çekirdeğinde olduğundan ulaşabilirlik oranı düşüktür.

Harita 3.4.3.3. Sosyo-Kültürel Alanlar[62]

  1. Eğitim Alanları

          Afyonkarahisar kent merkezinde birçok eğitim tesisi bulunmaktadır. Büyük ölçekli bu tesislerin bir çoğu kent merkezinde olmakla beraber, kentin doğu yakasına hizmet eden tesisler sayıca az ve alan büyüklüğü bakımından küçüktür.

          Harita 3.4.3.4 üzerinde gösterilemeyen bir çok eğitim tesissi de mahalle sınırları içerisinde mevcut olup eğitim-öğretim faaliyetlerine devam etmektedir.

          Kent gelişim aksları olarak belirlenen kuzey, kuzey-batı ve doğu bölgelerinde eğitim tesisi yapılması için merkezi konumda alanlar bulunmaktadır. Mevcut alanların da akslar üzerindeki konut alanlarına erişilebilir olduğu görülmektedir.

          Üniversite binasının TOKİ ve Zafer Sitesi’ne uzaklığı eşittir. Belediye konutlarına olan uzaklığı ise 4.5 km. dir.

Harita 3.4.3.4. Büyük Ölçekli Eğitim Alanları[63]

  1. Sağlık Alanları

          Kent merkezinde birçok sağlık tesisi bulunmaktadır. Mahallelerin her birinde en az bir sağlık ocağı bulunmaktadır. Kent bütününe hitap eden sağlık tesisleri ise, Üniversite araştırma ve uygulama hastaneleri, özel fuar hastanesi, devlet hastaneleri, çocuk hastaneleri, (eski) sigorta hastanesidir. Bu kapsamda gerek kent merkezine, gerek il bütününe hitap edecek büyüklükte sğlık tesisleri mevcuttur. Aynı zamanda Afyonkarahisar ili Türkiye sağlık araştırmalarında üst sıralardadır[64].

          İncelene konut alanları ile birlikte büyük sağlık tesislerinin ilişkisel ağları incelendiğinde konut alanlarının orta noktasında 4 büyük hastane kalmaktadır. Zafer Sitesi ile TOKİ konutlarının Sigorta hastanesine olan uzaklıkları eşitken, diğer hastaneler toplu konut alanlarına farklı uzaklıktadırlar. Erişilebilirlik kapsamında en erişilebilir konut alanı Zafer Sitesi iken, Belediye Konutları erişilebilirlikte en geride kalan konut bölgesidir.

Harita 3.4.3.5. Büyük Ölçekli Sağlık Tesisleri[65]

 

4.         SONUÇ

          Bu bölümde, ulusal konut politikalarının genel işleyişi ve mevcut durumu yönlendirmedeki etkinliğine değinilmiştir.

          Ayrıca, konut uygulamalarındaki sektörlerin üretimlerine de değinilmiş, mevcut durum gereksinimlerinden yola çıkılarak önerilerde bulunulmuştur.

4.1.       Değerlendirme

          Türkiye’nin konut politikaları incelendiğinde, konut hakkında yapılan tüm girişimlerde büyük çoğunluk bireysel girişimlerdedir. İmar planlarının yapılışında, merkez ya da yerel ayrımı olmaksızın, konut özelinde kamulaştırma ya da çeşitli teşviklerin oluşturulmayışı üretimi ve ekonomik düzeni zayıflatmaktadır.

          Bireysel üretimlerin yerine toplu üretimlerin teşviki planlı gelişmeyi sağladığı gibi ekonomik kazanımları da beraberinde getirir. Ölçek ekonomilerinde de belirtildiği gibi, bir adet üretimin yerine çok sayıda üretim yapılması maliyeti düşürmekte ve piyasayı düzene sokmaktadır.

          Belediye ya da yerel girişimlerin konut üretim sürecindeki rolü, çoğunlukla imar planında alanın belirtilmesi, ardından yapılan kentsel tasarım ile hak sahiplerine ilgili ada/parseldeki konut tipolojisinin planının verilmesidir. Uygulama mülki ve mali olarak tamamen hak sahibinindir. Bu bağlamda yerel yönetim örgütlerinin dolaylı olarak teşvik verdiği bir sistem söz konusudur. İncelenen Afyon örneğinde ise bu sistemin başarıyla işlediği görülmektedir.

          Konut Kooperatifleri ya da bireylerin grup olarak oluşturdukları sistemlerde ise, mülkiyet, ruhsat ya da mali sermaye tamamen katılımcılardan alınan aylık ücretlerle sağlanmaktadır. Bu kapsamda bireyin sahip olduğu arsanın ya da konut sayısının önemi yoktur. Sistem için gerekli olan aidatların kesintisiz olarak ödenmesidir.

          TOKİ uygulamalarında ise çoğunlukla mevcut hazine ya da belediye arazilerinin üzerine konutların inşasıdır. Bu süreçte ihalenin açılmasıyla konut talebinde bulunanlardan eş zamanlı olarak aidatlar alınmakta ve sistem sermaye olarak sadece arsa/araziyi kullanmaktadır. Bu kapsamda üretilen projenin büyüklüğüne bağlı olarak sadece konut bedelleri alınsa da projede belirtilen donatılar da ücretsiz olarak kamusal kullanıma tahsis edilebilmektedir.

          Girişimciler bazında yapılan incelemeden sonra ülkemizdeki konut politikalarının kamu yatırımı dışında yeterli ekonomik temellere dayanmayarak yerel ve kooperatif girişimleri gerektiği kadar desteklemediğini söyleyebiliriz. Üretim ve gereksinim miktarlarına bakıldığında kamunun yeterli olmadığını da ayrıca görebiliriz. Afyonkarahisar kentindeki birçok konut kooperatifinin varlığından ve bu kooperatiflerin ürettiği konutlardan bahsetmek mümkün olsa da; konut açığı, kentsel tasarım ve plana uygunluk, maliyet ve donatı gereksinimlerinin karşılanamayışı bakımından yetersiz oldukları görülmektedir.

          Alan çalışması kapsamında elde edilen bulgular incelendiğinde, incelemeye alınan konut bölgelerinde aşağıdaki bulgular elde edilmiştir.

  • Afyonkarahisar kentinin gelişimini belirlemek adına ulaşılabilen imar planı sadece 1989 yılı imar planıdır.
  • Belediye Faaliyet Raporları, Stratejik Planlar ve Meclis Kararlarından elde edilen bilgiler, bundan önceki planlarda, kuzey, kuzey-batı ve doğu bölgelerinin, kentsel mekânsal gelişim için değerlendirilmediğini göstermektedir. Mevcut alan kullanımından derlenen bilgiler ışığında ise 1989 yılı imar planından önce kentin güney aksına yönelmiş olduğu gözlemlenmektedir.
  • 1989 imar planından sonra konut yapımına açılan alanların kuzey ve kuzey-batı aksları kontrollü gelişimle yönlendirilmiştir. Alan içerisine belediye ve merkezi idare eksenli teknik altyapı yatırımları yapılmış olmakla beraber, donatıları da ilgili bakanlıklarca gerçekleştirilmiştir.
  • Bu bağlamda kentin kuzey ve kuzey-batı akslarına çekim etkisi görülmüş ve birçok kooperatif ile bireysel girişim bölgede yer seçmiştir.
  • Belediye faaliyet raporlarından derlenen bilgiye göre kent içerisindeki konutların %50’si yenidir. Bu kapsamda mevcut yaklaşık 20 bin konut ile, son 6 yıl içerisinde gerçekleştirilen 5 bine yakın konutun tamamı belirlenen kentsel gelişim yönleri içerisinde gerçekleştirilmiştir. (Ek 2)

          Kentsel donatılar bakımından üretilen konut alanları incelendiğinde ise incelenen alanların tümünde en az bir adet kentsel donatının mevcut olduğu görülmektedir. Ayrıca, bu alanlarda eksik kalan donatılar genellikle yakın çevre içerisinde (500 m.) karşılanmıştır.   

          Ancak konut üretimi ile birlikte donatıların da üretiminde bazı sorunlar yaşanmaktadır. Örneğin, TOKİ içerisinde ticaret alanına ve ilköğretim birimine yer verilmiş olsa da TOKİ konutları üretilmeden önce bu alanda (500m.) ilköğretim tesisi bulunmamaktaydı. İncelenen kooperatif dâhilinde, ticaret alanlarının dışında kentsel donatı üretimi olmamıştır. Kent bütünündeki kooperatif üretimlerinde de kentsel donatı üretimi görülmemiştir. Belediye konutları içerisinde ise bir anaokulu ve bir ilköğretim tesisi bulunmaktadır. Bu alanın üretimi imar planında belirlenmiş ve ilgili bakanlıklarca gerçekleştirilmiştir.

Tablo 4.1.1. Mevcut Kentsel Donatı Yeterlilikleri

Nüfus (163.207 kişi)

Birim m2/k

Gereken (ha)

Mevcut (ha)

Eksik (ha)

Kreş+Anaokulu

1.00

16.32

2.64

13.68

İlköğretim

4.50

73.44

30.67

42.78

Ortaöğretim

3.00

48.96

29.10

19.87

Aktif Yeşil Alan

10.00

163.21

86.77

76.43

Sağlık Tesis A.

4.00

65.28

14.84

50.45

Sos-Kül Tesis A.

4.00

65.28

29.41

35.87

Halk Eğitim Merkezi

0.40

6.53

4.67

1.86

Dini Tesis Alanları

0.50

8.16

18.23

-10.06

İdari Tesis Alanları

5.00

81.60

175.72

-94.11

Teknik Altyapı

4.00

65.28

34.40

30.88

 

          Yapılan alan çalışması kapsamında elde edilen bulgularda eksik kalan donatı gereksinimleri yukarıdaki tabloda görülmektedir.

          Kentsel gelişimin belirleyici bir değişkenin de kentsel donatılar olması sebebiyle alan içerisindeki donatılar incelenmiştir. Bu bağlamda planlarla belirlenen alanların tümünün gerçekleştirilmiş olduğu[66] bilinmektedir. Ancak yapılan incelemeler sonucunda, 3194 sayılı İmar Kanunu kapsamında belirlenen asgari gereksinimlerin karşılanmadığı[67] görülmüştür.

          Kentsel donatıların yeterlilikleri incelendiğinde, dini ve idari tesislerin dışındaki tüm donatıların yetersiz olduğu görülmektedir.

          Özetle, TOKİ ya da diğer sektörlere bakılmaksızın kentsel donatıların karşılanması sadece ilgili idarenin görevi değildir. Konut üretimi öncesi donatıların kamu tarafından sağlanması da, yeni konut alanlarıyla konut üreticilerinin desteklenmesi olarak nitelendirilmemelidir. Ülkemizde konut üretiminin sağlanırken kentsel gelişmenin de göz ardı edilmemesi gerektiği bilinmektedir.

4.2.       Öneriler

          Yapılan TOKİ yatırımlarının ihale usulü ile gerçekleştirilerek 3. Şahıslara devredilen bir üretim sistemi olduğu bilindiğine göre bu sürecin daha etkin kullanımı, üretim hızı ve düşük maliyeti beraberinde getirecektir. Bu bağlamda, öncelikle ihaleye açılan konut arsalarının (hazine arsası olması sebebiyle) artırılması gerekmektedir. Aynı süreçte, yapı sayılarındaki artış ile büyük şirketlere hitap eden, daha asgari gereksinimlerle de küçük ölçekli firmalara kolaylık sağlayan projeler gerçekleştirilerek alt, orta ve üst gelir grubu olmak üzere tüm halkın yararlanabileceği konutlar üretilebilir.

          Yine kamu yatırımı bazında incelendiğinde, ihale ile 3. Şahısların üretime sokulması yerine devletin tamamen kendi sermaye, ekip ve arsaları üzerinde gerçekleştirilecek konut üretimleri maliyeti düşüreceğinden dolayı daha uygun fiyatların oluşmasına sebep olacaktır.

          Kooperatifler yönünden incelenirse hukuksal düzen ve yapı arsalarının tahsisinde konut açığını kapatmaya ve alt gelir grubunun faydalanmasına yönelik gerçekleştirilecek projelere öncelik ve teşvik verilmesi sağlanabilir. Bu amaçla, kooperatifler için planda ve kanunlarda düzenlemelere gidilerek, ekonomik fonlar sağlanabilir. Kooperatif girişimlerine arsa ve arazi tahsisinde bulunulabilir. Ayrıca Keynesyen ekonomik düzen içerisinde sermaye sıkıntısının yaşanmaması ve sürecin daha hızlı tamamlanarak zamana bağlı kayıpların önlenmesi için kamu ya da yerel gruplardan oluşturulacak fonlarla desteklenmesi gerekmektedir.

           Yerel girişimler olarak belediyelerden ya da belediye teşvikiyle sağlanan konsorsiyumlardan bakıldığında ise, belediyelerin öncelikle bir plan gücü olduğu göz önünde bulundurulmalıdır. Öyle ki; mekânsal planlama süreci içerisinde aktörlerin ve araçların doğru konumlandırılarak yönlendirilmesi halk ve sermaye için büyük önem arz etmektedir. Gerek planın yapım aşaması gerek revizyonlarda toplulaştırma ve kamulaştırma gibi bir kanuni dayanak olduğu sürece üretimde birlik ve bütünlük sağlanabilir.

          Ayrıca, belediyelerin sahip olduğu ödenekler ve vergiler ile konut ödeneklerinin sağlanması diğer girişimlere oranla daha kolaydır. Sermaye birikiminin beklenmesinden çok birikmiş sermayenin aktarımı daha kolaydır. Bu hizmetlerde çabukluğu sağladığı gibi ekonomik olarak da geri dönüşümü kolaylaştırır.

          Bugünkü yasalarla, KOBİ’lere birçok destek verilmektedir. KOBİ’nin, yerel girişimleri de kapsadığı ve spesifik bir alanı tanımlamadığı için konut üretim sürecinde de kullanılabilir bir araç olarak tanımlanması sağlanmalıdır. Bankalar ya da devlet eliyle verilen kredilerle konuta yatırım yapılması bireylerden çok kamunun kazancına yönelik olacaktır.

          Kamu yatırımı destekli konut üretiminde TOKİ gibi kuruluşların sayısı artırılmalıdır. Kooperatifler için ise başlangıç sermayesi ya da uzun vadede geri ödemesinin gerçekleştirilebileceği arsaların temini sağlanmalıdır. Belediyeler ya da kamu-özel girişimlerinin ise plan gücü göz ardı edilmeyerek,  proje ve aplikasyon desteğinin verilmesi gerekir. Konut üretim sürecindeki bu aktörlerin tümü için sağlayacak bu fırsatlar kentsel rantı etkilediği gibi, rekabet ortamını da doğurarak konutu bugünkünden çok daha önemli bir ekonomik ürün konumuna taşıyacaktır.

          Kentsel gelişmenin donatılarla sağlanamayacağı ve sadece konut alanları üretmenin kentsel gelişmeye katkıda bulunmayacağı incelemeler ve değerlendirme bölümünde aktarılmıştır. Üretilen projeler ve imar planları çerçevesinde, organizasyonel yapıların oluşturulması, kentsel maliyeti düşürdüğü gibi, kamu üzerindeki donatı üretim yükünü de azaltacaktır. Ancak konut alanlarının kentsel donatılara bakılmaksızın üretimi, sosyal ve ekonomik gelişmenin gerçekleşmesini de sağlamayacaktır. Bu bağlamda konut üretimini gerçekleştiren kurum ya da organizasyon hangisi olursa olsun, donatısı imar planında belirlenmiş hatta gerçekleştirilmiş olsa da projelerde temele olarak, eğitim, sağlık ve ticaret alanlarının belirlenmesi şartı aranmalıdır. Öyle ki, TOKİ uygulamalarında da görüldüğü üzere, sadece konut bedellerinden elde edilen gelir ile donatı alanlarının da üretilebildiği görülmektedir.

          Özetle, ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik durum, konut ve bakanlıkların sorumluluğu altındaki donatıların üretimine gerekli bedelleri aktarabilmektedir. Konut üretim sürecinde de kooperatif, kamu ya da yerel girişimlerin küçük farklarla söz sahibi olduğu görülmektedir.

          Bu kapsamda öncelikle girişimlerin teşvik edilmesi ile projelerin daha kapsamlı gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Bulunduğumuz seviye itibariyle gelişmekte olan bir ülke olarak, bu süreci hızlandırmak adına, ekonomik döngüyü ve birikimi hızlandırmalıyız. Bunun için de kanunlarla belirlenen kısıtlayıcılar ortadan kaldırılmalı ve mekânsal planlama aracının etkin kullanımı sağlanmalıdır. Elde edilen bulgular çerçevesinde;

  • Planlama tekeli engelleyen, kamusal rantı artıran bir politika aracı olarak geliştirilmelidir.
  • Üretilen politikalar, kamu/özel ayrımı olmaksızın, yerel girişimleri de göz önünde bulunduran, sermaye gereksinimi az süreçlere yönelik olmalıdır.
  • Bankalardan ve kamudan sağlanan kredilerin kamusal çıkarlar doğrultusunda, kentsel ihtiyaçlar dâhilinde kullanılması gerekçesiyle, geri dönüşümlerinde daha uzun vadelere olanak sağlanmalıdır.
  • Planlarda ve projelerde blok ya da bitişik nizam gibi parametreler yerine toplu konut geliştirme ve uygulama bölgesi adı altında “imarı bireysel ve özgün, ada ve parselasyonu yaklaşık bir mahalleyi kapsayan” parametreler belirlenerek kentsel tasarım bütünlüğüne sahip oluşumlar sağlanmalıdır.
  • Yerel yönetimlerin ve girişimlerin ortaklığı ile oluşturulacak kentsel fonlar ile 1-2 yıl gibi kısa vadeli yatırımlar hızla gerçekleştirilerek, artan nüfusun konut ihtiyacı zaman içerisinde karşılanmış olacaktır.
  • Kooperatif kurulumu ve sürecin işleyişi bakımından arsa/arazi temini yerel yönetimlerce sağlanmalı ve kamudan aktarılan vergi vb. gelirler yine kamu yararı için bireysel girişimlerin kullanımına sunulmalıdır.
  • Oluşacak tekelin önüne geçilmesi ve rantın eşit paylaşımı için kamu yatırımları da desteklenmeli ve dengesiz büyüme ve haksız kazancın önüne merkezi yönetim gücü ile geçilmelidir.
  • Gerçekleştirilecek toplu konut projelerinin tümünde eğitim, sağlık ve ticaret merkezi gibi asgari düzeydeki kentsel donatıların da projelendirilmesi şartı aranmalıdır.
  • Bakanlıkların belirlemiş olduğu kişi başına düşen miktar standartlarından çok, hizmet alanı içerisindeki (500m) tesisi sayısı dikkate alınmalı ve bu tür tesislerde yatayda değil dikeyde gelişim önerilmelidir. Bu sayede arsa/arazi bedelinden tasarruf edildiği gibi, daha az alanda daha fazla nüfusa kentsel hizmetler sağlanabilir.
  • Kentsel donatıların eksikliği, kentsel gelişme ve kamusal refahı etkilemektedir. Bu kapsamda, değerlendirme bölümünde belirtilen eksik donatıların (eğitim, sağlık, altyapı, sosyo-kültürel tesisler ve açık ve yeşil alanlar) karşılanması için belirlenen akslarda yapılaşmalara gidilerek, toplu konut alanları ile beraber kentsel gelişme sağlanabilir.

 

 

 

EKLER

Ek 1: Afyonkarahisar Kenti Mevcut Alan Kullanımı[68]

Ek 2: Afyonkarahisar Kent Merkezi Eski-Yeni Konutların Dağılımı[69]

Ek 3: 3194 sayılı İmar Kanunu Kentsel, Sosyal ve Teknik Altyapı Asgari Değerleri[70]

 

 

Nüfus (1)

0-15000

15000-45000

45000-100000

100000+

Kreş+Anaokulu

1

1

1

1

İlköğretim (2)

4

4

4.5

4.5

Ortaöğretim (2)

3

3

3

3

Aktif Yeşil Alan (3)

10

10

10

10

Sağlık Tesis Alanları (2)

2

2

3

4

Kültürel Tesis Alanları

0.5

1

2

2.5

Sosyal Tesis Alanları (4)

0.5

0.5

1

1.5

Halk Eğitim Merkezi

0.4

0.4

0.4

0.4

Dini Tesis Alanları

0.5

0.5

0.5

0.5

İdari Tesis Alanları

3

3.5

4

5

Teknik altyapı (5)

1

2

3

4

         

(1) Alan hesabında, planlamaya esas olan projeksiyon nüfusu dikkate alınacaktır.

(2) Özel sağlık ve özel eğitim tesisi alanları, (Ek-1a) ve (Ek-1c) de belirtilen alan büyüklüklerinin altına düşülmemek kaydıyla imar planı kararıyla ayrılabilir.

(3) Belediye ve Mücavir alan sınırları dışında yapılacak olan planlamalarda aktif yeşil alan miktarı kişi başına 14 m2 alınmak suretiyle belirlenecektir. Bu tablodaki diğer kullanıuşlar ise gerek duyulması halinde kullanılır.

(4) Sosyal tesis alanları; huzurevi, rehabilitasyon merkezi, güçsüzler evi, yetiştirme yurdu gibi alanları kapsamaktadır.

(5) Yollar ve otoparklar hariçtir.

 

Ek 3: 3194 sayılı İmar Kanunu Kentsel, Sosyal ve Teknik Altyapı Asgari Değerleri

 

KAYNAKLAR

Kitaplar

Akkayan, T. (1979). Göç ve Değişme. İstanbul: T.C. İTÜ Edebiyat Fakültesi Basımevi.

Alkan, A. (1998). Türkiye’de 1980’den Sonra Dar Gelirlilerin Konut Sorunu ve Konut Kooperatifleri. Ankara: Türkiye Kent Kooperatifleri Merkez Birliği Yayını.

Atalık, G. (1984). Kent Planlaması Teknikleri. İstanbul: T.C. İstanbul Üniversitesi Baskı Atölyesi

Aydemir, Ş., Aydemir, E., Beyazlı, Ş. vd. (2004). Kentsel Alanların Planlaması ve Tasarımı. Trabzon: Akademi Kitabevi.

Aytaç, F. (1992). Şehircilik ve Toplu Konut Bakanlığı. Ankara: Türk Belediyecilik Derneği – Konrad Adenauer Vakfı Ortak Eğitim Projesi Yayını

Çubukçu, M. (2008). Planlamada Klasik Sayısal Yöntemler. Ankara: ODTÜ Yayıncılık

Eraydın, A. (1996). Konut Yatırımlarının Ekonomik Etkileri. Ankara: Başbakanlık Toplu Konut İdaresi Başkanlığı Yayınları

Göktaş, M. (1974). Türkiye’de Konut Sorunları ve Sosyal Konut Politikası. İzmir: T.C. Ege Üniversitesi İktisadi ve Ticari Bilimler Fakültesi Yayınları

Ildırar, M. (2004). Bölgesel Kalkınma ve Gelişme Stratejileri. Ankara: Nobel Basımevi.

Keleş(a), R. (1998). Kentbilim Terimleri Sözlüğü (1. Baskı). Ankara: İmge Kitabevi.

Keleş(b), R. (2004). Kentleşme Politikası (8. Baskı). Ankara: İmge Kitabevi.

Keleş(c), R. (1983). 100 Soruda Türkiye’de Kentleşme, Konut ve Gecekondu. İstanbul: Gerçek Yayınevi.

Mutluer, M. (2000). Kentleşme Sürecinde İzmir’de Toplu Konut Uygulamaları ve Sorunlar. İzmir: T.C. Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yayınları.

Özdoğan, M. (1996). Kulübeden Konuta: Mimarlıkta İlkler. Sey, Y. (Ed.). Tarihten Günümüze Anadolu’da Konut ve Yerleşme içinde (19-30). İstanbul: Tarih Vakfı Yayınları.

Pulat, G. (1992). Dar Gelirli Kentlilerin Konut Sorunu ve Sosyal İçerikli Mekânsal Çözüm Arayışları. Ankara: Batıkent Konut Yapı Kooperatifler Birliği Kent-Koop Yayınları.

Sey, Y. (Ed.). (1996). Tarihten Günümüze Anadolu’da Konut ve Yerleşme. İstanbul: Tarih Vakfı Yayınları.

Suher, H. (1996). Şehircilik. İstanbul: T.C. İTÜ Mimarlık Fakültesi Baskı Atölyesi.

T.C. Başbakanlık Toplu Konut İdaresi Başkanlığı(a). (1993). Karşılaştırmalı Şehircilik ve Konut Bakanlığı Araştırması. Ankara: Başbakanlık Toplu Konut İdaresi Başkanlığı Yayınları

T.C. Başbakanlık Toplu Konut İdaresi Başkanlığı(b). (2006). Çağdaş Mekanlarda Herkese Yeterli Konut. Ankara: Başbakanlık Toplu Konut İdaresi Başkanlığı Yayınları

Tapan, M. (1996). Toplu Konut ve Türkiye’deki Gelişimi. Sey, Y. (Ed.). Tarihten Günümüze Anadolu’da Konut ve Yerleşme içinde (366-378). İstanbul: Tarih Vakfı Yayınları.

Tekeli, İ. (1996). Türkiye’de Yaşamda ve Yazında Konut Sorunun Gelişimi. Ankara: Başbakanlık Toplu Konut İdaresi Başkanlığı Yayınları

Thorns, D. (2004). Kentlerin Dönüşümü/Kent Teorisi ve Kentsel Yaşam. (E. Nal ve H. Nal, Çev.). İstanbul: CSA Global Yayın Ajansı. (Orijinal çalışma basım tarihi 2002.)

Toprak, Z. (2008). Kent Yönetimi ve Politikası (6. Baskı). İzmir: T.C. Dokuz Eylül Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Yayınları

Tuna, N. (1996). Türkiye’de Toplu Konut Uygulamalarının Kentsel Gelişmeye Etkileri. Ankara: T.C. ODTÜ Basım İşliği

Turan(b), N. (1999). Konut Sorunun Çözümünde Bir Alternatif Olarak Konut Kooperatifleri ve Eskişehir İlindeki Konut Kooperatiflerinin Sosyo-Ekonomik Analizi. Eskişehir: T.C. Anadolu Üniversitesi Yayınları.

Süreli Yayınlar

Akkar, Z. (2007). Kentsel Dönüşüm Üzerine Batı’daki Kavramlar, Tanımlar, Süreçler ve Türkiye. Planlama Dergisi, 36, 29-38.

Çıkış, Ş. ve Ek, İ. (2009). Konutta Lüks Kavramının İmgesel Dönüşümü: İzmir Kent Merkezinde Çok Katlı Lüks Konutlar. Mimarlık Dergisi, 348, 64-71.

Karagül, M. (2003). Beşeri Sermayenin Ekonomik Büyümeyle İlişkisi ve Etkin Kullanımı. Akdeniz İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 5, 79-90.

Karakurt, E. (2006). Türkiye’de Konut İhtiyacı ve Konut Finansmanı. Paradoks Dergisi, 2(2), 45-61.

Karul, N. (2004). Barınmanın Kısa Tarihi. Buğday Dergisi, 12, 24-28.

Kılıç, S. ve Özel, M. (2006). Yerel Yönetimlerin Konut Politikaları Üzerine Bir İnceleme – Çeşitli Ülke Deneyimleri ve Türkiye. T.C. Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 15(1), 207-228.

Öcalır, E. (2007). Mekân Planlama, Ulaşım ve Enerji Arasında Karşılıklı Etkileşim.  Planlama Dergisi, 37, 161-164.

Özgür, E. (2007). Sosyal ve Mekânsal Ayrışma Çerçevesinde Yen, Konutlaşma Eğilimleri: Kapalı Siteler, İstanbul, Çekmeköy Örneği. Planlama Dergisi, 38, 79-95.

Öztürk, L. (2003). Bölgelerarası Gelir Eşitsizliği: Coğrafi Bölgeler Üzerine Tanımlayıcı Bir Analiz 1965-2000. T.C. Uludağ Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 22(2), 13-33.

Sönmez, N. (2007). Düzensiz Konut Alanlarında Kentsel Dönüşüm Modelleri Üzerine Bir Değerlendirme. Planlama Dergisi, 36, 121-127.

Türel, Ali. (1997). Türkiye’de Devletin Konut Sektörünü Desteleme Mekanizmaları. Planlama Dergisi, 15, 43-48.

Yetgin, F. (2007). Avrupa Birliği ve Türkiye Konut Politikaları Üzerine Bir İnceleme. T.C. Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 23(2), 311-330.

Bildiriler ve Raporlar

Afyonkarahisar Belediyesi. (2009). Stratejik Plan 2010-2014. Afyonkarahisar. (http://www.afyon.bel.tr)

Afyonkarahisar Belediyesi. (2010). Faaliyet Raporu 2009. Afyonkarahisar. (http://www.afyon.bel.tr)

Dinçer, Y. (2002). Yeni Avrupa’nın Konut Politikaları ve Türkiye. Özden, P. vd. (Ed.). 2002 Konut Kurultayı İçinde (84-94). İstanbul: İz Yayıncılık.

DPT(a). (1963). Birinci Beş Yıllık Kalkınma Planı. (http://ekutup.dpt.gov.tr).

DPT(b). (1967). İkinci Beş Yıllık Kalkınma Planı. (http://ekutup.dpt.gov.tr).

DPT(c). (1972). Üçüncü Beş Yıllık Kalkınma Planı. (http://ekutup.dpt.gov.tr).

DPT(d). (1979). Dördüncü, Beş Yıllık Kalkınma Planı. (http://ekutup.dpt.gov.tr).

DPT(e). (1984). Beşinci Beş Yıllık Kalkınma Planı. (http://ekutup.dpt.gov.tr).

DPT(f). (1989). Altıncı Beş Yıllık Kalkınma Planı. (http://ekutup.dpt.gov.tr).

DPT(g). (1995). Yedinci Beş Yıllık Kalkınma Planı. (http://ekutup.dpt.gov.tr).

DPT(h). (2000). Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı Bölgesel Gelişme Özel İhtisas Komisyonu Raporu. (http://ekutup.dpt.gov.tr).

DPT(i). (2000). Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı. (http://ekutup.dpt.gov.tr).

DPT(j). (2003). Ön Ulusal Kalkınma Planı. (http://ekutup.dpt.gov.tr).

DPT(k). (2006). Dokuzuncu Kalkınma Planı (2007-2013), Bölgesel Gelişmede Temel Araçlar ve Koordinasyon Özel İhtisas Komisyonu Raporu. (http://ekutup.dpt.gov.tr).

DPT(l). (2006). Dokuzuncu Kalkınma Planı. (http://ekutup.dpt.gov.tr).

DPT(m). (2006). Ulusal Kırsal Kalkınma Stratejisi. (http://ekutup.dpt.gov.tr).

Konya Ticaret Odası. (2007). Pakistan İslam Cumhuriyeti Ülke Raporu. Konya Ticaret Odası. (http://www.kto.org.tr/)

Kurtuluş H. (2005). Yeni Kentsel Ayrışmalar, Kapalı Yerleşimler ve Özelleştirilen Kentsel – Kamusal Mekan: İstanbul Örneği. Çakır, A. ve Tirkeş, G. (Ed.). 8 Kasım Dünya Şehircilik Günü 28. Kolokyumu İçinde (737-742). Ankara: Brc Basım ve Matbaacılık.

Levent, T. ve Gülümser, A. (2005). İstanbul’un Değişen Yüzü: Korumalı Yerleşmeler. Çakır, A. ve Tirkeş, G. (Ed.). 8 Kasım Dünya Şehircilik Günü 28. Kolokyumu İçinde (717-736). Ankara: Brc Basım ve Matbaacılık.

Peynircioğlu, N. (2002). Planlı Dönemde Getirilen Politikalar ve Uygulama Sorunları. Özden, P. vd. (Ed.). 2002 Konut Kurultayı İçinde (46). İstanbul: İz Yayıncılık.

Planlama Projesi VIII Stüdyosu. (2008-2010). 2008-2010 Çalışmaları: Raporlar ve Paftalar.

T.C. Başbakanlık Toplu Konut İdaresi Başkanlığı. (2006). Konut Uygulamaları Özeti (Ocak 2003 – Nisan 2006).

T.C. Bayındırlık ve İskân Bakanlığı. (2009). Kentleşme Şurası 2009 Genel Kurul Çalışmaları. (http://www.bayindirlik.gov.tr).

T.C. Bayındırlık ve İskân Bakanlığı. (2009). Kentsel Dönüşüm, Konut ve Arsa Politikaları. Kentleşme Şurası 2009 Komisyon Raporları İçinde (245-423). Ankara: T.C. Bayındırlık ve İskan Bakanlığı Yayınları.

TMMOB Şehir Plancıları Odası (2005). 8 Kasım Dünya Şehircilik Günü 28. Kolokyumu. Ankara: BRC Basım ve Matbaacılık

TMMOB Şehir Plancıları Odası. (2002). 2002 Konut Kurultayı. İstanbul: İz Yayıncılık.

Türel, A. (2005). Türkiye’de İllere Göre Konut Üretiminin Farklılaşması. Çakır, A. ve Tirkeş, G. (Ed.). 8 Kasım Dünya Şehircilik Günü 28. Kolokyumu İçinde (703-716). Ankara: BRC Basım ve Matbaacılık.

 

Tezler

Akın, E. (2007). Kentsel Gelişme ve Kentsel Rantlar. Doktora Tezi, T.C. Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.

Aydın, S. (2003).  Türkiye’de Konut Sorununun Ekonomik Boyutları. Doktora Tezi, T.C. Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.

Ayrım, S. (2007). Türkiye’de Konut Sorunu ve İlgili Uygulamalar. Yüksek Lisans Tezi, T.C. Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.

Barka, İ. (2006). Kentsel Dönüşüm Dinamikleri Bağlamında Yeni Konut Alanları. Yüksek Lisans Tezi, T.C. Yıldız Teknik Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü.

Başar, P. (2006). Konut Yerleşmelerinin Oluşturduğu Yeni Kamusal Alanlar. Yüksek Lisans Tezi, T.C. Yıldız Teknik Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü.

Çakır, H. (2006). Konut Alanları Yer Seçiminde Sosyal Yapının Rolünün Saptanmasına İlişkin Sistematik Bir Yaklaşım: Edirne Kaleiçi, Kaledışı ve Yeni Yerleşme Alanları Örneği. Doktora Tezi, T.C. Trakya Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü.

Erdinç, H. (1990). Türkiye’de Konut Sektörünün Ekonomik Analizi (1979-1988). Yüksek Lisans Tezi, T.C. Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.

Girginer, S. (2006). Kentsel Tasarım İle Ekolojik Sürdürülebilirliğin İlişkilendirilmesi ve Toplu Konut Gelişme Bölgelerinde Örneklenmesi. Yüksek Lisans Tezi, T.C. Dokuz Eylül Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü.

Görmüş, S. (2003). Bartın Geleneksel Kent Dokusunu Yansıtan Yeni Toplu Konut Modelinin Oluşturulması Üzerinde Bir Araştırma. Yüksek Lisans Tezi, T.C. Zonguldak Karaelmas Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü.

İşlek, E. (2007). İstanbul’da 1980 Sonrasında Oluşan Kapalı Konut Alanlarının İncelenmesi. Yüksek Lisans Tezi, T.C. Yıldız Teknik Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü.

Karakan, B. (2006). Koruma Amaçlı İmar Planlarına Eleştirel Bir Yaklaşım; Afyon Örneği. Yüksek Lisans Tezi, T.C. Gazi Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü.

Kılıç, A. (2006). Toplu Konut Projelerinin Çevrelerine Olan Rant Etkisi ve Ataşehir Örneği. Yüksek Lisans Tezi, T.C. İstanbul Teknik Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü.

Koç, V. (2007). Orta Ölçekli Yerleşim Alanlarının Geleceğe Yönelik Büyümesinde Alternatif İl İçi İçsel Çekim Alanları Denizli Örneği. Yüksek Lisans Tezi, T.C. Pamukkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.

Kömürlü, R. (2006). Ülkemizde Toplu Konut Üretimine Yönelik Kaynak Oluşturma Model Yaklaşımları. Doktora Tezi, T.C. Yıldız Teknik Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü.

Kurtarır, E. (2006). Kentsel Bir Politika Olarak Küreselleşen Kentlerin Mekân Pazarlama Stratejilerinin Değerlendirmesi. Yüksek Lisans Tezi, T.C. Yıldız Teknik Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü.

Ocak, A. (2006). Türk Konut Sektöründe, Maliyet-Etkinlik Analizi: Toplu Konut İdaresi Başkanlığı, Yerel Yönetim, Konut Yapı Kooperatifleri ve Özel Kesimde Karşılaştırmalı Bir Analiz. Yüksek Lisans Tezi, T.C. Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü.

Onsekiz, D. (2007). Orta Büyüklükteki Kentlerde Sanayi Çalışanlarının Konut/Konut Alanı Talebi Farklılaşması; Kayseri Kenti Örneği. Doktora Tezi, T.C. Gazi Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü.

Özgür, E. (2006). Sosyal ve Mekânsal Ayrışma Çerçevesinde Yeni Konutlaşma Eğilimleri: Kapalı Siteler, İstanbul-Çekmeköy Örneği. Doktora Tezi, T.C. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü.

Özsab, S. (2009). Alt Gelir Grubuna Yönelik Konut Üretimi. Yüksek Lisans Tezi, T.C. İstanbul Teknik Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü.

Öztürk, N. (1997). Türkiye’de Konut Sektörü. Yüksek Lisans Tezi, T.C. Cumhuriyet Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.

Saruhan, N. (2007). 634 Sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu Değişiklik Tasarısı Üzerinde Çalışmalar. Yüksek Lisans Tezi, T.C. İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü

Süataç, S. (2006). Yirminci Yüzyıl Toplu Konut Örneklerinin İncelenmesi. Yüksek Lisans Tezi, T.C. Yıldız Teknik Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü.

Turan(A), N. (1992). Konut Sorununun Çözümünde Bir Alternatif Olarak Konut Kooperatifleri ve Eskişehir İlindeki Konut Kooperatiflerinin Sosyo-Ekonomik Analizi. Doktora Tezi, T.C. Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.

Tümer, Ö. (2006). Dışa Kapalı Konut Yerleşmelerinin Bursa’daki Örnekler Kapsamında Değerlendirilmesi. Yüksek Lisans Tezi, T.C. Uludağ Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü.

İnternet Kaynakları

URL 1: http://www.tdk.gov.tr (erişim: 03/09/2009)

URL 2: http://www.tuik.gov.tr (erişim: 28/12/2009)

URL 3: http://www.bugday.org/article.php?ID=184 (erişim: 19/10/2009)

URL 4: http://www.mimarlarodasi.org.tr/mimarlikdergisi (erişim: 13/11/2009)

URL 5: http://www.sp.gov.tr (erişim: 03/01/2010)

URL 6: http://www.mevzuat.gov.tr (erişim: 16/04/2010)

URL 7: http://www.konut.gov.tr/html/kuruluskanunu.html (erişim: 02/10/2009)

URL 8: http://www.konut.gov.tr/default.asp (erişim: 02/10/2009)

URL 9: http://www.ekodialog.com/kent-ekonomileri/turkiyede-konut-politikasi.html (erişim: 13/04/2010)

URL 10: http://www.toki.gov.tr/ (erişim: 22/11/2009)

URL 11: http://tr.wikipedia.org/wiki/Afyonkarahisar (erişim: 13/04/2010)

URL 12: http://www.ntvmsnbc.com/news/192039.asp?0m=H13L&cp1=1 (erişim: 20/04/2010)

URL 13: http://www.dpt.gov.tr (erişim: 16/05/2010)

URL 14: http://tr.wikipedia.org/wiki/Pakistan (erişim: 01/06/2010)

URL 15: http://www.statpak.gov.pk (erişim: 01/06/2010)

URL 16: http://tr.wikipedia.org/wiki/Hindistan (erişim: 01/06/2010)

 

 

ÖZGEÇMİŞ

 

Adı Soyadı               : Mustafa ÖZBEK

Doğum Yeri ve Yılı : Akşehir, 1988

Yabancı Dili             : İngilizce

 

Eğitim Durumu (Kurum ve Yıl)

İlköğrenim               : Yunus Emre İlköğretim Okulu

Ortaöğrenim            : Aldemir-Atilla Konuk Anadolu Lisesi

 

Çalıştığı Kurum ve Kurumlar

Antalya Avcı Metal Yapı Sis. İml. ve Tic. LTD. ŞTİ. (2004-2008)

Egeplan Planlama LTD. ŞTİ., (2009 – Büro Stajı)

 

Destek ve Bursları

M.E.B., Devlet Parasız Yatılılık ve Bursluluk – İlköğretim Bursu (1999-2002)

TÜBİTAK, 2209 – Üniversite Öğrencileri Yurt İçi / Yurt Dışı Araştırma Projeleri Destekleme Programı (2009-2010 Proje Desteği)

[1] Çıkış Ş, ve Ek İ. (2009). Konutta Lüks Kavramının İmgesel Dönüşümü: İzmir Kent Merkezinde Çok Katlı Lüks Konutlar. Mimarlık Dergisi, Sayı: 348, (s. 64-71)

[2] URL 9: http://www.ekodialog.com/kent-ekonomileri/turkiyede-konut-politikasi.html (erişim: 13/04/2010)

[3] Dinçer, Y. (2002). Yeni Avrupa’nın Konut Politikaları ve Türkiye. Özden, P. vd. (Ed.). 2002 Konut Kurultayı içinde (84-94). İstanbul: İz Yayıncılık.

[4] Dinçer, Y. a.g.m.

[5] T.C. Bayındırlık ve İskan Bakanlığı. (2009). Kentleşme Şurası 2009, Komisyon Raporları, Cilt: 1, (s. 273-278)

[6] T.C. Bayındırlık ve İskan Bakanlığı. (2009). Kentleşme Şurası 2009, Komisyon Raporları, Cilt: 1, (s. 303-318)

[7] T.C. Bayındırlık ve İskan Bakanlığı. (2009). Kentleşme Şurası 2009, Komisyon Raporları, Cilt: 1, (s. 319-423)

[8] Turan(b), N. (1999). Konut Sorunun Çözümünde Bir Alternatif Olarak Konut Kooperatifleri ve Eskişehir İlindeki Konut Kooperatiflerinin Sosyo-Ekonomik Analizi. Eskişehir: T.C. Anadolu Üniversitesi Yayınları. (s. 55).

[9] DPT(a), (1963). Birinci Beş Yıllık Kalkınma Planı, Ankara (s. 429).

[10] DPT(a), (1963). Birinci Beş Yıllık Kalkınma Planı, Ankara (s. 430).

[11] DPT(b), (1967). İkinci Beş Yıllık Kalkınma Planı, Ankara (s. 273).

[12] DPT(b), (1967). İkinci Beş Yıllık Kalkınma Planı, Ankara (s. 271-276)

[13] DPT(d), (1979). Dördüncü Beş Yıllık Kalkınma Planı, Ankara (s. 477)

[14] Peynircioğlu, N. (2002). Planlı Dönemde Getirilen Politikalar ve Uygulama Sorunları. Özden, P. vd. (Ed.). 2002 Konut Kurultayı içinde (s. 46). İstanbul: İz Yayıncılık.

[15] DPT(f), (1989). Altıncı Beş Yıllık Kalkınma Planı, Ankara (s. 316)

[16] DPT(f), (1989). Altıncı Beş Yıllık Kalkınma Planı, Ankara (s. 316)

[17] DPT(g), (1995). Yedinci Beş Yıllık Kalkınma Planı, Ankara (s. 170-172)

[18] DPT(i), (2000). Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı, Ankara (s. 62)

[19] DPT(i), (2000). Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı, Ankara (s. 63)

[20] DPT(k), (2006). Dokuzuncu Kalkınma Planı, Ankara (s. 56-57)

[21] Çetiner, A. 1979. Şehir Planlamasında Çalışma Yöntemleri ve İfade Teknikleri. İstanbul: İTÜ Mimarlık Fakültesi Baskı Atölyesi. (s. 86)

[22] URL 4: http://www.canaktan.org/ekonomi/iktisat-okullari/okullar/klasik-iktisat.htm (erişim: 10/03/2010)

[23] URL 2: http://www.tuik.gov.tr (erişim: 28/12/2009)

[24] Tablo 3.1.1.1 verilerini yansıtmaktadır.

[25] URL 2: http://www.tuik.gov.tr (erişim: 28/12/2009)

[26] Tablo 3.1.1.2 verilerini yansıtmaktadır.

[27] URL 2: http://www.tuik.gov.tr (erişim: 28/12/2009)

[28] Tablo 3.1.1.3 verilerini yansıtmaktadır.

[29] URL 2: http://www.tuik.gov.tr (erişim: 28/12/2009)

[30] Tablo 3.1.1.4 verilerini yansıtmaktadır.

[31] Aydın, S. (2003).  Türkiye’de konut sorununun ekonomik boyutları. Doktora Tezi, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. (s. 39-40) “Kaynağı belirtilen çalışma DİE (TUİK)’in Türkiye genelinde ‘sadece belirtilen yıllarda’ yaptığı hanehalkı araştırmalarının sonuçlarıdır. Bu kurumun dışında hiçbir resmi kurum ve kuruluş konut sayısına ilişkin bir sayım yapmamıştır.”

[32] 1984 yılında Türkiye’de nüfus sayımı yapılmamıştır. Ancak bu bilgi 1980-1985 Nüfus sayımı sonuçlarından türetilmiştir.

[33] URL 2: http://www.tuik.gov.tr (erişim: 28/12/2009)

[34] Aydın, S. (2003).  Türkiye’de Konut Sorununun Ekonomik Boyutları. Doktora Tezi, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. (s. 65)

[35] URL 2: http://http://www.tuik.gov.tr (erişim: 28/12/2009) ve URL 14: http://www.dpt.gov.tr (erişim: 19/05/2010) “Bu bilgiler, DPT’nin yıllık raporları, Kalkınma Planları ve TUIK’in konut projeksiyonlarından türetilmiştir. Veriler bir önceki dönemin projeksiyonlarıdır.”

[36] Tablo 3.1.2.3 verilerini yansıtmaktadır.

[37] Tablo 3.1.2.3 verilerini yansıtmaktadır.

[38] Özsab, S. (2009). Alt Gelir Grubuna Yönelik Konut Üretimi. Yüksek Lisans Tezi, T.C. İstanbul Teknik Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü. (s. 24-29)

* 2008 yılı verileri onarım ve tadilatları kapsamamaktadır.

** İlgili alanların verisine ulaşılamamıştır.

[39] URL 2: http://www.tuik.gov.tr (erişim: 28/12/2009)

[40] Tablo 3.1.2.5 verilerini yansıtmaktadır.

[41] URL 2: http://www.tuik.gov.tr (erişim: 28/12/2009)

[42] URL 11: http://tr.wikipedia.org/wiki/Afyonkarahisar (erişim: 13/04/2010)

[43] URL 11: http://tr.wikipedia.org/wiki/Afyonkarahisar (erişim: 13/04/2010)

[44] Karakan, B. (2006). Koruma Amaçlı İmar Planlarına Eleştirel Bir Yaklaşım; Afyon Örneği. Yüksek Lisans Tezi, T.C. Gazi Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü. (s. 38)

[45] URL 2: http://www.tuik.gov.tr (erişim: 28/12/2009)

[46] Tablo 3.2.3.1 verilerini yansıtmaktadır.

[47] Afyonkarahisar Belediyesi. (2010). Faaliyet Raporu 2009. Afyonkarahisar. (www.afyon.bel.tr)

[48] Tablo 3.2.3.2 verilerini yansıtmaktadır.

[49] Google Earth 2010 uydu görüntüleri ile “Planlama Projesi VIII” çalışmaları ve raporundan oluşturulan özgün çalışmadır.

[50] 2002-2006 yılları arasındaki nüfus ve hanehalkı büyüklüğü verileri, alan çalışması bölümünde değinilen, mevcut konut, yapı ve nüfus verilerinden türetilerek oluşturulmuştur.

[51] “Planlama Projesi VIII” çalışmaları ve raporundan oluşturulan özgün çalışmadır.

[52] Tablo 3.2.3.4 verilerini yansıtmaktadır.

[53] Tablo 3.2.3.4 verilerini yansıtmaktadır.

[54] 2009-2010 Planlama Projesi VIII Çalışmalarından derlenmiştir.

[55] 2009-2010 Planlama Projesi VIII Çalışmalarından derlenmiştir.

[56] 2009-2010 Planlama Projesi VIII Çalışmalarından derlenmiştir.

[57] 2009-2010 Planlama Projesi VIII Çalışmalarından derlenmiştir.

[58] Tablo içerisindeki nüfus bilgileri, alan çalışması bölümünde belirtilen, ortalama hanehalkı büyüklüğü, mevcut alan kullanımı ve mahalle nüfusları kullanılarak üretilmiştir.

[59] 2009-2010 Planlama Projesi VIII Çalışmalarından derlenmiştir.

[60] 2009-2010 Planlama Projesi VIII Çalışmalarından derlenmiştir.

[61] 2009-2010 Planlama Projesi VIII Çalışmalarından derlenmiştir.

[62] 2009-2010 Planlama Projesi VIII Çalışmalarından derlenmiştir.

[63] 2009-2010 Planlama Projesi VIII Çalışmalarından derlenmiştir.

[64] URL 2: http://www.tuik.gov.tr (erişim: 28/12/2009)

[65] 2009-2010 Planlama Projesi VIII Çalışmalarından derlenmiştir.

[66] Afyonkarahisar Belediyesi. (2010). Faaliyet Raporu 2009. Afyonkarahisar. (http://www.afyon.bel.tr)

[67] Ek 3: 3194 sayılı İmar Kanunu Kentsel, Sosyal ve Teknik Altyapı Asgari Değerleri

[68] 2009-2010 Planlama Projesi VIII Çalışmalarından derlenmiştir.

[69] Afyonkarahisar Belediyesi. (2010). Faaliyet Raporu 2009. Afyonkarahisar. (http://www.afyon.bel.tr)

[70] URL 6: http://www.mevzuat.gov.tr (erişim: 02/10/2009)

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir